Eski akademisyen Bediz Yılmaz ve permakültür tasarımcısı Evren Yıldırım’ın Hatay’daki deneyimlerinden yola çıkarak hazırladıkları “Afet Sonrası Yaşamın Yeniden Kurulmasında İlk Adım Olarak Parklar” raporunda, afet sonrası yaşamın krizden dirençli topluma geçişinde parkların önemli bir model olabileceği vurgulanıyor. Bu videoda Yılmaz ve Yıldırım, parkların sosyal yaşamda ve afet sonrasındaki önemini anlatıyor.
Eski akademisyen Bediz Yılmaz ve permakültür tasarımcısı Evren Yıldırım, Hatay’daki deneyimlerinden yola çıkarak “Afet Sonrası Yaşamın Yeniden Kurulmasına İlk Adım Olarak Parklar” başlıklı bir rapor hazırladı.
Yılmaz, projenin çıkış noktasını şöyle anlatıyor: “Hatay Deprem Dayanışması Derneği ve Mersin Maya Derneği olarak Antakya Serinyolu’da bir parkta faaliyetlerde bulunmaya başladık. İnsanların hem konutlarını kaybettikleri hem kapalı yerlere girmekten çekindikleri için güvenli, açık alanlarda bulunma isteği olduğunu gördük.”
“Parklar kendi kendine yetebilir”
Yıldırım, ekolojik parkların olağanüstü durumlardaki önemini vurguluyor:
“Afet sonrasında şehirler ve parklar tamamen şebekeye bağlı çalışıyor. Bu bağı kestiğinizde sürdürülebilirlik kalmıyor. Temel çözüm, parkların kendi içinde işlevlerini döndürebilmesi.”
Deprem sonrası en büyük sorunların elektrik, ısınma, gıda, tuvalet ve temiz su ihtiyacı olduğunu belirten Yılmaz, bu ihtiyaçların dışarıdan gelen yardımla karşılanmaya çalışıldığını ancak çoğu zaman yetersiz kaldığını söylüyor. Yılmaz, “Ekolojik açıdan bakıldığında bunlar daha basit, daha az yatırımla ve daha uzun süreli etki yaratabilecek şekilde çözümlenebilir” diyor.
Ekonomik ve ekolojik fayda birlikte düşünülmeli
Ekolojik parkların maliyeti konusunda ekonomik ve ekolojik faydanın birlikte düşünülmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, Hatay’da kurulan sistemden örnek veriyor: “2024 yazının başında 150 bin TL’ye bir su arıtma sistemi kuruldu ve bütün mahalle oradan sularını doldurdu. Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi kullanımlarının maliyetleri düşüyor ve 3-5 senede kendi yatırımını karşılama potansiyeli var.”
Japonya örneği
Raporda Japonya’daki afet parkları da inceleniyor. Yılmaz, “Japonya’da parklar eğitim amaçlı da kullanılıyor. Afet parkında depremin sarsıntısını hissettirecek, ilk 72 saatte yapılacakları gösteren simülasyon rotaları oluşturulmuş. Okul çocuklarını götürüp uygulama yaptırıyorlar” diye anlatıyor.
Parklar nasıl tasarlanmalı?
Evren Yıldırım, ekolojik parkların tasarımındaki temel prensipleri şöyle açıklıyor:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Temel insani ihtiyaçları belirleyip, bunları şebekeden bağımsız olarak nasıl yerleştirebiliriz diye düşünüyoruz. Bulunduğu ortamın kendi doğasından, ikliminden nasıl faydalanabiliriz?”
Raporda önerilen park modelinde, permakültürde kullanılan “gıda ormanı” kavramı, yağmur suyu depolama sistemleri, güneş enerjisi kullanımı ve basit tedavilerin yapılabileceği alanlar bulunuyor.
Bilinçlenme olmadan olmaz
Uzmanlar sadece altyapı kurmanın yeterli olmadığını, toplumsal bilincin de oluşması gerektiğini vurguluyor. Bediz Yılmaz, “Tencere koymakla, bank koymakla, güneş paneli koymakla olmuyor. Parkı kullanma, sahiplenme, yaşatma bir toplumsal beceri” diyor.
Evren Yıldırım ise “Bir afet durumunda kimse gelip ne yapacağını söylemeyecek. İnsanların bunu önceden biliyor olması lazım. Parkı kullanacak kişilerin onu benimsemesi, kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirmesi önemli” diye ekliyor.
Çocuklar için hayatta kalma becerileri
Raporda çocukların afet sonrası durumlar için hazırlanmasına da özel önem veriliyor. Yıldırım, “Çocuklara basit su arıtma, güneş fırını, güneş kaplardan buzdolabı yapma gibi temel hayatta kalma becerileri öğretildiğinde kendilerini daha güçlü hissediyorlar” diyor.