Zeytin Dalı’nda Müge İplikçi’nin konuğu Yaşar Seyman, “Gönül Gördü Dil Söyledi” kitabını anlattı.
“‘Sözün, sazın, izin ne güzel.’
Yaşar Seyman, gökyüzünde turnaların, yeryüzünde nehirlerin eşlik ettiği bir yolculuğa çıkarıyor okurunu bu kez.
Anadolu’dan havalanıp dünyaya kanat açan bir allı turna misali doğup büyüdüğü toprakların renklerini tüm dünyanın renkleriyle harmanlayan Yaşar Seyman, kalem diye bir turna teleğini almış, aşk mürekkebine batırıp yazmış Âşık Veysel’i. Bu yüzden bu kitapta okuyacağınız sıradan bir Âşık Veysel biyografisi değil, Yaşar Seyman’ın Âşık Veysel’idir. Kızılırmak boylarından turnalar eşliğinde yola düşüp, deyişlerle, türkülerle, söylencelerle, anılarla Âşık Veysel’in izinde adım adım dolaşıyor. Sayfalarda ilerlerken âşıklık geleneğindeki yerinden köy enstitülerindeki eğitmenliğine, doğa sevgisinden ‘dert ehli’ bilge kişiliğine, Cumhuriyet sevdasından gittiği her yere ışığını götüren aydın kimliğine katman katman bir nehir gibi açılarak akıyor Âşık Veysel, kıyısında yürüyoruz. Yolun bir yerinde Umberto Eco’nun ‘Kör Kütüphaneci’si Jorge Luis Borges katılıyor Arjantin’den, Âşık Veysel’le yârenlik ediyor, bir yerde Akdeniz’in öte yakası Mısır’dan Taha Hüseyin eşlik ediyor. Luis Borges ve Taha Hüseyin’le kurulan paralelliklerle Âşık Veysel’in hayata bakışının, mücadelesinin, sözlerinin evrensel düzeyde olduğuna, sınır tanımadan dünyayı kucakladığına tanık oluyoruz.
Yaşar Seyman hepimizi, ‘seni yazmak bir aşk hali’ dediği Âşık Veysel’in izinde o ‘uzun ince yol’u muhabbetle, aşkla yürümeye davet ediyor.”
(Kitap tanıtım bülteni)
Yaşar Seyman kimdir?
Erzincan’da doğdu. 1960’ta Ankara’ya göç eden ailenin okuyan ilk kız çocuğudur. Ankara Eğitim Enstitüsü’nü ve Bankacılık Enstitüsü’nü bitirdi. Çalışma yaşamına 1976’da İş Bankası’nda başladı. 1989’dan 2018’e kadar Banka-Finans ve Sigorta İşçileri Sendikası BASİSEN’in Ankara ve İç Anadolu Bölge Başkanlığı’nı yürüttü. 2007’de, on yedi milyon üyeli uluslararası sendikalar ağı Global Union (UNI) tarafından verilen “Avrupa’nın başarılı kadın sendikacısı ödülü”nü Atina’da aldı. 1999-2000 yılları arasında, CHP’nin ilk kadın genel başkan yardımcısı olarak çalıştı ve on yedi ay bu göreviyle sendikacılığı birlikte yürüttü.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Seyman, Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği, PEN üyesi, aynı zamanda PEN Ankara temsilcisidir. Sendikacı ve siyasetçi kimliğiyle yazarlığı bir arada sürdüren Seyman, ilk kitabı Hüznün Coşkusu Altındağ ile 1986’da Akademi Kitabevi Ödülü’nü aldı; bu kitabı 1993’te oyunlaştırılarak 1993-2005 yılları arasında müzikal olarak Ankara, Bursa, Antalya ve Van Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi. Bu oyunla 1993’te Sanat Kurumu tarafından “Övgüye Değer Yazar Ödülü”ne, 1995’te “Kültür Bakanlığı Özel Ödülü”ne layık görüldü. 1998’de, Cumhuriyetin 75. yıldönümü nedeniyle Sabah gazetesince seçilen 75 kadından birisi oldu; metin yazarı olduğu Kadının Türküsü adlı belgesel, müzikal olarak 2004’te Almanya’nın Oberhausen şehrinde Türkçe ve Almanca olarak sunuldu.
Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yazıları yayımlanan Seyman, BirGün ve Yurt gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. 2007’de, Çağdaş Gazeteciler Derneği Makale Ödülü’nü; 2017’de, 85. Dil Bayramı Onur Ödülü’nü aldı.
Köyle kent yaşamı arasında sıkışmış yoksul bir semtin insanlarını anlattığı (Şener 1998: 288) Hüznün Coşkusu Altındağ ile dikkati çeken Yaşar Seyman, yazma uğraşını aralıksız sürdürdü. Yaşamın her alanında seslerini duymak istediği kadınların siyasette de yer alması gerektiği inancıyla yazılar yazdı, mücadelelerini anlattı; örgütlü yaşam ve kadın hakları konusunda çalışmalar gerçekleştirdi. On iki öyküsünü bir araya getiren Umut Gün Işığında (1990) ile 1980 darbesinin savurduğu yaşamlara yöneldi; kadını erkeği, genci yaşlısı ile bir dönemin yarattığı psikolojiyi ve davranış biçimlerini yansıttı. Yirmi üç yazarın yazılarından oluşan ve 1997’de yayımlanan Yüksek Sesle Düşünmenin Tam Sırasıdır adlı kitapta ve çeşitli antolojilerde yer aldı. Göçmen Kalem‘le (2012) göçün değiştirdiği yaşamlara eğildi; göçmen kadınların mücadelesini, düşlerini, özlemlerini anlattı. Yurdun çeşitli yörelerine yaptığı gezilerden derlenmiş anılardan oluşan Yangın Yeriydi Yurdum (2013) adlı kitabı Bulgarcaya çevrildi. “biyografik roman” olarak nitelendirdiği Benazir (2015), Pakistan’da Urduca ve İngilizce olarak yayımlandı.