Okurlarımızı, takipçilerimizi, izleyicilerimizi ve tüm destekçilerimizi görüşlerini Medyascope’ta dile getirmeye davet ediyoruz. Yazınız editoryal ilkelerimize uyar ve Yayın Kurulumuz tarafından da uygun görülürse, web sitemizde imzanızla yayınlanacaktır. Konuşan, tartışan, farklı fikirlerin dile getirildiği bir Türkiye istiyoruz. “Medyascope okurları yazıyor – CHP’nin muhalefet stratejisi: Maceracılık ve teslimiyet arasında sıkışmak” başlıklı yazıyı, okuyucumuz Doğan Özkan kaleme aldı.
Yapılan kamuoyu araştırmaları, hem AK Parti hem de CHP seçmenlerinin ortak bir noktada buluştuğunu gösteriyor: CHP’nin muhalefet stratejisini yetersiz bulmak. Konuya dair derinlemesine görüşmelerde ise seçmenler, partinin izlemesi gereken taktik konusunda iki uç görüş arasında kalıyor. Bir kesim, partinin TBMM’ye odaklanarak Ankara’da kurumsal muhalefeti güçlendirmesi gerektiğini savunurken, diğer bir kesim ise “işgal, yol kesme” gibi sokakta daha radikal addedilen eylem biçimlerine dönülmesi gerektiği fikrini dile getiriyor. Bu, mevcut stratejinin bir çıkmaz olarak algılandığının net bir göstergesidir.
Bu iki uç görüşe sahip olanlara şunu hatırlatmak isterim: Maceracılık ile teslimiyetçilik aslında aynı madalyonun iki yüzüdür; ikisi de halkın dinamik gücüne ve örgütlü iradeye olan güvensizliğin farklı tezahürleridir.
Peki, CHP son dönemde yaşanan en kritik sınavlardan birinde, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma girişimi karşısında ne yaptı? Bu sorunun cevabı, aslında “ne yapmamalı” sorusundan daha önemli bir yol haritası sunuyor.
CHP’nin kayyumlarla imtihanı
19 Mart’ı takip eden kritik saatlerde, her türlü yasağa ve engellemeye rağmen, CHP tabanı ve destekçileri İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde kitlesel ve kararlı bir duruş sergiledi. Bu, meşru bir demokratik tepkiydi. Sonuç? Halkın iradesiyle seçilmiş bir başkana yöneltilen dayanaksız “terör” suçlamaları toplum ve yasalar nezdinde kabul görmedi ve İBB’ye kayyum atanması fiilen engellendi. Belediye, hâlâ CHP’li meclis üyelerinin iradesiyle seçilmiş olan belediye başkan vekilince yönetilmeye devam ediyor.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak Gürsel Tekin’in atanması süreci, Türkiye siyasi tarihinde demokratik direniş ve hukuk mücadelesi açısından önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur. Bu süreç, kitlesel ve kararlı bir demokratik direnişin, “radikal” addedilebilecek maceracı eylemlere gerek kalmadan nasıl sonuç alıcı olabildiğinin canlı bir kanıtıdır.
CHP ne yapmalı?
Sonuç olarak CHP’nin yapması gereken, “Ankara’da teslimiyet” ile “sokakta macera” ikilemine sıkışıp kalmamaktır. Bunun yerine, 19 Mart’ta olduğu gibi, halkla kurduğu organik bağı güçlendiren, meşru zeminlerde kitlesel ve kararlı bir demokratik direniş hattını örmektir. Strateji, Meclis’te etkin bir denetim mekanizması oluşturmak ile sokakta meşru ve kitlesel bir demokratik tepkiyi organize edebilmek arasındaki dengede yatıyor. CHP, bu dengeyi ne kadar iyi kurarsa, hem seçmeninin hem de demokrasiden yana tüm kesimlerin güvenini o kadar hak edecektir.