Murat Çalık’ın annesi hastane bahçesinde nöbette: “Feryadımı duyun”

İki kez kanser tedavisi gören ve cezaevinde sağlık durumu ağırlaşan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık için ailesi tahliye çağrısında bulundu. Hastane bahçesinde bekleyen Murat Çalık’ın annesi Gülümser Çalık, “Nöbet tutmaya devam edeceğim ve bu hastane bahçesinden hiç gitmeye niyetim yok. Burada kalmayı düşünüyorum” diye konuştu.

Murat Çalık
Murat Çalık’ın annesi hastane bahçesinde nöbette: “Feryadımı duyun”

Mehmet Murat Çalık, 1999 yılında akut lösemi tedavisi görmüştü. Daha sonra kanser tedavisi iki kez tekrarlanan Çalık’ın sağlık geçmişi, tutukluluk koşullarında yeniden gündeme geldi.

Daha önce iki kez kanser tedavisi gören ve tutukluluğu sırasında lenfoma şüphesiyle ameliyat edilen Çalık, sonrasında cezaevinde fenalaşarak anjiyo olmuştu. Ailesi, doktor raporlarına rağmen tahliye edilmeyen Çalık için çağrıda bulundu. 

Tutuklu bulunduğu süreçte rahatsızlanan ve hastaneye kaldırılan Çalık’ın, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tetkiklerinde lenfoma nüksü şüphesi belirlendi. Yapılan kemik iliği biyopsisinde ise değerlerin kritik eşik olan “4-5” düzeyinde olduğu belirtildi. Ancak hastanenin raporuna rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK), tüm tetkiklerin yeniden yapılmasını isteyerek Çalık’ın İzmir Şehir Hastanesi’ne sevk edilmesine karar verdi. 

“O rapor nasıl değişti?” 

Çalık’ın ablası Sema Koçhan, hastanede detaylı tetkikler yapıldığını ve riskin ciddi boyutta olduğunun belirtildiğini hatırlatarak, ATK’nın raporunda değerlerin “3-4” olarak yazılmasına tepki gösterdi.

Koçhan, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Biz Murat Başkan’la birlikte 15 gün kadar Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeydik. Her gün bir tahlil ve tetkik yapıldı. Kemik iliği biyopsisi alındı ve orada çıkan raporda kemik iliği biyopsisinin 4-5 olduğu, zaten sınırın 6 olduğu söylendi. 4-5’te nüksetme riskinin çok yüksek olduğu belirtildi. Zaten onu da biliyorsunuzdur; boynundan da bir kitle alındı. O da doktorların ifadesiyle ‘başlangıç’mış. Yani ilerlemiş vakası farklı bir şeye evrilebilirdi” dedi.

Sema Koçhan, gelen rapora çok şaşırdıklarını söyledi, “Hadi onu atlattık, kemik iliğinin sonucu da belliydi, raporda da yazıyordu. Fakat Adli Tıp’a giden raporda -sonradan bunu televizyonda, sosyal medyada gördüm- oradaki raporda değerin 3-4 olduğu yazıyor. Biz şok olduk, şaşırdık. Elimizde zaten hastanenin rapor bilgileri var. Neden bu 3-4 olarak yazıldı? Çünkü kardeşime orada herhangi bir muayene yapılmadı. Sadece Adli Tıp’a gitti, görsel olarak bakıldı. Tahlil, bir tetkik yapılmadı. Neye göre 3-4 yazıldı? Akıllara zarar. Ve biz de bunu soruyoruz. Neden bu tahlil burada değişti? Değeri değişti?” diye sordu.

“Hâlâ neyi araştırıyorlar?”

Sema Koçhan şöyle devam etti:

“Ve ben bu sefer diyorum ki;  bizi tekrar şehir hastanesine yolladılar, biz Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde neden o zaman yattık? Oradaki profesörlerin, hocaların yazdığı raporu yok saydığınız yerde o hastaneyi de yok saymış oluyorsunuz. Biz tekrar kemik iliği biyopsisinin alınmasını asla istemiyoruz. Çünkü çok ağrılı bir işlem bu. Kendi de zaten biz yanına girdiğimizde, bize bir görüş ayarlanmıştı hastanede, ‘abla çok acıdı’ dedi o kemik iliğinin alındığı yer. Onu istemiyoruz. Ve artık sesimizin duyulmasını… Ben hâlâ ve ısrarla soruyorum: Bu Adli Tıp’ta bu rapor nasıl 3-4 olarak kayda geçti, merak ediyorum. Biz bu sürece baştan beri ‘hasta’ diye değil, ‘hastalığı nükseder’ diye yaklaştık. Ve o aşamadayız. Hâlâ neyi araştırıyorlar, neyi soruşturuyorlar bilmiyoruz. Sadece vicdana sığınıyoruz. Vicdan diyoruz, merhamet diyoruz. Asla kötü bir şey söylemiyoruz. Diyoruz ki  ‘Allah’ım, sen dualarımızı kabul et.’ Allah’a sığınıyoruz. Başka sığınacak hiçbir şeyimiz kalmadı artık.” 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Avukatlara sınırlama getirildi 

Aile üyeleri ayrıca hastane odasına sadece iki avukatın girişine izin verilmesine de tepki gösterdi. Yeşim Koçhan, “Biz şu anda gerçekten çok aciz bir durumda kaldık, oradan oraya, oradan oraya sürüklenmekten… Allah’ın adaletine güveniyoruz, tıp doktorlarına da güveniyoruz. Adalet Bakanı’na merhamet diyorum. Onu doğru kararlar vermeye davet ediyorum. Avukatlar da dediler ki, iki avukat sınırlaması getirmişler. İkiden fazla avukat da giremiyor yanına. Bu neyin kısıtlaması? Kardeşimin ne suçu var onu da bilmiyoruz. Bu neyin kısıtlaması? Biz kardeşimi görürsek ne yapabiliriz?  Allah’ın adaletine sığınıyorum” dedi.

“Feryadımı duyun” 

Murat Çalık’ın annesi Gülümser Çalık ise hastane önünde nöbet tutmaya devam edeceklerini belirtti. Gülümser Çalık, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Oğluma sadece acı veriyorlar. İstemiyorum. Oğlum günden güne zayıflıyor. Bu da bir anne olarak bana dokunuyor. Yani ben ne yapacağımı da şaşırmışım. Adalet Bakanı’na yalvarıyorum, vicdan diyorum, insaf diyorum. Oğlumu bir an önce inceleyip cezasını kesip eve göndersinler. Çocukları var, günah. Feryat ediyorum, başka da bir şey demiyorum.”

“Vicdan, insaf!”

Murat Çalık’ın odasının 2. kattan 11. kata alınmasına tepki gösteren anne Gülümser Çakır, “Görmem engellendi. Göremeyeceğim onu daha. Bir ümit, buralarda bekliyordum, görüyordum onu. Şimdi görme de yok, göremeyeceğim. Görüş günüm de yok. Ne zaman göreceğim de belli değil. Tabii ki bir anne olarak bu beni çok üzüyor. Bugün 11’inci kata çıktım ama görme imkanımın olmadığını söylediler. Yani bu da beni çok fazla üzdü ve indim o hastanenin bahçesine. Feryadımı duysunlar. Nöbet tutmaya devam edeceğim ve bu hastane bahçesinden hiç gitmeye niyetim yok. Burada kalmayı düşünüyorum, çıkana kadar… Çıkana kadar buradayım. Onların da anneleri var, evleri var, aileleri var. Bak, gelinim rahatsızlandı, gelemedi. 12 yaşında bir torunum var. O da babasını istiyor yanında. Onların da çocukları var. İnsaf diyorum, vicdan diyorum, feryadımı duyun diyorum” dedi.

(ANKA)