İsias Otel faciasında kamu görevlileri yargı önünde

İsias Otel

6 Şubat depremlerinde 26’sı çocuk 35 Kıbrıslı Türk olmak üzere 72 kişinin hayatını kaybettiği Grand İsias Otel faciasında kamu görevlilerinin yargılandığı dava yeniden başladı.

6 Şubat depreminde 32’si Kıbrıslı Türk öğrenci 72 kişinin hayatını kaybettiği Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan kamu görevlileri davasının ikinci duruşması 16 Temmuz Çarşamba günü Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılıyor. Sanık sandalyesinde, görevlerini ihmal ettikleri iddia edilen kamu görevlileri oturuyor.

Depremde hayatını kaybeden Kıbrıslı çocukların aileleri ile turizm rehberlerinin yakınları, sanıkların “olası kastla” yargılanmasını talep ediyor. Sabah saatlerinde Adıyaman Adliye Sarayı önünde ellerinde pankartlarla toplanan aileler adına, duruşma öncesi basın açıklamasını Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya yaptı.

İsias Otel İsias Otel davasında kamu görevlileri yargı önünde.

Kıbrıslı yetkililer ve aileler Adıyaman’da

Duruşmayı takip etmek üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) gelen ailelerin yanı sıra siyasi temsilciler de Adıyaman Adliyesi’nde yer aldı. KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Başkanı Tufan Erhürman ve milletvekilleri Şifa Çolakoğlu, Salahi Şahiner; UBP’den Oğuzhan Hasipoğlu ve Yasemin Öztürk de duruşmayı takip edenler arasında.

Başbakan Üstel, duruşma öncesi adliye önünde yaptığı basın açıklamasında, İsias Otel davasının yalnızca geçmişteki büyük ihmallerin hesabı olmadığını, aynı zamanda gelecekte benzer acıların yaşanmaması için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.

“Bu dava, sadece Şampiyon Meleklerimizin değil; adaletin, insanlık onurunun ve vicdanın da mücadelesidir” diyen Üstel, Türkiye adalet sistemine olan güvenlerini yineledi. Üstel, “Biz Türkiye Cumhuriyeti yargısının bu gerçekleri göz ardı etmeyeceğine ve kamu vicdanını tatmin edecek kararlar vereceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Davanın yalnızca bilinçli taksirle açıklanamayacağını belirten Üstel, zincirleme ihmal ve olası kast unsurlarına dikkat çekti. “İhmalin bedeli sadece yıkılan bir bina değil, kaybedilen hayatlardır” diyen Üstel, bu davadan çıkacak kararların, gelecekte yaşanabilecek doğal afetlerin felakete dönüşmemesi açısından da caydırıcı nitelikte olması gerektiğini söyledi.

Açıklamasının sonunda, asrın felaketinde hayatını kaybeden tüm vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet dileyen Başbakan Üstel, KKTC halkının bu davayı yüreğinde taşıdığını bir kez daha vurguladı.

“Bu bir deprem değil, bu bir cinayettir”

Açıklamasında acılarının ilk günkü kadar taze olduğunu vurgulayan Karakaya, adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini belirtti. Karakaya, şu ifadeleri kullandı:

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Adalet arayışımızda yeni bir eşiğe daha geldik. 6 Şubat 2023’te, evlatlarımızı, sevdiklerimizi elimizden alan Grand İsias Otel davasında, kamu görevlilerinin yargılanacağı ceza davasının ikinci duruşması öncesindeyiz. Biz aileler, bir kez daha kalbimizi gömdüğümüz bu topraklara adalet talebimizi haykırmak için geldik. İlk günden beri söylediğimiz gibi: Bu bir deprem değil, bir cinayettir. Ve bu cinayet, sadece otel sahiplerinin değil; bu binaya göz yuman, denetlemeyen, imza atan kamu görevlilerinin de işbirliğinde işlenmiştir. İsias’ın saniyeler içinde yerle bir olmasının sorumluluğu, yalnızca müteahhitlerde ve otel sahiplerinde değil, görevini kasıtlı ihmal eden kamu görevlilerindedir.”

“Gerçek adaletin adı: Olası kast”

Karakaya, kamu görevlilerinin tutuklu yargılanmaları gerektiğini vurgulayarak, aksi halde kamu vicdanının rahatlamayacağını ifade etti:

“Bugün kamu görevlilerinin yargılandığı bu davada, tutukluluk taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz. Adaletin yerini bulabilmesi için bu kişilerin tutuklu yargılanmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, kamu vicdanı bu sorumlulardan hesap sorulduğuna asla inanmayacaktır.”

“Adalete güvenimiz sarsılıyor”

Karakaya, ana davadaki gelişmelere de tepki göstererek şunları söyledi:

“Ne yazık ki sadece kamu görevlileriyle ilgili davada değil, 1. Ceza davasında yaşananlarla da her gün adalete olan güvenimizi yitirmekteyiz. Hasan Aslan’ın hâlâ dışarıda olması ve temyize başvurması adaletin ruhunu yaralamaktadır. Bu kişinin hemen tutuklanması gerekmektedir.”

“Mahkeme süresi boyunca defalarca tutuklu yargılama talep etmemizin önemini, şu anda yaşadıklarımızla içimiz parçalanarak izliyoruz. Ahmet Bozkurt’un sözde sağlık raporlarıyla hastaneye sevk talep etmesi ise adaleti alenen istismar etmektir. Adaleti kaçmak için bir araca çeviren bu girişimler, biz aileleri derin bir hayal kırıklığına sürüklemektedir. Bu girişimler karşısında asla sessiz kalmayacağız!”

“Bu dava tüm Türkiye’nin vicdan davasıdır”

“Bu dava yalnızca bizlerin değil; tüm Türkiye’nin, tüm vicdan sahibi insanların davasıdır. Çünkü bu mücadele başka çocuklar ölmesin diyedir, çünkü bu mücadele başka anneler mezar taşlarına sarılmasın diyedir. Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Tüm sorumlular olası kastla yargılanmalı, tutuklu yargılanmalı ve en ağır cezalarla cezalandırılmalıdır. Biz, 890 gündür çocuklarımızın yokluğunda kahroluyoruz ve adalet istiyoruz. Şampiyon Melekler’in ve rehberlerimizin adaleti için son nefesimize kadar buradayız. Biz geri adım atmayız! Çünkü #MeleklereSözümüzVar, çünkü #İsiasEmsalDavaOlacak, çünkü #AdaletBilimleGelecek.”