İnsanlık tarihinin en karanlık suçu olan soykırım, belirli grupları sistematik olarak yok etme amacıyla işlenir. 1944’te Raphael Lemkin tarafından tanımlanan kavram, BM Sözleşmesi ile hukuki çerçeveye oturtuldu. Holocaust’tan Ruanda’ya, Srebrenitsa’dan Rohingya krizine kadar 20. ve 21. yüzyılda milyonlarca insanın hayatına mal olan bu suç türü, günümüzde de tehdit oluşturmaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) araştırma komisyonu, İsrail yönetiminin Gazze’de Filistinlilere yönelik soykırım yaptığı sonucuna vardı. Rapora göre aralarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu‘nun da bulunduğu üst düzey hükümet yetkilileri soykırımı teşvik etti.
72 sayfalık belgede kitlesel katliamlar, yardımların engellenmesi, zorla yerinden etme ve bir doğurganlık kliniğinin yok edilmesi soykırıma kanıt olarak gösterildi. Bunlar, aynı sonuca ulaşan çok sayıda sivil toplum ve hak örgütlerinin bulgularıyla örtüşüyor.
Komisyonun başkanı Navi Pillay, “Gazze’de soykırım var” dedi:
“Bu vahşetin sorumluluğu, yaklaşık iki yıldır Gazze’deki Filistinli grubu yok etme amacıyla soykırım kampanyası düzenleyen en üst düzey İsrail yetkililerine aittir.”
Peki soykırım nedir, tarihteki örnekleri nelerdir?
Soykırım kelimesi ilk kez Polonyalı-Yahudi hukukçu Raphael Lemkin tarafından 1944 yılında kullanıldı. Lemkin, Yunanca “genos” (ırk, kabile) ve Latince “caedere” (öldürmek) kelimelerini birleştirerek “genocide” kelimesini oluşturdu. Bu kavramı geliştirirken Nazi Almanyası’nın Yahudilere ve diğer gruplara yönelik sistematik yok etme politikalarından etkilendi.
Lemkin’in çalışmaları, 1948’de Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin kabul edilmesine zemin hazırladı. Bu sözleşme, soykırımı uluslararası hukuk çerçevesinde tanımlayan ilk belge oldu.
Hukuki tanımı nasıl?
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre soykırım, belirli ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubun tamamen ya da kısmen yok edilmesi amacıyla işlenen beş eylemden birini kapsar. Bu eylemler şunlardır:
Grubun üyelerini öldürmek en bilinen soykırım eylemidir ancak fiziksel yok etme dışında diğer yöntemler de soykırım kapsamındadır. Grubun üyelerine ciddi bedensel veya ruhsal zarar vermek ikinci maddedir. Yaşam koşullarını kasıtlı olarak kötüleştirerek grubun fiziksel yok edilmesini sağlayacak tedbirleri almak üçüncü eylemdir.
Grup içinde doğumları engelleyici tedbirler almak dördüncü maddedir. Bu, zorla kısırlaştırma, doğum kontrolü veya çocukları ailelerinden ayırma gibi uygulamaları içerir. Son olarak, grubun çocuklarını zorla başka bir gruba nakletmek beşinci eylem türüdür.
Soykırım suçunun unsurları neler?
Soykırım suçunun oluşması için iki temel unsur gerekli. Maddi unsur (actus reus), yukarıda belirtilen beş eylemden birinin gerçekleşmesidir. Manevi unsur (mens rea) ise belirli bir grubu tamamen veya kısmen yok etme niyetidir.
Özel niyet unsuru soykırımı diğer kitle katliamlarından ayıran temel özelliktir. Failin sadece öldürme niyeti yeterli değildir. Belirli bir grubu yok etme amacı taşıması gerekmektedir. Bu niyetin ispatı genellikle failin beyanları, sistematik eylem planları ve hedef grubun seçilme kriterleri üzerinden yapılır.
Tarihte yaşanan soykırım örnekleri
Tarihte birçok soykırım örneği vardı. Bunlardan en bilineni ise Yahudi Soykırımı‘dır. Nazi Almanyası’nın 1933-1945 arasında altı milyon Yahudi’yi sistematik olarak öldürmesi, tarihte Holocaust olarak bilinen soykırım. Aynı dönemde Romanlar, engelliler ve diğer gruplar da Nazi politikalarının hedefi oldu.
1994’te Ruanda’da yaklaşık 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu öldürüldü. Bu soykırım, sadece 100 gün içinde gerçekleşmesi açısından dikkat çekicidir. 1995 yılında Bosna Hersek’teki Srebrenica katliamında 8 bin Boşnak erkek öldürüldü.
1904-1908 yılları arasında Alman Güneybatı Afrika’sında (bugünkü Namibya) Herero ve Nama halklarına yönelik sistematik katliamlar gerçekleşti. Alman kolonyal yönetimi, bu grupları çöl bölgelerine sürerek yaklaşık 75 bin kişinin ölümüne neden oldu. Bu olaylar, 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak değerlendirilmektedir.
1932-1933 yıllarında Ukrayna’da yaşanan Holodomor, Stalin rejiminin uyguladığı politikalar sonucu 3,5-7 milyon kişinin açlıktan ölmesiyle sonuçlandı. Bu olay, kasıtlı açlık yaratılması yoluyla işlenen soykırım olarak değerlendirilmektedir.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
1975-1979’da Kamboçya’da Kızıl Kmerler rejimi, 1,5-2 milyon kişiyi öldürdü. Pol Pot liderliğindeki rejim özellikle entelektüelleri, şehirlileri ve etnik azınlıkları hedef aldı. Bu dönemde ülke nüfusunun yaklaşık dörtte biri hayatını kaybetti.
1988 yılında Irak’ın Enfal operasyonu kapsamında 50-180 bin Kürt sivil öldürüldü. Saddam Hüseyin rejimi, kimyasal silah kullanarak Halepçe‘de 5 bin kişiyi öldürdü. Uluslararası mahkemeler bu olayları soykırım olarak tanımladı.
1915 olayları
1915 olaylarına yönelik tartışmalar ise hâlâ sürüyor. 1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan olaylarda binlerce Ermeni hayatını kaybetti.
Olayların niteliği konusunda farklı görüşler bulunuyor. Türkiye soykırım iddialarını reddederken, bazı ülkeler yaşananları soykırım olarak tanımlıyor.
Soykırım inkarcılığı
Soykırım inkarcılığı, gerçekleşmiş bir soykırımın varlığını, kapsamını veya kasıtlılığını reddetmektir. Bu durum, soykırım sürecinin son aşaması olarak kabul edilir.
İnkar stratejileri farklı şekillerde ortaya çıkar. Olayların tamamen yadsınması, ölü sayılarının küçümsenmesi, kasıt olduğunu reddetme bunlardan bazılarıdır.
Birçok ülke soykırım inkarcılığını suç saymıştır. Fransa, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde Holocaust inkarcılığı ceza kanunlarında düzenlenmiştir. Ancak ifade özgürlüğü ile soykırım inkarcılığının cezalandırılması arasındaki denge tartışmalıdır.
Soykırımın ekonomik boyutları
Soykırım süreçlerinde ekonomik motivasyonlar önemli rol oynar. Hedef grubun malvarlığına el koymak, topraklarını gasp etmek yaygın uygulamalardır. Nazi Almanyası’nda Yahudilerin malvarlıklarının müsaderesi sistematik olarak yapılmıştır.
Soykırımın ekonomik maliyeti de büyüktür. İnsan kaynağının kaybı, altyapının tahrip olması, yeniden inşa süreçleri toplumları uzun süre etkiler. Ruanda soykırımından sonra ülke ekonomisinin toparlanması on yıllar sürmüştür.
Teknolojinin soykırımlarda kullanımı
Teknolojik gelişmeler, soykırım süreçlerini hem kolaylaştırır hem de engelleyebilir. İletişim teknolojileri, nefret söyleminin hızla yayılmasına olanak sağlar. Aynı zamanda organize edilmiş şiddet eylemlerinin koordinasyonunu kolaylaştırır.
Zygmunt Bauman, Modernite ve Holocaust kitabında modernitenin soykırımda büyük bir rol oynadığını, modern zamanlar haricinde soykırımın uygulanamayacağını söyler.
Dijital gözetleme teknolojileri, hedef grupların tespit edilmesinde kullanılabilir. Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik uygulamalarında yapay zekâ ve yüz tanıma sistemleri kullandığı iddia edilmektedir.
Öte yandan teknoloji, soykırım suçlarının belgelenmesinde de kritik rol oynar. Uydu görüntüleri, adli bilişim kanıtlar ve sosyal medya kayıtları yargılama süreçlerinde kullanılmaktadır. Uluslararası ceza mahkemeleri bu tür teknolojik kanıtları giderek daha fazla kullanmaktadır.