Ege ve Akdeniz kıyılarında görülen köpekbalıkları sanılanın aksine insanlara tehdit değil. Uzmanlar köpekbalığı saldırısından ölme ihtimalinin 3,7 milyonda bir olduğunu, her yıl 100 milyon köpek balığının öldürüldüğünü belirtiyor. Ekosistemin dengesini sağlayan bu türlerin yok olması halinde okyanusların yüzde 80 biyofonksiyon kaybı yaşayacağı uyarısı yapılıyor.
Ege ve Akdeniz kıyılarında yaz aylarında sık görülen köpekbalıkları medyada korku diliyle yer buluyor. Uzmanlar bu türlerin aslında ekosistemin vazgeçilmez parçası olduğunu vurguluyor.
Avustralya Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün verilerine göre dünya çapında her yıl köpekbalığı saldırıları nedeniyle yaklaşık 10 kişi yaşamını yitiriyor. Düşen Hindistan cevizleri ise yılda 150 ölüme neden oluyor. National Geographic’e göre köpekbalığı saldırısında öldürülme ihtimali 3,7 milyonda bir. Buna karşın insanlar her yıl yaklaşık 100 milyon köpekbalığı öldürüyor.
Geçtiğimiz günlerde Gökova’da kaydedilen köpekbalığı görüntüsü ve Mersin sahilinde görülen köpekbalığı gündemi şekillendirdi.
Yaz aylarında hangi türler görülebiliyor?
WWF Türkiye Kıkırdaklı Balıklar Danışmanı Dr. Hakan Kabasakal, Ege Denizi kıyılarında yaz aylarında görülebilen türleri açıkladı, “Sivriburun harharyas ya da mako, mavi köpekbalığı ve kum köpekbalığı başı çeken türlerdir. Yıl boyu görebileceğimiz büyük türlerden birisi de bozcamgözdür” dedi.
Dr. Kabasakal çok nadir olmakla birlikte büyük beyaz köpekbalığı ve büyük camgözün de yazın Ege’de görülebileceğini belirtti. Büyük beyazın en son 2020 yılında kuzey Ege’de görüldüğünü kaydetti.
“Ekosistemdeki yerleri doldurulamaz”
Dr. Kabasakal köpekbalıklarının ekosistemde yeri doldurulamayacak türlerden olduğunu vurguladı, “Hasta, zayıf ya da yaralı deniz canlılarını tüketerek bir tür ortam temizliği yapar. Denizdeki besin kaynaklarının sağlıklı türler tarafından tüketilmesi için gereken fırsatı yaratırlar” diye açıkladı.
Ayrıca Kabasakal, “Her üç köpekbalığı türünden birinin bu yüzyıl içinde yok olacağından endişe ediliyor. Bu durum okyanus ekosisteminde yüzde 80’e varan bir biyofonksiyon kaybına yol açacak. Köpekbalıklarının yok olması okyanusları yaşayan sistem halinde tutan mekanizmanın ölümcül darbe alması demektir” uyarısında bulundu.
Korku Jaws filminden kaynaklanıyor
Deniz biyoloğu Dr. Mert Gökalp, Türkiye’de köpekbalıklarının davranışları ve popülasyon dinamiklerine yönelik bilimsel veri eksikliği olduğunu belirtti. Gökalp, Doğu Akdeniz’de gözlemlenen türlerin İsrail kıyılarında yoğunlaştığını, Hatay ile Adana civarında da rastlandığını kaydetti.
Dr. Gökalp köpekbalıklarına yönelik yanıltıcı algıların “Jaws” filminden kaynaklandığını söyledi, “Bu insanlarda ciddi korkuya yol açıyor. 2000’lerden sonra köpekbalıklarıyla alakalı farkındalık çalışmaları başlatıldı. Çin’in köpekbalığı yüzgeci çorbası için çok fazla avlanma yapılıyor. Bütün dünyada köpekbalığı yüzgeçleri Çin’e gönderiliyor” dedi.
“Koruma alanları yaratmak gerekiyor”
Dr. Gökalp köpekbalıklarının ekosistemdeki yerini anlatmak ve koruma alanları yaratmak gerektiğine dikkat çekti, “Bycatch yani kazara avcılık veya sergileme amaçlı yakalanmaların önüne geçilmesi gerekiyor. Kritik düzeyde nesli tükenmekte olan çok köpekbalığı türü var” diye konuştu.
Gökalp şöyle devam etti:
“Korkmamalıyız sadece gerekli önlemleri almalıyız. Onların yoğun olduğu ve saldırgan davranışlar gösterdiği alanlarda bulunmamızın anlamı yok. Balık çiftliği alanları ya da üreme, beslenme alanı gibi noktalara gidip zıpkın yapmanın anlamı yok.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Saldırılar nadir ama dikkatli olmak gerek”
Dr. Kabasakal köpekbalıklarının insanlara yönelik saldırıları nadir görülse de geçen ay İsrail’in Hadera kıyısında yaşanan ölümcül vakaya dikkat çekti, “Bu gibi olay Akdeniz’de her an ve her yerde meydana gelebilir. Akdeniz’de yırtıcılıklarıyla ünlenmiş birçok köpekbalığı türü yaşıyor” dedi.
Kabasakal, “Ancak her an saldırıya uğrayacakmış korkusuyla yaşanmaz. Bu korku toplumu kıskacına almış paniğe dönüşürse sayıları azalmış bu türlere karşı acımasız sürek avının başlatılması uzak ihtimal olmaz” dedi.
Aşırı turizm ve betonlaşma sorunu
Ege kıyılarındaki betonlaşma ve aşırı turizm bölgesel ekolojiyi etkileyen sorunların başında geliyor. Dr. Gökalp aşırı turizm, betonlaşma ve otel, marina projelerinin her canlı türünü etkilediğini belirtti. “Bu habitatlar bütün canlıların beslenme, üreme ve barınma ihtiyacını karşılayan alanlardır” dedi.
Dr. Kabasakal insan faaliyetlerinin denizlerde yoğunlaşmasıyla birlikte hedef dışı avlanan köpekbalığı gibi türlerin ekonomik kazanç aracı haline geldiğini söyledi. Kabasakal durumu “Kıyısal alanlar köpekbalıklarının üreme alanlarını barındırır. Edremit Körfezi’nde büyük beyazın düzensiz kullandığı üreme bölgesi var. Boncu Koyu kum köpekbalıklarının üreme bölgesi” diye açıkladı.
Sosyal medya etkisi görünürlüğü artırıyor
Dr. Gökalp son zamanlarda yaşanan köpekbalığı karşılaşmalarının hayvanların davranışından değil insanların yayılımcı politikasından kaynaklandığını aktardı, “Herkesin elinde telefon var. Çok fazla sürat teknesi, olta teknesi denizlerde dolanıyor. YouTuber, influencer, TikTokçu olanlardan bunları çekmek için gidenler var” dedi.
Dr. Kabasakal sosyal medya etkisinin görünürlüğü artırdığını belirtti, “Eskiden böyle karşılaşmadan haberdar olmamız günler alırdı. Şimdi sosyal medya sayesinde hızla viral oluyor. Bir köpekbalığı sanki onlarcaymış gibi algı doğabiliyor” diye konuştu.
“Makolar sularımızda hep vardı”
Antalya’da yavru mako köpekbalığına dair görüntüler sorulduğunda Dr. Kabasakal, makonun Ege Denizi’nde yeni tür olmadığını vurguladı, “Hoffmann ve Jordan’ın 1892’de yazdıkları Yunanistan’ın Deniz Balıkları kitabında geçen türlerden birisidir. En büyük bireylerinden birisi muhtemelen 1950’lerde Marmaris’te yakalanmıştı” dedi.
Kabasakal şöyle devam etti:
“Makolar sularımızda hep vardı. Son yıllarda kıyılarda görülmelerindeki artış hem doğal hem insani sebeplerden kaynaklanıyor. Köpekbalığı araştırmalarında emekleme çağını geride bıraktık ama yolun başındayız.”