Medyascope okurları yazıyor: Z kuşağı ve tembellik hakkı

Okurlarımızı, takipçilerimizi, izleyicilerimizi ve tüm destekçilerimizi görüşlerini Medyascope’ta dile getirmeye davet ediyoruz. Yazınız editoryal ilkelerimize uyar ve Yayın Kurulumuz tarafından da uygun görülürse, web sitemizde imzanızla yayınlanacaktır. Konuşan, tartışan, farklı fikirlerin dile getirildiği bir Türkiye istiyoruz. “Z kuşağı ve tembellik hakkı” başlıklı yazıyı, okuyucumuz Muhammed Ali Kol kaleme aldı.

Medyascope okurları yazıyor: Z kuşağı ve tembellik hakkı

Sömürenler insanca yaşama taleplerini şaka olarak görüyor

Son zamanlarda medyada Z kuşağının çalışma taleplerine ilişkin alaycı haberler yapıldığına şahit oldum: “Gençler çok maaş istiyormuş, işe devam etmiyormuş, dinlenme odası istiyormuş”…

Sömürülme çarkını benimsemiş bazı kişiler, gençlerin insanca yaşam taleplerini birer eğlence olarak görüyor belli ki. Kendilerinin koşulsuz şartsız kabul ettiği bir dünyanın gençler tarafından cüretkârca eleştirilmesini bir hadsizlik olarak mı ele alıyorlar acaba?

Haklı olabilirler. Bizler, Z kuşağı olarak iş beğenmiyoruz. Kendimize verdiğimiz değer, bir sömürü sisteminin hizmetkârı olmaktan alıkoyuyor bizi. Kapitalizmin süslü vaatlerinin insanları çalışmaya teşvik ettiği yıllardan artık çok uzağız. Geçmişte “çalış senin de olur” diyen sistem, bugünün işçisine “ne kadar çalışırsan çalış, sefalet baki kalır” diyor. En dolgun maaşlıların bile yıllık birikimlerinin birer otomobil almaya yetmediği ülkemiz, çalışmanın ciddi şekilde sorgulanmasına mükemmel bir zemin hazırlıyor.

Sosyal devlet ilkesinde yaşanan her gerileme vahşi kapitalizmin önünü daha çok açtı. Geçen ay yayınlanan bir rapora göre Türkiye, dolar milyoneri artışında dünya birincisi. Ne güzel! Sefalet endeksine göre ise Türkiye dünya beşincisi. Ne kötü! Birbirinden çok derin kopmuş iki istatistik… 18. yüzyıl İngiltere’sinde yaşayan bir sermayedar ve fabrika işçisi arasındaki fark da herhalde böyleydi.

Bu sistem altında ezilmeyi kimse istemez. Çalışmaya bir erdem gözüyle bakmıyoruz. Birileri daha dolar milyoneri olacak diye onlar adına, onlar için ter dökmenin ulvi bir şey olduğuna inanmıyoruz. İçine doğduğumuz dünyada; çalışmanın bir ızdırap, bir çile doldurmak, mutlu olmaya karşı bir ceza şeklinde tasarlandığını gördük. Bozuk bir düzene uyum sağlamak için bozulmamız istendi. Şu bilinmelidir ki, geçmişin hayaletleriyle bağlı değiliz. Yarının dünyası bizim dünyamız olacak. Mazur görün bizi. Yeni bir düzen istediğimiz için. Emek sömürüsünü normalleştiremediğimiz için. 

Kurtarıcı teknoloji yapay zeka mı?

Fransız komünist yazar Paul Lafargue’ın “tembellik hakkı” kavramı bugünün dünyasına önemli bir perspektif sunuyor. Proletaryanın çalışma iştahının, başına gelen tüm belaların sebebi olduğunu belirten yazar; çalışmanın bir hak olarak düzenlenmesi ile alay ediyor:

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“İnsanlar doğal içgüdülerine dönüp burjuva hukukçularının kendilerine bir hak olarak sunduğu çalışmak yerine, tembellik hakkı için mücadele etmelidirler.” (Le Droit à la paresse, 1883, s.11)

Öyle ya… Aslolan tembel olmaktır. Yaşasın tembelliğimiz!

Lafargue, tembellik manifestosunda teknolojiye ütopik bir anlam yüklemiştir. Bu nokta oldukça önemlidir. Zira yazara göre makineler, insanlara boş zaman ve özgürlük verecektir. İnsanların çalışma saatleri azalacak ve böylelikle herkes kendine vakit ayırabilecektir. Araçlar kendi kendilerine çalıştığında ne ustalara çırak gerekecektir ne de köle sahiplerine köle. (s.23, 24)  

Lafargue’ın 1883’te işaret ettiği kurtarıcı teknoloji acaba yapay zeka mıdır? Şu anki genç hâliyle bile birçok mesleğe tehdit oluşturan yapay zekanın büyüyüp rüştünü ispat ettikten sonra iş ilişkilerini sonsuza dek değiştireceği bir gerçek. YZ teknolojileri, pek yakında, her ne yapıyorsak daha iyisini yapabilecek. Peki gülelim mi, ağlayalım mı? İnsanlığın en muhteşem icatlarından birini emek sömürüsünün olmadığı ve üretimin yeni bir şekilde devam ettiği bir dünyayı inşa için kullanabiliriz. Tarih, önümüze altın tepside bir fırsat sunuyor. Emeğin, işin ve çalışmanın tanımını sil baştan yazabiliriz.