Mahfi Eğilmez yazdı: Ekonomiyi düzeltmekle iş bitmez

Ekonomimizi düzeltmek tek başına yeterli mi? Mahfi Eğilmez kişisel blogundaki yazısında Türkiye’nin küresel sistemdeki yerini değerlendirdi. Kendisinin onayıyla yayımlıyoruz.

Bir ülkenin küresel sistemdeki yerini tam olarak belirleyebilmek öyle kolay bir iş değil. Pek çok gösterge söz konusu: Bunlardan bir bölümü ekonomik göstergeler, bir bölümü sosyal ve siyasal göstergeler. Gösterge sayısının çokluğu hepsini ele alıp değerlendirme yapmayı çok zorlaştırıyor. Ayrıca bazı göstergeler her yıl yayınlanmıyor. O nedenle küresel sistemdeki yerimizi belirlemek için zorunlu olarak iki ekonomik gösterge (cari Fiyatlarla GSYH ve cari fiyatlarla kişi başına gelir), bir siyasal gösterge demokrasi endeksi), iki de sosyal gösterge (hukukun üstünlüğü endeksi ve yolsuzluk algı endeksi) seçimi yaptım.

Öncelikle ekonomik göstergeler açısından küresel sistemde nerede olduğumuzu belirleyelim (tablodaki veriler için kaynaklar)

Ekonomiyi düzeltmekle iş bitmez
Ekonomiyi düzeltmekle iş bitmez

GSYH’si en yüksek 20 ülkenin adlarının yer aldığı ilk sütunun yanında yer alan sütun ülkelerin milyar dolar cinsinden cari fiyatlarla GSYH’sini, onun sağındaki sütun da ülkelerin GSYH açısından sitemdeki sırasını gösteriyor.

Almanya, Japonya ile aynı kaderi yaşayabilir

Bu bölümde dikkati çeken noktalar şunlar:

(1) Almanya, uzun yıllar küresel sistemde üçüncü olarak yer alan Japonya’yı geçerek üçüncü sıraya yükselmiş bulunuyor. Bunun temel nedeni Japonya’nın 1990’ların başından beri bir türlü aşamadığı bir durgunluğun içinde olması. Nüfusu giderek yaşlanan Japonya’nın yakın gelecekte Hindistan’ın da gerisine düşeceği tahmin ediliyor. Buna karşılık Almanya’nın da nüfusunun yaşlanması yakın gelecekteki Japonya ile aynı kaderi yaşayabileceği endişesi yaratıyor.

(2) İngiltere, uzun yıllar Fransa ile başa baş durumdaydı. Bir yıl İngiltere bir yıl Fransa öne geçerdi. Son dönemde İngiltere arayı açtı.

(3) Türkiye, sıralamada 17’nci sırada yer alıyor. Bu sıra yıllardır pek değişmiyor. 2025 yılında Endonezya’yı geçebilirsek 16’ncı sıraya yükseleceğiz.

(4) Cari fiyatlarla GSYH enflasyon (deflatör) dâhil fiyatlarla hesaplanıyor (enflasyon arındırması yapılmıyor.) Bulunan değer o yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden cari fiyatlarla GSYH bulunuyor. Bu durumda enflasyon ne kadar yüksek ve kur ne kadar düşükse GSYH de o kadar yüksek çıkıyor. Dolayısıyla bu tabloyu, Türkiye’nin enflasyonunun çok yüksek olduğunu ve dolar kurunu baskıladığını dikkate alarak değerlendirmek gerekir.

Tablonun son iki sütunu aynı ülkelerin kişi başına gelirleri ile bu açıdan dünyadaki sıralarını gösteriyor.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Burada dikkati çeken noktalar da şunlar:

(1) Dünyada ikinci büyük GSYH’ye sahip olan Çin, yüksek nüfus dolayısıyla kişi başına gelirde 72’nci sırada yer alıyor.

(2) GSYH büyüklüğünde 20’nci sıradaki İsviçre düşük nüfus nedeniyle kişi başına gelirde bu 20 ekonomi içinde en iyi konumda bulunuyor.

(3) Türkiye 70’inci sırada yer alıyor. Yukarıda GSYH hesabı konusunda değindiğimiz yüksek enflasyon ve baskılanmış kur etkisine ek olarak burada sığınmacıların hesaba katılmadığına dikkat çekmemiz gerek.

20 ülkenin en iyisi İsviçre

Aşağıdaki tabloda sosyal ve siyasal durumu ölçmekte kullanılan en önemli üç endeksi yine bu 20 ülke açısından derlemiş bulunuyoruz. (Kaynaklar EIU/Democracy Index 2024)

Ekonomiyi düzeltmekle iş bitmez

Tabloya göre bu üç gösterge açısından söz konusu 20 ülkenin en iyisi İsviçre. Onu Almanya, Hollanda, Kanada izliyorlar. Türkiye, her üç gösterge açısından da GSYH ve kişi başına gelir tablolarındaki yeriyle bağdaşmayacak kadar gerilerde yer alıyor. Özellikle hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 117’nci sırada olması durumun ciddiyetini net bir biçime ortaya koyuyor.

Bu basit analiz bize ekonomiden daha çok demokrasimizi düzeltmekle, hukuku üstün kılmaya çalışmakla ve yolsuzlukları önlemeye çalışmakla uğraşmamız gerektiğini anlatıyor.