“En kötü senaryo” için CHP’nin planı: “Mekânsal olarak binalarımızı, teknik olarak defterlerimizi ve siyaseten sokakları bırakmayız”

Mutlak butlan tartışmasıyla bilinen CHP’nin kurultay davasının 15 Eylül’deki duruşması yaklaşırken, parti kurmayları çeşitli senaryolar üzerine yol haritasını değerlendiriyor. Yeni parti kurulacağı iddialarını reddederken, en kötü senaryoda ne yapacakları sorusuna kurmaylar “Mekânsal olarak binalarımızı, teknik olarak defterlerimizi bırakmayız. Halk desteği bizim arkamızda, siyaseten de sokakları bırakmayız. Onların zaten sokağa çıkacak yüzü yok” yanıtını verdi.

CHP'nin en kötü senaryo planı: "Binalarımızı, sokakları bırakmayız"
CHP’nin en kötü senaryo planı: “Binalarımızı, sokakları bırakmayız”

CHP’de İstanbul İl Yönetimi’nin görevden uzaklaştırılmasına yönelik mahkeme kararının ardından gözler 15 Eylül’de. 2023’te yapılan 38. Olağan Kurultay’da şaibe olduğu iddiasıyla açılan davanın duruşması 15 Eylül’de yapılacak.

CHP’li kurmaylar, İstanbul’daki gelişmelerin Ankara mahkemelerini baskılamayı amaçladığını söylerken, olası bir mutlak butlan veya kongrenin iptali kararında neler yapacaklarını anlattı.

Büyük kurultay için delegeler harekete geçti

İstanbul İl Yönetimi’nin mahkemece görevden alınmasının ardından delegeler, olağanüstü il kongresi toplanması için notere başvurmaya başlamıştı. CHP kurmayları, seçimli olağanüstü kongre yapabilmek için yeter sayıya ulaşıldığını kaydetti. Ayrıca İstanbul’daki mahkeme kararının ardından CHP delegeleri, 15 Eylül’deki duruşma öncesi harekete geçti. Büyük kurultayda oy hakkı bulunan ve üst kurul delegasyonunu oluşturan delegeler, olağanüstü kurultay için imza toplamaya başladı.

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, İstanbul’un 196 üst kurul delegesini de görevden uzaklaştırdı. İstanbul delegesi olmadan da olağanüstü kurultay yapılabileceğini belirten kurmaylar, geriye kalan üst kurul delegelerinin salt çoğunluğunun seçimli olağanüstü kurultay çağrısı yapabileceğini ve MYK veya Genel Başkan kararıyla kurultayın toplanmak zorunda olduğunu kaydetti.

6 Nisan’da olağanüstü kurultay toplandığı ve yeni bir olağanüstü kurultayın neye hizmet edeceği sorusuna CHP’liler, “6 Nisan’daki kurultayı biz çağırdık ama şimdi görev başında olan delege çağırıyor. 38. Olağan Kurultay’ın delegasyonu hakkında bir iptal kararı veya 15 Eylül’deki davanın böyle bir talebi yok. Onlar genel merkezin delegesi değil, illerden seçilen delege. Bütün delegasyonun hükümsüz sayılması için her ilin kongresine ayrı ayrı dava açılması lazım. Öyle bir şey mümkün değil” diye yanıtladı.

Özgür Özel’e delegenin bu konudaki hazırlığını söylediklerinde “Yapsınlar görelim bakalım” dediğini aktaran kurmaylar, “Delege kendi inisiyatifiyle harekete geçti, Genel Merkez’in bir talimatı olmadı” dedi.

CHP komisyona katılacak mı? Özgür Özel'den net mesaj
CHP’nin en kötü senaryo planı: “Binalarımızı, sokakları bırakmayız”

“Önceki yönetime devir diye bir şey yok, element uyduruyorlar”

15 Eylül’de olası bir mutlak butlan kararıyla 38. Olağan Kurultay’ın hükümsüz sayılması ve eski yönetimin yeniden göreve gelmesi ihtimali sorulunca kurmaylar, Siyasi Partiler Kanunu’nda mutlak butlan uygulaması olmadığına dikkat çekti, “Önceki yönetime devir diye bir şey yok. Şu anda bir element uyduruyorlar” dedi.

Mutlak butlan kararıyla yeni yönetimin hükümsüz sayıldığı senaryo hakkında kurmaylar, “İki yılda neler oldu? Tüzük değişikliği yaptık, o tüzük hükümde. Bizim kararımızla üyeler geçti. Seçim kurullarına yetki sahibi olan imzayla belediye başkanı bildirdik. O zaman şu anda Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değil ve CHP İstanbul’da seçime girememiş mi olacak? Olmaz diyemiyoruz ama mantıken izahı yok” yorumunu yaptı.

“Bir hâkim gemileri yakıp parlamenter sisteme dönebilir”

Kurultayın iptali yönünde bir karar olabileceğini ancak bu konuda da tek yetkilinin YSK olduğunu vurgulayan kurmaylar, “Anayasayla ayrı bir organ tanımlanmış ve buranın başında da bir hâkim var. Diyorlar ki, ‘Ey hâkim sen bu kurultayı yanlış yapmışsın, ben senden üstün bir hâkimim, burayı kaldırıyorum.’ Böyle bir saçmalık olabilir mi? O zaman bir hâkim çıkar, yakar gemileri ve ‘Benim canım sıkıldı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden yoruldum, parlamenter sisteme dönüyorum’ diyebilir” diye konuştu.

Kurmaylar, Ankara’da mahkemenin görevsizlik kararı vereceğini gördükleri için baskıyı artırmak amacıyla İstanbul’da il yönetimine yönelik tedbir kararının alındığı görüşünü paylaştı. Mutlak butlan ya da kurultayın iptali kararı hukuken mümkün değilken, mahkemeden ne çıkacağı sorusuna parti kaynakları şöyle yanıt verdi:

“Gözü dönmüş bunların, bu kararları da çıkartabilirler. Bunlar şirazeyi kaçırırsa İstanbul’daki gibi bir karar çıkar. Süresi, görevi hiçbir şey belli olmayan bir iş çıkar. O zaman Türkiye’de adı konulmamış, fiilî bir tek partili hayata döndük demektir. Hukuk devleti sınırları içinde bir süreç olsaydı, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirdi.”

CHP'nin en kötü senaryo planı: "Binalarımızı, sokakları bırakmayız"
CHP’nin en kötü senaryo planı: “Binalarımızı, sokakları bırakmayız”

“İstanbul’da görevlendirme kayyum gibi ama adı çağrı heyeti”

Kurultayın iptaline karar verilirse, İstanbul’da olduğu gibi parti yönetiminin bir çağrı heyetine bırakılabileceğini kaydeden kurmaylar şöyle konuştu:

“Derneğe, vakfa, şirkete kayyum atanır ve kayyum sınırsız yetkilerle donatılır. Ama Siyasi Partiler Kanunu, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvenceye alınan ‘siyasi faaliyet özgürlüğü’ için, bir çağrı heyeti düzenlemesi yapmıştır. O çağrı heyetine ilçeler için 30, iller için 45, kurultay için 45 günlük bir süre verir ve yetkisi sınırlıdır, sadece çağrı yapabilir. Çağrıyı yapar, kurultayı düzenler, açar ve görevi divana devreder. İstanbul’daki karar o kadar yanlış ki, çağrı heyetine ne süre koymuş, ne görev vermiş. Aynı beş kişiye disiplin, il başkanı, il yönetimi yetkisi vermiş. Böyle bir yetki karmaşası olamaz. Kayyum gibi görevlendirmiş ama adına çağrı heyeti demişler.”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Parti kaynakları, İstanbul İl Kongresi’nin iptali için 4 farklı dava açıldığına değinerek, “İstanbul’da elverişli bir mahkeme bulmuşlar, yaptırmışlar ama yetkisiz. Açılan üç davada tedbir talebi reddedilmişti. Ankara’ya geldi, şimdi Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüyor o davalar. 11 Eylül’de duruşması var. Orada yönetimin görevden alınması talebi reddedilirse ne olacak? Aynı konuda iki farklı hüküm mü kurulacak” diye konuştu.

İstanbul yönetimine atananlar üyelikten çıkarıldı

Gürsel Tekin’in ihraç istemiyle tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk edildiğini hatırlatan kurmaylar, görevi kabul eden heyetteki diğer isimlerin de YDK’ya verildiğini aktardı. Tedbirli sevk kararına dayanarak Tekin ve heyetinin üyeliklerinin düşürüldüğünü bildiren kurmaylar, “Gürsel Tekin her ne kadar ‘Üyeyim’ dese de şu anda üye değil” dedi.

Heyette görev almayacağını açıklayan Hasan Babacan’ın ihraç edilmesi yönündeki talepten ise vazgeçildi.

Yeni parti iddiası: “Ne münasebet”

CHP’liler, parti yönetimine bir çağrı heyeti görevlendirildiği ancak partiyi kurultaya götürmediği takdirde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kapatma davası açmaya hakkı olacağına dikkat çekti.

Mutlak butlanla partinin 38. Olağan Kurultay öncesi durumuna dönmesi ihtimali için kurmaylar, “Velev ki döndü, partide bir tane üye kalır mı? Bir tane belediye başkanı kalır mı? Salt bir bina onların hiçbir işine yaramaz, ne yapacaklar üyesiz, belediye başkansız, il başkansız? Erdoğan ve Bahçeli’yle takılırlar” diye konuştu.

Yargı kıskacında partiyi seçeneksiz bırakmaya çalışırlarsa siyasetin yerini halkın alacağını kaydeden kurmaylar, yeni bir parti kurabilecekleri iddiasına, “Biz CHP’nin sahibiyiz, ne münasebet. Seçilmemiş kim oturabilir? Yönetecek bir tane üyesi, örgütü kalmazsa neyi yönetecek” diye yanıt verdi.

“İktidar olamıyorsam bu koltuk bana eziyet”

Davaya konu olan “Değişim Kurultayı”nı küçük farkla kazandıklarını ama örgütün bugün desteğinin tam olduğunu söyleyen kurmaylar, “Diğerlerinin derdi ‘Milletvekilliğim, koltuğum elimden gitmesin.’ Ben iktidar olamadıktan sonra bu koltukta otursam ne olacak. İktidar olamıyorsam bu koltuk bana eziyet. İktidara yürüyemiyorsam, insanlara umut olamıyorsam bu koltukta oturmanın, oturan kişi için zaman doldurmaktan başka bir anlamı yok” diye konuştu.

Gürsel Tekin belediye başkanı adayı yapılmadığında yaptığı açıklamaları ve istifa kararını hatırlatan CHP’liler, “Hangi CHP’li kimliğinden bahsediyor? Bizim il başkanlarımızın çoğu gençlik kollarından geliyor, bu partinin evladı. Bizim evimizi elimizden almaya çalışıyorlar şu anda. Bu işin bizde yarattığı duygu bu. Gerçekten CHP’li birisi yapılan haksızlığın yanında durmaz, duramaz” dedi.

“En kötü senaryo gerçekleşirse binaları, defterleri ve sokakları bırakmayız”

Kurmaylar, en kötü senaryo karşısında ne yapacakları sorusunu şöyle yanıtladı:

“Biz bu binayı bırakmayız. Hiçbir il başkanımız da il binasını bırakmaz. Kemal Bey ya da adı geçen herhangi bir kişinin, önceden partimizde görevi ya da organik bağı olup olmadığıyla ilgilenmiyoruz. AKP ile iş birliği içerisinde olan, bizim elimizden evimizi almaya çalışan kimseye, mekânsal bir şeyse binaları bırakmayız. Teknik bir şeyse defterlerimizi bırakmayız. Zaten halk desteği bizim arkamızda. Bu bir siyaset mekanizmasıysa, sokakları bırakmayız. Kaldı ki onların sokağa çıkacak yüzü yok.”