Şahin Eroğlu yazdı: Kurucu olanın tutsaklığı

Marx’ın düşüncesini, salt belirli bir tarihsel momentin teorik izdüşümü olarak ele almak doğru olmayabilir; Marx’ın düşüncesi aynı zamanda sol düşüncenin ontolojik çerçevesini kuran bir bilinç matrisidir. Bu matris, düşünceyi yalnızca olanaklı kılmaz; aynı zamanda sınırlamıştır. Modern sol düşünce, Marx’la birlikte şekillenmeye başlar fakat çoğunlukla onun sınırları içinde, onun kavramsal gövdesi etrafında dairesel bir devinime mahkûm kalmıştır. Bu durum, başlangıç noktasına duyulan bir sadakat olarak okunmamalı; esasen bir düşünsel kapanma olarak kavranmalıdır. Dolayısıyla, Marx artık bir başlangıcın kurucusu değil, düşünceyi tarihsel bir sınıra kilitleyen figür hâline gelmiştir: düşünsel olanı başlatan, fakat aynı anda onu kendi kapanışına doğru sevk eden bir ağırlık merkezi.

Marx’ın düşünsel mirası: Kurucu mu sınır koyucu mu?

Bu kapanmanın en güçlü belirtisi, sol düşüncenin teori üretmekten çok, mevcut teorileri tekrar etmekte derinleşmesidir.Marx’ın kavramları; artı değer, üretim araçları, sınıf antagonizması, ideoloji, neredeyse kutsal metin statüsüne yükseltilmiş, bu kavramlar eleştirel düşüncenin zemini değil, sınırı haline getirilmiştir. Bu teorik edimin yönelimi, yeniyi kuran bir düşünsel açıklığa açılmamıştır. Daha çok, geçmişin figürlerini ve kategorilerini yeniden tesis etme gayretine kapanmakla meşgul olunmuştur;böylelikle düşünce, yaratıcı bir olanak ufku olma kudretini yitirerek, restoratif bir tekrarın döngüsüne hapsolmuştur.Bu bağlamda sol düşünce, kurucu bir politik hareket olma niteliğinden uzaklaşmış; giderek bir yorum geleneğine indirgenmiştir: Marx’ı yeniden okumak, yeniden güncellemek, yeniden işlevselleştirmek… Fakat böylesi bir güncelleme pratiği, esasen kuramsal bir nostalji üretmekten öteye geçemeyi başaramamaşıdır.

Bu nostalji, en sert biçimiyle bugünün toplumsal gerçekliğine temas ettiğinde görünür hale gelir. Türkiye’de 2023 seçimlerinde yaşanan siyasal davranış biçimleri, Marx’ın sınıf kuramının sınırlarını net biçimde ortaya koymuştur. Derinleşen ekonomik kriz, hayat pahalılığı, borçluluk ve emek sömürüsüne rağmen, yoksul kitlelerin önemli bir bölümü mevcut iktidarı desteklemeye devam etmiştir. Bu durum, ekonomik çıkar ile siyasal davranış arasındaki ilişkinin radikal biçimde çözüldüğünü gösterir. Sınıf bilinci, artık belirleyici bir faktör değildir. Onun yerini kimliksel aidiyet, inançsal tutarlılık, kültürel kodlar ve travmatik bellek almıştır.

Yeni kapitalizm, yeni özne: Sol nasıl dönüşebilir?

Burada Marx’ın “yanlış bilinç” kavramını devreye sokabiliriz ancak bu kavram yetersiz kalır. Çünkü söz konusu olan şey, bilinçteki bir sapma değil; bilincin kendisinin başka bir düzlemde; duygusal, dinsel, kültürel, tarihsel inşa edilmiş olmasıdır. İnsanlar artık sömürüldükleri için değil, bir anlatıya inandıkları için itaat ederler. Modern kapitalizm, yalnızca emek sürecini yönetmekle kalmıyor; inanç biçimlerini, arzu ekonomilerini ve varoluşsal kaygıları da yönetiyor. Bu yeni iktidar biçimi, Marx’ın çözümleme sisteminin dışındadır.

Aynı çözülme, küresel emek düzeninde de gözlemlenmektedir. Bugün Amazon, Uber, Glovo gibi platformlarda çalışan bireyler, Marx’ın analiz ettiği türden üretim bandı işçileri değildir. Bunlar, esnek zamanlı, bireyselleştirilmiş, algoritmik olarak yönlendirilen, güvencesiz ama bağımsız görünen yeni tip “veri-emekçileri”dir. İşverenle doğrudan bir ilişkileri yoktur; kolektif sınıf dayanışmasına yabancıdırlar; performansları puanlanır, puanları görünürlüklerini, görünürlükleri ise iş olanaklarını belirler. Bu yapıda sömürü yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda afektif ve ontolojik bir sömürüdür: birey yalnızca zamanını değil, benliğini, ilgisini, dikkatini, görünürlüğünü ve arzusunu sisteme sunmak zorundadır.

Türkiye’deki Getir, Trendyol Go, YemekSepeti gibi platformlar da aynı yapıyı tekrarlar. Burada çalışanlar kuryedir ama işçi değildir. Sigortaları eksiktir, hakları güvencesizdir, talepleri görünmezdir. Yalnızca sipariş süresine göre değil, müşteri memnuniyetine göre de değerlendirilirler. Bu yeni emek rejimi, Marx’ın artı-değer kuramıyla analiz edilemez hale gelir çünkü artık değerin kaynağı yalnızca “emek süresi” değil; “ilişki süresi”, “dikkat süresi”, “duygu performansı” gibi ölçülemeyen ve metalaştırılamayan boyutlardadır. Emek, artık zamanın değil; verinin içine gömülüdür.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Tam da bu dönüşümle birlikte özne de yeniden kurulur.Marx’ın öznesi, üretim süreci içindeki kolektif faildi: proleter. Bu özne, tarihsel olarak belirlenmişti; kaderi sınıf mücadelesiyle yazılıydı. Bugün ise özne, çoklu kimliklerle bölünmüş, parçalanmış, esnek, kaygan ve çoğu zaman apolitik bir figürdür. Aynı anda hem kullanıcı, hem üretici, hem tüketici, hem veri noktası olan bir “dijital yurttaş” figürüyle karşı karşıyayız. Bu özne, bilinç geliştirmez; içerik üretir. İdeolojik olarak yönlendirilmez; algoritmik olarak şekillendirilir. Bu özneyle devrim yapılamaz; ancak simülasyon üretilebilir.

Dolayısıyla, Marx hâlâ önemlidir. Ama artık yeterli değildir. Onun kavramsal evreni, yeni kapitalizmin çok katmanlı, çok biçimli, çok düzeyli tahakküm sistemine karşı dar kalmaktadır. Bugünün tahakkümü artık yalnızca üretim araçlarına değil; dilin yapısına, bakışın rejimine, zamanın akışına, duyguların yoğunluğuna yerleşmiştir. Ve bu yeni tahakküm biçimlerini çözümlemek için Marx’a sadık kalmak değil; onun düşünsel cesaretini, tarihsel kopuş yaratma kudretini bugüne taşımak gerekir. Gerçek sadakat, dogmanın dışına çıkarak, yaratıcı ihanete dayanır. Sol, Marx’a ihanet etmeden onu aşamaz. Ve onu aşamadıkça da kendi tahayyül evrenini genişletemez. Marx’ı tekrar etmek değil, onun açtığı olanaklar üzerinden bilinmeyeni düşünmek gerekir. Ancak o zaman, sol yeniden kurucu, yeniden dönüştürücü ve yeniden çağ kurucu bir kuvvete dönüşebilir.