Mümtaz’er Türköne, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, son gelişmelerde iktidardan yana pozisyon aldığını ama çözüm sürecinden de vazgeçmediğini hatırlattı. Türköne, “Doğrudan doğruya devletin bir fırsat olarak gördüğü çözüm sürecini tam anlamıyla hukuk, demokrasi, özgürlükler kapsamında, üniter ulus devletin yeniden inşası gibi veya ayarlarının düzeltilmesi gibi bir mantıkla kendi işini yapıyor gibi görünüyor” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün’e yazdığı yazıda “terörsüz Türkiye” hedefinin gerçeğe dönüşmek üzere olduğunu vurguladı, “Türkiye, milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girdi. Ülkede, yeni bir siyasi ve toplumsal hayat oluşmakta. Herkesi ‘Türkiye’nin kutlu geleceğini birlikte inşa etmeye’ çağırıyoruz” dedi.
Ayrıca Bahçeli, yeni anayasa çağrısı da yaptı, “Önemli olan herkesin kendisini içinde bulacağına inandığı bir yapı inşa etmektir. O sebeple ‘terörsüz Türkiye’ sürecinde tüm vatandaşlarımızı ‘Her şeyden önce Türkiye’ ve ‘Herkes eşittir Türkiye’ anlayışı ile millî birlik ve kardeşlikte buluşmaya, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” dedi.
Mümtaz’er Türköne, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeme dair çok fazla yorum yapmadığını hatırlattı.
Bahçeli boykot protestolarına ne diyor?
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, boykot vs. gibi politik manzara karşısında Bahçeli’nin tutumunu değerlendiren Türköne, şunları söyledi:
“Boykot, İmamoğlu gündemi vs. iktidar kanadından gelen keskin açıklamalar üstüne giden gerginlik… Yani tam anlamıyla tablonun ortasında gözümde şöyle bir şey canlanıyor: Türkiye bu kaotik ortamda ilerlerken, bir köşede Bahçeli, üzerinde usta kıyafetleri, elinde çekiçler, penseler, tornavidalar… Türkiye’nin ulus devlet ayarlarını düzeltiyor. Yani olayların tamamıyla dışında gibi, ana tartışmaların tamamıyla dışında. Esnetilecek yerleri esnetiyor, sıkıştırılacak vidaları sıkıştırıyor ve yepyeni bir şey sunuyor. Doğrudan doğruya devletin bir fırsat olarak gördüğü çözüm sürecini tam anlamıyla hukuk, demokrasi, özgürlükler kapsamında, üniter ulus devletin yeniden inşası gibi veya ayarlarının düzeltilmesi gibi bir mantıkla kendi işini yapıyor gibi görünüyor. Üç günlük yazıların çok bir kısmında da politik gündemin dışında kalmayacak ve iktidar kanadındaki pozisyonunu savunacak tarzda bazı sözler de yer alıyor. Ama asıl çözüm süreci ve bu çözüm sürecinin ancak demokrasi ile çoğulculukla, hukukla mümkün olduğuna dair sağlam anlayış sunuyor.”
