Okurlarımızı, takipçilerimizi, izleyicilerimizi ve tüm destekçilerimizi görüşlerini Medyascope’ta dile getirmeye davet ediyoruz. Yazınız editoryal ilkelerimize uyar ve Yayın Kurulumuz tarafından da uygun görülürse, web sitemizde imzanızla yayınlanacaktır. Konuşan, tartışan, farklı fikirlerin dile getirildiği bir Türkiye istiyoruz. “2019’dan bugüne nasıl gelindi?” başlıklı yazıyı, okuyucumuz Eda Saraç kaleme aldı.
Siyasete 2019 yılında Ekrem İmamoğlu’nun üniversiteden sınıf arkadaşı Şebnem Hanım’dan gelen telefonla bulaştım. Hâlâ siyasete bulaşmakla iyi yapıp yapmadığımı sorguluyorum ancak bu başka bir konu elbette. Şebnem Hanım bana telefonda Cumhuriyet Halk Partisi için sandıkta görev alıp almak istemediğimi soruyordu. Açıkçası ağzımda 2018 Genel Seçimleri’nden kalan kekremsi bir tat vardı, hemen müdahil olmak istemedim. Ama serde siyasi müptelalık var elbette. “Olur!” dedim, ama aklımda bir şart vardı: “Gençlerden oluşan bir ekip olursa dahil olmak istiyorum.” Şebnem Hanım ismimi not aldı. Beni daha sonra tekrar arayacağını söyledi ve İmamoğlu ile kader birliğim bu şekilde başladı.
2019 seçimleri her şeyiyle baştan sona çok organikti. Kampanyanın her aşamasına tanık olmadım elbette ama sahada çalıştım. İlk defa bir adayın kampanyasına bu kadar müdahil oldum. Binali Yıldırım korumalarıyla steril ortamlarda gezerken, Ekrem İmamoğlu da çarşı pazardaydı. Üstelik yanında koruma ordusu da yoktu. Abartmadan söylüyorum, ilk defa bir siyasetçiye ısınmıştım. Sahici, hakikatli bulmuştum. Üstelik İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden sınıf arkadaşları onun için seferber olmuşlardı. Bu iyi bir insan olduğunun işaretiydi. Seçim çalışmaları başladığında çok tanınmadığı belliydi.
Sandıkta yenemediler
Kampanya esnasında önce CHP İstanbul İl Örgütü’nden birileri gelip “İBB adayımız” diye tanıtıyorlardı. Bu kadar organikti çalışmaları. Kazandığı ilk seçimde yokuş aşağı eve nasıl indiğimi hatırlıyorum, elimde tutanaklarla. Çok heyecanlıydım, çünkü önde olduğumuzu henüz haber almasam da hissetmiştim. Kıyametle alınan mazbata, ilk defa bir mazbata almaya gidişim, belediye başkanı olan benmişim gibi sol yumruk yapışlarımız…
Daha sonra 6 Mayıs’ta Kadıköy’de kahve içerken aldığımız iptal haberi… Çığlık çığlığa ağlamalar, kabus gibi bir yeniden seçim dönemi ve daha sonra sandıkta AKP’li seçim görevlilerinin bile “bu seçim gereksiz” demesi ve farkın 14 binden 860 bine çıkışı… Bu farkları bile Google hazretlerine sormadan yazacak kadar bütünleşmiş kaderimiz Ekrem İmamoğlu ile.
- İmamoğlu’na düzenlenen operasyon haberlerimizin tamamını okuyun.
- İmamoğlu’na düzenlenen operasyon videolarımızın tamamını izleyin.
İkinci seçim gerçekten epikti, şimdi bile dün kadar berrak hatırlıyorum. Erenköy Kız Lisesi’nin kaldırımlarına yığılıp ağlamıştım sonuçları aldığımda. İlk defa bir seçim sonucuyla beni sevinçten ağlatan bir siyasetçi vardı karşımda. Sahiciydi, öfkesi de sevinci de. An an, dakika dakika seçmenlerini, kendisine oy verenlerini bilgilendiriyordu. Sorumluluk sahibiydi, yol arkadaşı gibi davranıyordu. Gerçekti her haliyle. Çalışmayı da çalıştırmayı da biliyordu. Rüya gibiydi 23 Haziran 2019. Gerçekten de Türk- Kürt demokratların zaferiydi. Yıllarca susanmış bir zaferdi. Sokaktaki zaferi, coşkuyu nasıl anlatırım bilmiyorum. Anımsayanlar olacaktır. 34 yıllık ömrümde ilk defa bir amaç için çabalamanın ve sonuç almanın ne demek olduğunu görmüştüm. Muazzam, nefes almaktan bile daha güzel bir histi.
BELTUR, yurtlar, annekart…
Belediyenin el değiştirmesinden sonra şehrin çehresi değişti. İhtiyaç olan her yere halk ekmek büfeleri, modernleştirilmiş BELTUR’lar açılmaya başlandı. Öğrenci yurtları İBB tarihinde ilk defa açıldı. Yurtların ne büyük nimet olduğunu taşradan buraya gelen gençler çok iyi biliyor. Halk-süt’ün dağıtımını bizzat sahada takip ettim. Öğrencilere burs büyük fark yarattı ve yaratmaya da devam ediyor. Annekart gerçekten de büyük bir imkan anneler için, öylesine büyük bir imkan ki Murat Kurum “baba kart” diye sahtesini uydurmak zorunda kalmıştı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İBB Miras ve Mahir Polat’a ayrı bir parantez açmak isterim. Hayatta ilk defa Antakya depreminde bazı ailelere ulaşmak için bir bürokrata, belediye yetkilisine çok da bir şey beklemeden Mahir Bey’in Instagram hesabına yazmıştım. Bana, “Hocam” diye hitap edip utandırarak Reyhanlı’da çok zor koşullarda olan insanlara yardım elini uzatmıştı. O an, belediye değişiminin benim için ne anlama geldiğini anlamıştım. Sıradan bir vatandaş olarak ilk defa karşımda taleplerime yanıt veren, vatandaşa değer veren bir yönetim anlayışı vardı. İlk defa bir İBB bürokratına ulaşabiliyor, ondan yanıt alıyordum. İBB Miras şehrin her yerinde restorasyon harikaları yaratıyor, Müze Gazhane, Beykoz siloları, kütüphaneler, Art Feshane, ücretsiz test kitapları dağılımı, öğrenciler için her ilçede ücretsiz… Şehir de çehresi de değişmişti. İnsanlar da bu değişimi sahipleniyordu. İstanbul gönüllüleri çalışmalarına, faaliyetlerine devam ediyorlardı. İnsanlar ilk defa değişimi gördükleri için…
İlk soruşturma
Daha sonra Ekrem Başkan’ın üzerine çullanmaya başladılar ve ilk saldırılar doğrudan ana akım medyadan ateşlendi. Fatih Sultan Mehmet’in türbesinde ellerini arkadan bağladı diye soruşturma açılması absürt olabilirdi ama geleceğin sadece bir fragmanıydı. 2024 seçiminde İstanbul’un 39 ilçesi içinde 26 tane ilçenin kırmızıya dönmesi AKP’ye gerçek bir tokat oldu. Sindiremediler. Sindiremedikleri gerçek bir alternatiflerinin çıkmasıydı. Siyaset üretemedikçe daha çok saldırdılar ve sahiden başka hiçbir siyasetçinin üzerine gelmedikleri kadar saldırmaya başladılar. Ve bence, belki de İBB Başkanlığı yapmaya devam edecek birini siyasi nedenlerle hapsederek uluslararası bir figür yaratma yoluna girdiler. Şu an İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yakın arkadaşı eski Floransa Belediye Başkanı her gün “Free İmamoğlu” mesajı paylaşıyor. Açıkçası ilk defa, kendi adıma hikayesini kendi kaderime eklemdirebileceğim, kendisine mesai harcayabileceğim bir siyasetçi buldum. Hatta kendisini organikliği, inadı ve insanlarla olan iletişimi nedeniyle bir “political animal” olarak görüyorum ve İstanbul’da sosyal devlet anlamında gösterdiği performansı Türkiye geneline yayacağına dair inancım da tam.
Haysiyet mücadelesi
Zamanı geriye doğru bükemez, olacakları değiştiremezler. Bu derece baskıcı, her karşı çıkanı hapse tıkan AKP yönetiminin Türkiye’ye artık bir vaadi veyahut iyileştireceği bir öneri yok. AKP’nin hikayesi bitti, şimdi başka bir hikayenin ve bu otokrat yönetimin dışında mümkünlerin kıyısında olduğumuzu gösteren Ekrem Başkan’a, diploma iptali gibi büyük bir zorbalığa maruz kalan; şirketine çökülme gibi siyasi sebepler için bile çok ağır hukuksuzluklara maruz bir seçilmişe sahip çıkmak artık kendisinin karakterini aşmış ve demokrasiye, sandıkla seçimin değişme ihtimaline sahip çıkma meselesine dönüştü. Sadece kendisi ile çalıştığı için esir alınan özel kalemi, koruması ve de bu insanlara yapılan zorbalıklara karşı çıkmak bir insanlık ve haysiyet mücadelesine dönüştü.
Bu dönemin sonunda namuslu vatandaşlar kazanacak. Sandığı ortadan kaldırmaya çalışanlar kaybedecek.