İmamoğlu’nun diploma davası 20 Ekim’e ertelendi: “12 metrekarede öyle özgürüm ki, o sarayında çatlasın”

Ekrem İmamoğlu

Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, University College of Northern Cyprus’tan yatay geçiş yaptığı diploma davası nedeniyle hakim karşısında. 18 yaşındaki bir öğrencinin bu suçlamaları nasıl işleyebileceğini sorgulayan İmamoğlu, savunmasında, “12 metrekarede öyle özgürüm ki o sarayında çatlasın” diye konuştu. Bir sonraki duruşma 20 Ekim’e ertelendi.

İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Silivri’deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu karşısındaki salonda yapılan duruşmaya İmamoğlu ve avukatları katıldı. Duruşma saat 10.50’de İmamoğlu’nun salona alınmasıyla başladı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, çocukları ve babası Hasan İmamoğlu’nun yanı sıra CHP’li isimler de duruşmayı izledi. İmamoğlu salona gelir gelmez, izleyiciler ve avukatlar “Cumhurbaşkanı İmamoğlu” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları attı. Kimlik tespitinde “Yüksek lisans” yanıtı salonda alkış aldı. İmamoğlu, iddianame okunurken “Anlattığınız hiçbir şeyin benle alakası yok… Savcıyı biliyorum, kimin yazdığını” çıkışı yaptı.

İmamoğlu, “Bu diploma davasına inanmayanların oranı yüzde 75… Benim diplomam iptal edildikten sonra ben hapisteyim. İlk defa konuşuyorum. Beni çıkarsınlar. Kameralara konuşayım… Bir kişi kalabilir belki. Onu da herkes biliyor, kim olduğunu. 12 metrekarede öyle özgürüm ki, o sarayında çatlasın” dedi.

Ekrem İmamoğlu savunmasında, “35 yıl önce 18 yaşında bir çocuğun nasıl böyle bir şey yaptığına inanabiliyor musunuz? Bu iddianameyi savcı yazmadı, bir sonraki seçimi kazanacağımı bilenler yazdırdı” dedi.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Şu an darbe süreci içerisinde olduğumuzu söylemek isterim. Yaklaşık bir yıldır bu kurgunun adım adım yürütüldüğü, 18 Mart’ta diplomamın iptaliyle fitilinin çekildiği, 19 Mart’ta operasyonlarla devam eden çok acı bir sürecin içerisindeyiz” diye konuştu.

Diploma davasının bir sonraki duruşması 20 Ekim’de görülecek. İmamoğlu’nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan SEGBİS’le katılmak üzere hazır bulunacak. Pehlivan’ın duruşma salonuna sanık müdafi olarak girme talebi bu konuda mahkemenin karar verme yetkisi olmadığı gerekçesiyle reddedildi.

Ekrem İmamoğlu, diploma davası nedeniyle hakim karşısında.

“İmamoğlu gider YSK’ya, cumhurbaşkanı adayı olarak başvurur diye başsavcı telaş ediyor”

İmamoğlu, “Ben 18 yaşında bir çocuk olarak elimim dahi değmediği bir olaydan yargılanıyorum, hem de hapis cezasıyla. Dava konusu tamamen bir kurgu. Sanki ben hileyle diploma almışım, yüksek lisansa başvurmuşum, askerlik şubesine götürüp kullanmışım, sonra da Yüksek Seçim Kurulu’na sunmuşum” dedi.

Lise diplomasıyla bile belediye başkanı olunabildiğini belirten İmamoğlu, “Yüksek Seçim Kurulu’na başvurur diye telaşa kapılıyor ve aslında kendini ele veriyor. Bu evrak işin özeti aslında. Yüksek lisans diploması üzerinden kurgulanan bir oyun” diye konuştu.

İmamoğlu, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 24 Şubat’ta İstanbul Üniversitesi’ne “acele et, hemen karar ver” diye yazı gönderdiğini öne sürdü. Bu yazıda diplomasının kullanılmaya devam edildiği ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığına başvurabileceği endişesinin dile getirildiğini belirtti.

“Yüksek Seçim Kurulu’nda üniversite diploması sadece cumhurbaşkanı adayı için isteniyor. Başka hiçbir makam için verilmiyor. Bu tam bir rezalettir” diyen İmamoğlu, bu durumu “neon ışıklarla bütün Türkiye’ye duyurmak” istediğini söyledi.

“Anacığımın ak sütü kadar helal diplomam”

İmamoğlu duruşmada, “Anacığımın ak sütü kadar helal olan diplomamı iptal ettiler. 30-35 yıl önce benim cumhurbaşkanı olacağımı anlamışlardır” dedi.

Köyde doğup büyüdüğünü anlatan İmamoğlu, “17 yaşında Kıbrıs’a gittim. 23 yaşında İstanbul Üniversitesi’nden mezuniyet diplomamı aldım. Kul hakkı yemekten çekinmeden imza atan bir şebekeyle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Duruşma boyunca sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında İmamoğlu, kendisiyle özdeşleşen şekilde ceketini çıkarıp kollarını sıvadı; bir izleyicinin “Her şey çok güzel olacak” sözlerine “Aynen öyle” diye karşılık verdi.

Ekrem İmamoğlu diploma davası nedeniyle savunma yaparken kollarını sıvadı.
İmamoğlu, kravatını CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’e verdi.

“Bu mesele demokrasiye yapılan bir müdahale”

İmamoğlu, duruşma arasında gazetecilerle sohbet etti. İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın polis tarafından ablukaya alınması, yurttaşlara ve milletvekillerine biber gazı sıkılmasıyla ilgili “Evim gasp edilmiş gibi içim yanarak izledim” dedi.

Ayrıca İmamoğlu, 15 Eylül’deki kurultay davasıyla ilgili de “Bu mesele, Cumhuriyet Halk Partisi meselesi değil, Türkiye’deki demokrasinin varlığı-yokluğu meselesidir. Bu mesele CHP’ye yapılan bir müdahale değil, demokrasiye yapılan bir müdahaledir. Umut ederim ki bu defter o gün kapanır. Bir günlük diyalog zeminine bu ülke sahip olsun, bütün her şey değişir. Bu kavgayı isteyen aklın nasıl bir siyasi kazanımı var?” diye konuştu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Cezaevinde okumaya zamanının olduğunu kaydeden İmamoğlu, “3 Kemal Tahir bitirdim, Devlet Ana’ya devam ediyorum. İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası’na başladım. İlker Başbuğ’un kitabını okuyorum” dedi ve son gelişmelere ilişkin de AK Partililere şöyle seslendi:

“AK Parti’de siyaset yapmış insanlar dahil bu sürece ‘dur’ demesi, bütün partilerin karşı durması şarttır. Bu şekilde hareketlerin tahribatının haddi hesabı yapılamaz. Sosyal medya paylaşımım oldu. Bir avuç insanın ihtirası üzerinden basit bir işlem olarak düşünemeyiz. Polis işlem yapıyor, evrak veremiyor. Talimatın bu şekli olamaz, hukukla beslenmek zorundadır. Evini, yaşamını, siyasi partisini Allah korusun bu insanların. O zaman biz en güvenli yerde duruyoruz.”

“Devlet tutsak alır mı, rehin tutar mı?”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla ilgili bir soruya “Biz niye hapisteyiz, niye tutuklu yargılanıyoruz? Habire ‘hain’ diye zorlamanın kime ne faydası var? Devlet tutsak alır mı, rehin tutar mı” sorularıyla yanıt veren İmamoğlu, Beykoz Belediye Başkanvekili Özlem Vural Gürzel’in istifasına ilişkin de “Bana iki gün önce ‘görevimden istifa edeceğim’ diye yazdı. Kızımız dediğimiz bir kadın. ‘Acele etme’ dedim. Yazık etti” diye konuştu.


İmamoğlu’nun avukatı SEGBİS ile bağlandı: “Bu şartlarda savunma yapmayı reddediyorum”

İmamoğlu, tutuklu bulunan avukatı Mehmet Pehlivan’ın duruşmada müdafii olarak katılmasını talep etti. Mahkeme, yasal bir engel olmadığından talebi kabul etti. Hakimin konuya ilişkin sorusuna İmamoğlu, “O benim avukatım, canım ciğerim. Tabii ki katılmasını isterim” dedi.

İmamoğlu, savunmasını Ahmed Arif şiiriyle bitirdi.

Aranın ardından İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Pehlivan, “Üzerimde cübbem dahi olmadan, müvekkilimle görüştürülmeden duruşmada hazır edildim. Karşınızda tutsak edilmiş bir avukat olarak bulunuyorum. Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum. Müvekkilimle yüz yüze görüşmemin engellenmesinden dolayı savunma yapmayı bu şartlarda reddediyorum. Bir sonraki duruşmada hazır olmak istiyorum” dedi.


Savcının talebi sonrası tekrar söz alan İmamoğlu, diplomasının haksız ve hukuksuz yere iptal edildiğinin bir kez daha altını çizerek, “Herkesin sahip oldukları tehlike altındadır. Şu an kimsenin canının, malının garantisi yoktur” deedi.

“Bu iddianameyi tanımıyorum, bu iddiaları kabul etmiyorum, bu iiddianameyi reddediyorum. Bu anlayış yok hükmündedir” diyen İmamoğlu, mahkeme heyetine dönerek, “Bu memleketin kurtuluşu bu mahkemelerdedir. En doğru kararı vereceğinize inanıyorum” dedi.


İddianamede neler var?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 18 Eylül 2024’te İmamoğlu’nun diplomasının sahte olduğu iddiasıyla CİMER’e başvuru yapıldığı, 1 Ekim’de de savcılığa şikayet dilekçesi sunulduğu belirtiliyor.

İddianamede İmamoğlu’nun Kıbrıs’ta öğrenim gördüğü University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) 1990’da YÖK tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı aktarılıyor. YÖK’ün 1988 ve 1992’deki yazılarında KKTC’de faaliyet gösteren kurumlardan sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin tanındığı ifade ediliyor.

İddianamede yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz artırıldığı, bazı öğrencilerin listeden silinerek yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjana 54 kişinin alındığı iddia ediliyor.

İmamoğlu’nun öğrenci kütük defterine gerçekte University College of Northern Cyprus’a kayıtlı olmasına rağmen Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği belirtiliyor.

2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis istemi

Savcılık İmamoğlu’nun “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası verilmesini talep ediyor. Ayrıca mahkum edilmesi halinde TCK’nın 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması da isteniyor.

İddianamede İmamoğlu’nun sahte olduğu iddia edilen evrakın TCK’nın 54. maddesi uyarınca müsadere edilmesi de talep ediliyor.