PKK lideri Abdullah Öcalan, PKK kongresine gönderdiği 35 sayfalık metninde Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel boyutuna ayrıntılı şekilde yer verdi. Kürtlerin Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu’nda asıl kurucu unsur olduğunu söyleyen Öcalan, cumhuriyet dönemiyle Kürt inkârının başladığını ve PKK’nin bunu boşa çıkardığını belirtti.
PKK lideri Abdullah Öcalan, PKK’ye gönderdiği mesajında Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt zaferinin “yüzde yüz Kürt ittifakıyla” başarıldığını söyledi. “Alparslan Mervani emirliğinin silahlı gücünü yanına alıp Malazgirt’te ortak savaş gücüyle Bizans’a karşı savaşır” diyen Öcalan, Alparslan’ı “bir askeri komutan” olarak tanımlarken “etrafının Kürtlerle dolu” olduğunu belirtti.
PKK lideri “Kürtler o dönem Bizans’la hareket etse Alparslan’ın kazanması mümkün olmazdı” diye yazdı. Öcalan, bu zaferin tamamen ittifak eseri olduğunu vurguladı. Ayrıca Selçuklu İmparatorluğu’nun merkezi olan Hemedan’ı işaret ederek “Acaba Selçuklu Sultanı Kürt sultanı değil midir?” sorusunu sordu. PKK lideri Öcalan, örgüte gönderdiği mesajda Alparslan’ın “bir Türk emiri olmaktan çok, bir Kürt emiri” olduğu değerlendirmesini yaptı.
“Kürtler Osmanlı İmparatorluğu’nun asıl kurucu unsurlarından biri”
Öcalan, PKK kongresine gönderdiği mesajda Osmanlı döneminde de Kürt-Türk ittifakının devam ettiğini belirterek örnekler verdi. “Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi ittifakı çok önemlidir” diyen Öcalan, bu ittifakın “Osmanlı’nın Ortadoğu imparatorluğu haline gelmesinde rol oynadığını” ifade etti. Ridaniye, Mercidabık ve Çaldıran savaşlarının “Kürt-Osmanlı ittifakının ürünü” olduğunu belirten Öcalan, “Kürtler imparatorluğun asıl kurucu unsurlarından biri” değerlendirmesini yaptı.
İstanbul’un fethini teşvik eden Molla Gurani ve Akşemsettin’in de Kürt olduğunu belirterek, Osmanlı tarihindeki Kürt etkisini vurguladı. PKK lideri, kongre delegelerine Çelebi Mehmet’i fetret devrinden çıkaran süreçte de Kürt paşaların rolü olduğunu anlattı.
“Kurtuluş savaşının Kürt-Türk ittifakıyla kazanıldığı inkar edilemez”
“Perspektif” metninde Kurtuluş Savaşı konusunda tespitlerine de yer veren Öcalan, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu savaşı “İzmir’den, Trakya’dan değil de Erzurum, Silvan gibi Kürt coğrafyasından başlattığını” vurguladı.
Öcalan, PKK’ye gönderdiği mektupta “Kurtuluş Savaşı’nın Kürt-Türk ittifakıyla kazanıldığı inkâra gelmez bir hakikâttir” diye yazdı. Bu ittifakın sonucunun “bildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti” olduğunu belirtti. Cumhuriyetin kuruluşunda Kürtlerin “asli kurucu” olduğunu ifade etti.
Cumhuriyet sonrası: “İnkâr politikası tarihsel bir ihanet”
Öcalan, cumhuriyet kurulduktan sonra yaşanan süreçte büyük bir hayal kırıklığı yaşandığını belirtti. “Cumhuriyetin asli kurucusu olan Kürtler, cumhuriyet kurulduktan bir yıl sonra yok sayıldı, Kürt kimliği yasaklandı” diyen Öcalan, bu durumu tarihsel bir ihanet olarak değerlendirdi.
Öcalan kongreye gönderdiği mesajında “Sümerlerden bu yana varlıkları tarihsel kayıtlarda bulunan Kürtler, cumhuriyetle birlikte yok sayılıyor” tespitini yaptı. PKK’nin bu inkârı “büyük bir direnişle boşa çıkardığını” belirten Öcalan, “Kürt kimliği gerçekliğini tarihsel-toplumsal bakımdan açığa çıkardı ve dost düşmana kabul ettirdi” değerlendirmesini yaptı.
Bu sürecin sadece direniş değil, aynı zamanda tarihsel gerçeklikleri ortaya çıkarma mücadelesi olduğunu belirtti.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Öcalan’ın PKK’ye gönderdiği mesajın ilgili bölümü şu şekilde:
“… Ortaçağ’da Arap İslam devrimiyle birlikte Kürt kavramı tamamen yerleşti. Selçuklular da ilk defa Kürdistan kavramını siyasi bir olgu haline getirdiler. Sultan Sencer kendi merkezini Hemedan (Ekbatan) olarak ifade ederken Ekbatan’ın merkezlik ettiği ülkeye de Kürdistan diyor. Kürdistan bir yönetim biriminin adı olarak ilk defa Sultan Sencer ile anılmaya başlanıyor. Türk hakanı Kürdistan’ı inşa ediyor. Buradan vardığım sonuç; acaba Selçuklu Sultanı Kürt sultanı değil midir? Merkezi Ekbatan’dadır, veziri Nizamülmülk’e ‘git’ diyor ‘Benim ailemi koru.’ Hatta ‘Yenilirsem Hemedan’a çekileceğiz’ diyor.
Malazgirt Savaşı da Hemedan’a dayalı yürütülüyor. Yani Alparslan bir Kürt emirliği olarak savaşıyor. Bu da yeni tarih anlayışının bir ipucudur. Alparslan bir Türk emiri olmaktan çok bir Kürt emiridir. Ailesi Hemedan’da, veziri orada. Peki bu bilgiler ışığında Selçukluları nasıl değerlendireceğiz? Bu bir Türk emirliği midir, Kürt emirliği midir? Bunu daha da araştırmak, tartışmak gerekiyor. Ağırlıklı olarak bir Kürt önderliği olduğu kanısı oluşuyor. Şu anda da Hemedan’da kent nüfusunun yarısı kadar Türkmenmiş. Şimdi ağırlıklı olarak Kürtleşmişlerdir.
Emirliklerden Mervani ve Şeddadiler dikkat çekicidir. Mervaniler Dicle-Fırat arasındaki bölgenin Kürtleşmesini ifade eder. O da İslam’la birlikte gelişiyor. Selçuklular’da bu durum var. Alparslan Mervani emirliğinin silahlı gücünü yanına alıp Malazgirt’te ortak savaş gücüyle Bizans’a karşı savaşır. Alparslan bir askeri komutandır, etrafı Kürtlerle doludur. Ahlat da emirliktir, Kürtler o dönem Bizans’la hareket etse Alparslan’ın kazanması mümkün olmazdı. Yüzde yüz Kürt ittifakıyla başaran bir savaş. 1050-1060’lardan itibaren Kafkasya’nın güneyinde Şeddadiler ile Selçuklular kesin bir ittifak yapıyorlar. Bizanslılar karşısında ne tek başına Şeddadiler ayakta durabilir nede Selçuklular adım atabilirdi. İkisi tarihsel bir ittifak kuruyorlar. Bu tarihsel ittifakın ilk ürünü Bizans’ın idaresindeki Ermeni Krallığına karşı 1064’te sefer düzenleyip Ani ve Kars’ın alınmasıdır. Bu savaştan sonra Ani Manuçehr’e, Kars ise Tuğrul’a verilir. Kalıntı olarak Ani’de bugün de Manuçehr camisi vardır.
Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi ittifakı çok önemlidir. Osmanlının Ortadoğu imparatorluğu haline gelmesinde rol oynayan Ridaniye, Mercidabık, Çaldıran savaşları Kürt-Osmanlı ittifakının ürünüdür. Kürtler imparatorluğun asıl kurucu unsurlarından biridir.
Çelebi Mehmet babası esir düştükten sonra kaçarken Amasyalı Beyazıt paşa onu sırtlayıp Amasya’ya kadar götürmüş. Bu da bir Kürt paşasıymış. Bu belki simgesel bir olaydır. O dönem Amasya’da Şeddadilerin Kutluşahlar kolu yönetici ailedir. Çelebi Mehmet de Osmanlı’yı fetret devrinden çıkartan padişahtır. İstanbul’un alınmasını teşvik eden Molla Gurani, Akşemsettin de Kürt’tür. Kurtuluş Savaşı’ndan bahsetmeme gerek bile yok. Mustafa Kemal bu savaşı İzmir’den, Trakya’dan değil de Erzurum, Silvan gibi Kürt coğrafyasından başlatıyor. Kurtuluş savaşının Kürt-Türk ittifakıyla kazanıldığı inkara gelmez bir hakikattir. Sonuç; bildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’dir. Cumhuriyetin asli kurucusu olan Kürtler, cumhuriyet kurulduktan bir yıl sonra yok sayıldı, Kürt kimliği yasaklandı. Böylece Sümerlerden bu yana varlıkları tarihsel kayıtlarda bulunan Kürtler cumhuriyetle birlikte yok sayılıyor.
PKK bu inkarı büyük bir direnişle boşa çıkardı; Kürt kimliği gerçekliğini tarihsel-toplumsal bakımdan açığa çıkardı ve dost düşmana kabul ettirdi…”