Okurlarımızı, takipçilerimizi, izleyicilerimizi ve tüm destekçilerimizi görüşlerini Medyascope’ta dile getirmeye davet ediyoruz. Yazınız editoryal ilkelerimize uyar ve Yayın Kurulumuz tarafından da uygun görülürse, web sitemizde imzanızla yayınlanacaktır. Konuşan, tartışan, farklı fikirlerin dile getirildiği bir Türkiye istiyoruz. “Masumiyet karinesi eşliğinde yaşam hakkı” başlıklı yazıyı, okuyucumuz Eda Saraç kaleme aldı.
19 Mart 2025’te seçmen iradesini gasp etme operasyonları çerçevesinde CHP’li belediye başkanlarından olan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, öncelikle tutuklandı ve Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Kendisi daha önce yargılandığı ve beraat ettiği bir ihale davasından tekrar yargılanıyor. İddianame ortada yok, dolayısıyla avukatları da dahil olmak üzere kendisi de tam olarak neyle suçlandığını bilmiyor.
“Farklı bir cezaevine yollanması keyfi zorbalık”
Bir süre geçtikten sonra, avukat Melih Koçhan, Mehmet Murat Çalık’ın sağlık durumunun kötüye gittiğini açıkladı. Bu vesileyle, Mehmet Murat Çalık’ın daha önce lösemi ve lenf kanseri atlattığını da öğrendik. Cezaevinde 20 kilo kaybeden tutuklu Başkan Çalık, sağlık durumunu ve mahremiyetini kamuoyu ile paylaşmak zorunda kaldı. Bu yeterince kötü değilmiş gibi, Mehmet Murat Çalık ailesinden ve avukatlarının ikamet adresinden koparılarak, son derece keyfi bir biçimde, binlerce kilometre uzağa İzmir- Buca Cezaevi’ne nakledildi. Bu nâkile ilişkin hiçbir meşru sebep yok. Bireylerin adil yargılanma hakkı, avukatlarının ve biricik ailelerinin onlara yakın olma ihtiyacını da kapsıyor. İBB operasyonunda, bu hakkın bireyler için defalarca ihlal edildiğine Mehmet Murat Çalık örneğinde de şahit oluyoruz. Bir insanı ailesinin bulunduğu ilden farklı bir cezaevine keyfi sevk etmek zorbalıktır.
Bu bir de insanların sağlığını tehdit etmeye başladığında, o noktada Anayasa’nın 17. ve 19. Maddelerine, henüz hukukçu olmasam da, sadece vatandaş sorumluluğuyla değinmek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasasının 17. Maddesi, “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz” diyor. Oysaki kan değerleri kötüleşen ve kanser hastası olan Mehmet Murat Çalık için bu madde defalarca ihlal edildi. Kendisi İzmir Şehir Hastanesi’nde anjiyo olduktan hemen sonra insanlık onuruna aykırı bir biçimde elleri kelepçeli olarak, ailesine bir dakika dahi gösterilmeden adeta hastane kapısından kaçırılarak cezaevine gönderilmesi insanlık suçu ve işkencedir. Ve hatırlatmak gerekir ki, insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 19. Maddesi’ne baktığımızda çok açık biçimde “tutuklama” kararının istisnai uygulanması gerektiğini, kişinin hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmaması gerektiğini bildiriyor:
“Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir. Şekil ve şartları kanunda gösterilen: Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.”
Neden tutuksuz yargılanmıyor?
Mehmet Murat Çalık cinayet işlemedi. Kaldı ki ülkemizde cinayet suçu işlemiş zanlılar sokakta geziyor ve başka cinayetler işliyorlar. Kendisinin bir kanser hastası olarak tutuksuz yargılanmasına engel olan nedir? Neden ihtiyacı olan sağlık hizmetine erişemiyor? CHP’li bir belediye başkanı olduğu için. Çünkü aynı şekilde kendisi kadar ciddi hastalığı olmayan AKP’li Dede Yıldırım, 14 Şubat’ta sağlık gerekçesi ile tahliye edilirken, Mehmet Murat Çalık kin ve intikam duygusu ile hayatı pahasına içeride tutuluyor. Kin ve intikam duygusu ile toplumsal barış tahsis edilebilir mi? Bu kin ve intikam döngüsü, Türkiye’deki toplumsal barışı dinamitliyor ve farklı kesimden insanların bir arada yaşamasına engel oluyor. Açıkçası vatandaş olarak Türkiye’de böyle ayrımcı ve ikili bir hukuk sistemi altında kendisini güvende hissetmiyoruz. Biz neden vatandaşlarına eşit ve adil davranmayan bir hükümete vergi ödüyoruz ki? Adalet sorunu, artık kendisini eşit hissetmeyen vatandaşın güncel hükümete vergi ödemeyi reddetmesine kadar dayanıyor.
İnsan unutur, hafıza-i beşer nisyan ile malüldür. Hatırlamak şart: Daha önce de Ergenekon, Balyoz gibi ağır kumpas davalarında başta Cumhuriyet Gazetesi sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk, Kuddisi Okkır, Türkan Saylan, Ali Tatar, Mehmet Haşimoğlu, Fahri Aydın, Kaşif Kazinoğlu, Ali Tarık Akça, Nazlıgül Dastanoglu, Murat Özenalp, Berk Erden, Doğan İlhan, Engin Aydın, Vural Avar, Özden Örnek, Cem Aziz Çakmak, Mustafa Kelleci, Muzaffer Tekin, İzzettin Gürdal ve Soner Polat bu süreçte ölüme sürüklendi. Vural Avar, hapishanede kaburgaları kırılarak öldü. Bu ölümler, cezaevlerinde sağlık hakkı ihlallerinin ve adaletin siyasete peşkeş çekilmesinin en trajik örneklerinden biri olarak geçti. Bugün yaşanan tablo, o karanlık kumpas dönemlerinden hiç ders alınmadığını gösteriyor. Peki, bu kumpas davalarının karar vericileri bizler vatanımızda başımız dik yaşarken bugün neredeler?
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Masumiyet karinesi eşliğinde yaşam hakkı
Kumpas davaları sonucu hayatını kaybedenlerin yaşadıklarını bugün Mehmet Murat Çalık, günde 14 ilaç kullanmak zorunda olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve cezaevinde kalp krizi geçirdikten sonra ilacını içmesi için kendisine bir bardak su verilmeyen İBB Yatırımlar Şube Müdürü Kalender Özdemir yaşıyor. Tayfun Kahraman ağır MS hastası ve geçen yaz jandarma otobüsünde ağır sıcakta adeta eziyet edilerek kelepçe ile bekletildi. Basit bir MR randevusu için şu an kendisine gün bile verilmiyor.
Bu insanların hepsi de hayatlarına kast eden çok ağır hak ihlalleri yaşıyorlar. Karar vericiler, toplumsal barışı dinamitleyen bu kindar tutumlarından derhal vazgeçmeli ve AKP’lilere tanınan adil tutum görme şansı adı geçen ve ağır sağlık sorunları yaşayan insanlara da tanınmalı. Aksi takdirde, hayatlarını tehdit eden türde ağır ayrımcılık yaşayan vatandaşların vergi ödeme sorumluluğu da ortadan kalkacaktır.
Mehmet Murat Çalık’ın 78 yaşındaki annesi Gülseren Çalık’ın annesini İzmir- Buca’da ziyaret etme imkânım oldu. Kendisine ve ailesine olan saygımdan ötürü durumu dramatize etmek istemiyorum ancak 78 yaşında, tansiyon hastası, ikameti Maçka olan bir insan neden bu zulmü yaşıyor? Neden oğlunu Buca’nın bir köyünde restoranlarda beklemek zorunda kalıyor? Neden bu kadar zorbaca muameleye maruz kalıyoruz? Bu tarz zorbaca yöntemlerle nasıl toplumsal barış tesis edeceğiz? 78 yaşında bir insan neden kanser hastası oğlunun kendisinden kaçırılmasını izlemek zorunda kalırken yere düşüyor? Bu utanç tablosu, 21. yüzyıl Türkiye’sine kavuşmuyor.
Hiçbir hükümet, en iyisi dahi sonsuza kadar hüküm sürmedi. Bu güncel hükümet de seçimle gidecek. Rövanş ve intikam döngülerinden kurtulmak için, bugünün karar vericilerinin hukuka ve nizama davet ediyor toplum aslında devam eden eylemlerle ve mitinglerle. Toplumsal barışın sağlanması ve intikam döngülerinden kurtulmak için, Mehmet Murat Çalık, Ayşe Barım, Şükrü Genç, Muhittin Böcek, Kalender Özdemirli ve de Tayfun Kahraman derhal serbest bırakılmalı! Herkes için adalet sağlanmalı, derhal hukuka dönülmeli, düşman hukuku uygulamalarından barış için vazgeçilmeli!