Doğan Göçmen yazdı: CHP’nin kaderi

Doğan Göçmen CHP’nin kaderi” yazısında, CHP’nin nasıl devam edeceği sorusunun tartışıldığını söyledi, partinin elit kesiminin tutumuna değindi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın da Sayın Gürsel Tekin’in de ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da rahatsız olduğu, “eylemdeki” CHP’dir. Bu beyefendiler ve parti içinde temsil ettikleri aristokrat veya elit kesim, halktan korktukları kadar hiçbir şeyden korkmuyorlar.

Gürsel Tekin
CHP’nin kaderi

Barışçıl Türkiye mi?

Dolayısıyla bu büyük iç (ve aslında dış) tartışma, CHP’nin nasıl devam edeceği sorusuna yanıt arayan bir tartışmasıdır. Bu tartışma bugün yargı eliyle yürütülen, yargı düzenini de altüst eden büyük bir iktidar kavgasına dönüşmüş durumda.
CHP’nin ve CHP hakkında bu konuda vereceği karar, Türkiye’nin nasıl devam edeceğini de belirleyecek. “Türkiye Yüzyılı” mı, yoksa laik, demokratik, kendi içinde her bakımdan barışık ve barışçıl Türkiye mi? Karar verici olan ve hepimizin onlarca yıl kaderini belirleyecek büyük karar budur.

CHP’nin aristokrat veya elit kesimi, partinin kapalı salonlara, kulislere, küçük taktiksel oyunlara, kişi ve dedikodu odaklı siyaset çizgisine geri dönmesini arzuluyorlar.

Kaç yıldır söylüyorum. Halkta biriken muhalefet duygusu, CHP’nin seçkinci yönetimindekindeki muhalefet duygundan çok daha ileride, çok daha güçlüdür.

CHP’nin kaderi: Partinin elitleri çekiniyor

En geç 19 Mart ile başlayan süreçte mevcut CHP yönetimi girmiş olduğu yeni yönelim ile halkta biriken bu muhalefet duygusunu yakalamaya ve ona dayanmaya çalışıyor, buna odaklanmış durumda. CHP, geçmişte izlenen bürokratik süreçlere sıkışmış politikası nedeniyle kaybettiği halk ile yeniden buluşuyor, izlenen yeni politikalar halkı etkinleştirdiği için halkı kucaklıyor. Bu, CHP’ye yıllardır kaybettiği siyasi özne olma niteliğini yeniden kazanıyor. Halkın bu buluşmaya ve kucaklaşmaya hazır olduğu altı aydır yapılan, bazı yönleriyle son derece orijinal eylemlerde açığa çıkmıştır. Bu, elitler ve hakim iktidar tarafından görüldüğü için çekiniliyor, korkuluyor.

Korkulan, “sokak” ile CHP’nin daha fazla organik ilişkilenmesi. Ama CHP’nin bir halk partisi olarak varlığını sürdürebilmesinin de tek yolu budur. Halk ile kalıcı ve organik bir şekilde buluşması. CHP bir yol ayrımında ve öyle görünüyor ki, halkçı CHP içte ve dışta kazanıyor. Kongre hazırlıkları bunu gösteriyor.

CHP elitleri, normal işletilmiş bir süreçte kaybedeceklerini biliyor. Bunun ön provasını İzmir’de yaşadık ve gördük. Korktukları halk, elitlere inanmıyor, aristokratlara güvenmiyor. Bu nedenle CHP elitleri, hükümetin, yani parti dışında olan güçlerin desteğine ve müdahalesine ihtiyaç duyuyorlar.

Halk artık “tıpış tıpış” gitmek istemiyor

Yönlendirilmiş yargı, herhangi bir etik ve hukuki temeli olmayan mahkeme kararları ile problemi çözebileceklerini, yıllardır birikmiş meseleleri halledebileceklerini sanıyorlar. Ama halk artık cesaret ediyor, sokağa çıkıyor, işçiler ve emekçiler grev yapmaktan çekinmiyor. Halk artık “tıpış tıpış” gitmek veya gelmek istemiyor.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Mevcut CHP yönetimi halk ile buluştukça başka bir siyaset yapma tarzının mümkün olduğunu ve bu siyaset yapma tarzının da insanın duygu ve düşünce dünyasında insan olmak bakımından başka, bambaşka bir nitelik olduğunu yaşayarak görmüştür. Bu yürüyüşü sürdürmeye, hükümet şimdiye kadar olduğu gibi mevcut “Türkiye Yüzyılı” çizgisinde ısrar ederse kararlı gözüküyor.

Bu nedenle CHP hakkında karar, Türkiye hakkında, Ortadoğu hakkında karar demektir. Son 25 yıldır bildiğimiz “Türkiye Yüzyılı” mı, yoksa laik, demokratik, içte barışık ve barışçıl Türkiye mi? Karar verici karar budur ve bu her bir vatandaşın onlarca yıl, henüz doğmamış kuşakların kaderini belirleyecektir. Karar önümüzdeki on yıllarda Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun kaderi hakkındadır.

Ebedi barışın sağlanması için…

Halkta biriken protesto ruhunu, tek kişilik “adalet yürüyüşü” komedisi ile ifade etmeye, politikleşen halkı atıllaştırmaya geri dönmek, diğer halklar ilerlerken Türkiye’nin en az bir yüzyıl daha yerinde saymasına neden olacaktır.

Ülkemizin, cumhuriyetimizin, emekçinin, halkların ilerlemesi için, CHP’nin korkmadan halkla buluşmaya devam etmesi, barıştan ve demokrasiden yana tüm güçlerin tek seçeneği gibi durmaktadır.

Türkiye 20. yüzyılın başında olduğu gibi bölgemize ve dünyaya ebedi barışın sağlanması ve temsili demokrasiden çok güçlü bir demokrasinin inşası konusunda yeniden yeni bir başlangıç sinyali gönderebilir, göndermelidir.