Yeni çözüm süreci komisyonunun altıncı toplantısında konuşan baro başkanları, yargı bağımsızlığı vurgusu yaptı. TBB Başkanı Erinç Sağkan, sürecin başarıya ulaşmasının önkoşulunun Anayasa’ya tam uyum olduğunu söylerken “Toplumda sürece ihtiyatlı yaklaşılmasının temel nedeni, Meclis çatısı altında toplumsal bütünlüğün gerçekleşmesi için ‘demokratik adımlar’ hedefi konulurken diğer tarafından tam aksi uygulamaların işletilmesidir” dedi.
Yeni çözüm süreci kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu altıncı toplantısını barolarla yaptı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, PKK’nın silah bırakma kararıyla tarihi bir fırsat doğduğuna işaret ederken, süreçte bazı yasal altyapı hazırlıklarının gerçekleştirilmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Kurtulmuş “Türkiye modelini ortaya koymak, Türkiye’ye özgü modeli gerçekleştirmek bu komisyonun tarihi başarılarından olacaktır. Milletimizin beklentisi de budur” diye konuştu.
Bugünkü toplantının davetlileri Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara 2 No’lu Baro Başkanı Gökhan Aydemir, Bingöl Barosu Başkanı Yusuf Ketenalp, Diyarbakır Baro Başkanı Abdülkadir Güleç, Hatay Baro Başkanı Hatay Tut, İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Yasin Şamlı, Malatya Baro Başkanı Onur Demez, Mardin Baro Başkanı Ahmet Duyan, Mersin Baro Başkanı Gazi Özdemir, Sivas Baro Başkanı Fatih Sevim, Van Baro Başkanı Sinan Özaraz oldu.
Komisyon yarın (28 Ağustos) saat 11.00’de toplanarak eski Meclis başkanlarının sürece görüş ve önerilerini dinleyecek.
TBB Başkanı Sağkan: “Sürece ihtiyatlı yaklaşılmasının sebebi demokrasi hedeflerine uymayan uygulamalar”
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan toplumsal barışın sağlanması için atılacak adımları kıymetli bulduklarını ifade etti. Yıllara yayılan derin sorunların, aniden atılacak köklü adımlarla çözülemeyeceğini; karşılıklı güvenin şart olduğunu dile getiren Sağkan, “Terör örgütünün ve üyelerinin tüm silahlarını teslim edip, yeni bir isimle yeniden kurulmayacağını temin etmesi gerekmektedir” dedi.
Sağkan, milli beraberliği pekiştirmenin, sürecin sağlıklı ilerlemesinin ve başarıya ulaşmasının önkoşulunun Anayasa’ya uyulması olduğunu söyleyerek “Yürürlükteki Anayasa’ya uyulmadan ilerlenebileceğini düşünmüyoruz” dedi ve şöyle devam etti:
“Toplumun ciddi bir kesiminin yürütülen sürece ihtiyatla yaklaşmasının temel nedeni, bir yandan Meclis çatısı altında toplumsal bütünlüğün gerçekleşmesi için ‘demokratik adımlar’ hedefi konulurken diğer tarafından tam aksi uygulamaların işletilmesidir. Hukuka aykırı gözaltı ve tutuklama kararları, bazı AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması gibi yargısal faaliyetler ile kayyum uygulamaları, diploma iptali ve Atatürkçü subayların TSK’dan tasfiyesi uygulamaları, süreçle taban tabana zıt uygulamalar olarak sıralanmaktadır.”
TBB’den dört başlık önerisi
TBB Başkanı Sağkan komisyonun amacına ulaşabilmesi için ilk etapta çözülmesini zorunlu gördükleri dört başlığı “Keyfi tutuklamalar, basın ve ifade özgürlüğü, bazı yargı kararlarına uyulmaması, kayyum uygulaması” olarak sıraladı.
Genel af tartışmalarına dair Sağkan, “Adı af olmayan ama sonuçları itibarıyla af niteliği taşıyan örtük af biçimlerinin sağlıklı yöntemler olmadığını” söyledi. Sağkan, af niteliği taşıyan düzenlemelerin İnfaz Kanunu’nda yapılacak değişiklikler ile hayata geçirilemeyeceğini, ancak TBMM’de sağlanacak nitelikli çoğunluk ile bu düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı.
“Meclis, Kürtçe’nin kullanımına izin vermeli”
Bingöl Barosu Başkanı Yusuf Ketenalp ise farklı siyasi partilerin desteklemesiyle süreci “umut verici” olarak değerlendirirken, eşit yurttaşlığın güvence altına alınması gerektiğini vurguladı. Ketenalp, “Bu topraklar üzerinde konuşulan tüm dillerin kamusal alanda kullanılmasının sağlanması gerekmektedir. AYM ve AİHM kararları uygulanmalıdır. Toplumda çok düşük olan adalete güven duygusu da artırılmalıdır. Kayyum uygulamalarına son verilmeli ve yerel yönetimler güçlendirilmelidir” diye konuştu.
Ardından Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç komisyonun beşinci toplantısında Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşmasına izin verilmemesini eleştirdi. Güleç, Diyarbakır Barosu’nun açtığı dava sonucunda KADES uygulamasında Kürtçe’nin kullanılabildiğini hatırlatarak “Meclis’in, Kürtçenin kullanımına inisiyatif alarak izin vermesi gerekirdi. Bu sorunların yaşanmaması, anadilde eğitim hakkıyla mümkündür” dedi.
“Anayasa’nın ilk dört maddesinin müzakere konusu yapılması toplumsal barışa hizmet etmez”
Anayasa’nın ilk dört maddesine yaptığı vurgu ile konuşmasına başlayan Hatay Barosu Başkanı Hatay Tut “Atılacak adımların adil, kapsayıcı ve kararlı olması gerekmektedir. Toplumsal uzlaşı kültürünü yok saymamak, aksine daha da güçlendirmek zorundayız. Kamuoyunda zaman zaman gündeme getirilen en önemli başlıklardan biri Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili değişiklik korkusudur. Bu maddelerin müzakere konusu yapılması, toplumsal barışa hizmet etmeyecektir” değerlendirmesini yaptı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, yargının, siyasi müdahalelerden arındırılması gerektiğinin altını çizerek “Silahlı terör faaliyetlerine katılanların yargılanması mutlaka yapılmalıdır. Kayyum uygulamasına bir an önce son verilmelidir. Uzun süren yargılamalara son verilmeli, tutuklama ceza olmaktan çıkarılmalıdır” dedi.
“Yasama organından tahliye talep edilmesi yargının bağımsız olmadığının delili”
Mardin Barosu Başkanı Ahmet Duyan da “Yargı bağımsızlığının olmazsa olmaz” olduğuna dikkat çekerek devam etti:
“Toplantı tutanaklarında tutuklu gazeteciler, siyasiler, Gezi davası için tahliye taleplerini büyük bir üzüntüyle okuduk. Bu hukukun vefat vesikasıdır. Yasama organından tahliye talep edilmesi, yargının bağımsız olmadığının delili değil de nedir? Bugün burada bir sorun çözmek için toplanmışken dahi başka bir hukuksuzluk başka cephede devam ediyor. Dolayısıyla öncelikle yargı bağımsızlığını sağlayan hukuki güvence altına alınması gerekmektedir.”
Öcalan’a “önder”, sürece “barış” denmesine itiraz
Sivas Barosu Başkanı Fatih Sevim ise Abdullah Öcalan’dan, “Sayın” ya da “Önder” olarak bahsedilmesinin toplumda rahatsızlık yarattığını söyledi. Sevim örgütün silahlarının ne olacağı üzerinde dururken “Asker, polis, vatandaş katleden caniler ne olacak? Örgüt üyeleri yaptıkları katliam ve işledikleri cinayetler için nedamet duyuyorlar mı? Kuzey Suriye’de bir özel federatif bağımsız yapı kurulacak mı” sorularını komisyonda dillendirdi.
Sevim sürecin barış ile anılmasına da “‘Barış’ mefhumu, süreci adlandırmak için son derece çiğ durmakta, hatta kışkırtıcı, bölücü ve nifak ekici olarak görülmektedir” diyerek itiraz etti.
CHP’li Bakan: “Kürt sorununu çözme iddiasıyla kurulan komisyonda bir anne ana dilinde derdini anlatamıyor”
Geçtiğimiz hafta komisyonda konuşan Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Lisesi önündeki eylemlerinin halen engellendiğini hatırlatan CHP’li Murat Bakan “Komisyonun bu sorunu çözecek gücü yok mu?” diye sordu. Bakan, tutuklu bulunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın 20 kilo verdiğini belirterek, “Yarın Murat Çalık’ın çocuğu, Cumartesi Anneleri’nin anlattığı hikayeyi anlatacak belki. Bu tür sembolik konularda inisiyatif almamız gerekiyor” dedi.
Bakan, CHP’nin kurucu değerlere sahip çıktığını vurgulayarak “Geçen hafta ben, Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşamamasına çok üzüldüm. Kürt sorununu çözme iddiasıyla kurulan komisyonda bir anne kendi ana dilinde derdini anlatamıyor. Bizim bir anlayış değişikliğine ihtiyacımız var. Aidiyet duygusunu artırmalıyız” diye konuştu.
MHP’li Yıldız: “Bazı kurumlar meseleyi tam anlamadı”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, toplantı devam ederken sosyal medya hesabından baro başkanlarının komisyondaki konuşmalarını eleştiren şu paylaşımı yaptı:
“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na davet ederek dinlediğimiz bazı kurumların meseleyi tam olarak anlamadığı görülmektedir. Bu sürecin temel amacı, terör örgütü PKK’nın tüm uzantılarıyla birlikte, ön koşulsuz ve kalıcı biçimde silah bırakmasının sağlanması; Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında terörün tüm boyutlarıyla sona erdirilmesi ve milli birliğin daha da sağlam temeller üzerine inşa edilmesidir. Aynı zamanda; Türk milletinin müşterek vicdanında karşılık bulan barış, kardeşlik, güvenlik ve refah temelinde şiddetten arındırılmış bir gelecek inşa edilmesi hedeflenmiştir.”