Tutuklu İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında bilirkişi S.B.’ye yönelik sözleri nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması yapıldı. Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Duruşma 12 Aralık 2025’e ertelendi. Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu, Silivri’deki duruşmayı takip etti. Gelişmeleri canlı aktarım sayfamızdan okuyabilirsiniz.
12:30 – Özgür Özel’den açıklamalar
CHP lideri Özgür Özel daha sonra Silivri’de açıklama yaptı:
“Sekiz bin bilirkişiden Ekrem İmamoğlu’na gelince kurayla hep aynı bilirkişi çıkıyormuş ya. Milyarda bir ihtimal. Bilirkişinin de adı Satılmış’mış. ‘Satılmış bilirkişi’ dendi diye hakaret olmuşmuş. ‘Onun üzerinden Ekrem İmamoğlu’na cezaverilsin’miş davası. Mesela ‘ahmak davası’ vardı, geçen İstinaf’ın onayladığı. Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’na ‘Yurtdışına çıkıp Türkiye’yi şikayet eden ahmak’ deyince Ekrem İmamoğlu ona cevaben, ‘İstanbul seçimlerini iptal ettiren ahmaktır’ demiş. Efendim güya bu söz Yüksek Seçim Kurulu’na, heyet halinde görev yapan seçim kuruluna hakaretmiş, o dava görüldü. Yarın öbür gün de buraya ‘çirkin davası’ için geleceğiz. Ekrem İmamoğlu bir savunma sanayi fuarını gezerken, Tayyip Erdoğan’ın gazına gelmiş bir genç, Ekrem İmamoğlu’na ‘Yahu sen dün daha Van Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan’ı ağırlıyordun. Ne yüzle savunma sanayi fuarına geldin?’ deyince ‘Arkadaşım sen işine bak, bunu seninle sonra konuşuruz’ deyince ve o hala bağırınca, ‘Bu yaptığın çirkin siyaset, gerçekten çirkinsin’ demiş. Buna dava açıp siyasi yasak getirmeye çalışıyorlar.
Değerli vatandaşlarımız bilsin ki ‘ahmak davası’, ‘çirkin davası’, ‘Satılmış davası’, ‘Nereden tutturabiliriz de Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı yapmayız’ davalarıdır. Diplomasını iptal edenler ‘Diploma bir yerlerden geri dönerse bu davalardan birini tutturalım’ diyorlar. Çünkü öbür esas tutuklu bulunduğu davada daha iddianame yazacak takatleri yok, mecalleri yok. Çünkü başta ortaya koydukları gizli tanıkların laflarını ispatlayamadılar.”
11:59 – Duruşma 12 Aralık’a ertelendi
Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı:
Sanık müdafi avukat Mehmet Pehlivan’ın dosya kapsamında davaya katılma yönünde talepte bulunması halinde kararın değerlendirilmesine, bilirkişi S.B.’nin dinlenmesi talebinin reddine karar verildi.
Heyet, İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesine müzekkere yazılarak Marmara Açık Cezaevi Yerleşkesi 2 No’lu duruşma salonunda yapılmasına karar verildi.
Duruşma 12 Aralık saat 10:00’a ertelendi.
11:56 – Mahkeme ara kararını açıklıyor
İmamoğlu’nun savunması tamamlandı. Avukatlar söz aldı. Mahkeme ara kararını açıklıyor.
11:55 – İmamoğlu’nun savunmasından:
Bakanlar, yargı mensupları, emniyet, ordu mensupları, imamlar, devletimizin her alanındaki herkesin, her kişinin; tek kişinin imzasına ve kararına, onun keyfine bırakılmış bir sistemle karşı karşıyayız. Böyle bir ucube sistemin başımıza açacağı belaların tarifsiz olduğunu herkes bilsin ve görsün. Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletimize aittir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile milletimiz bilinçli bir şekilde yoksullaştırılmıştır. Türkiye’de korkunç bir servet transferi süreci başlamıştır. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi, bu sistemle birlikte Robin Hood’un tam zıttı olarak tarihe geçmiştir. Fakirin cebinden alıp bir avuç zenginin cebine koyma meziyeti tam da bugünkü rejimi ve başındaki kişinin yürüttüğü süreci tarihlemektedir. Günahları olanlar korkarlar, ben korkmuyorum. Kimin korktuğunu, kimin rekabetten kaçtığını, kimin bükemediği bileği kırmaya çalıştığını; savcıların, bilirkişilerinin, şerefli Türk yargısının nasıl bir işlere alet edilmeye çalıştığını en iyi milletimiz görüyor ve yaşıyor. Milleti kiracı, kendini ev sahibi zannedenler bir de kendini akıllı, milletimizi akılsız zannedenler çok büyük bir yanılgı içindeler. Milletin ahlakı, bu milletin, bu kadim toplumun cesareti, feraseti bambaşka bir hikâye yazacaktır. Devletin adaletine, devletle millet arasındaki bağı ve geleceğimize saldıranlar işte o milletimizin güçlü bileğini bükemeyeceklerdir.
“Demirtaş niçin hapiste, Can Atalay niçin hapiste”
Kamuoyu burada siyasi tarihimizin demokrasi adına en utanç verici davalarına sahne oluyor ve görüyorlar. Ülkemiz için gerçekten çok kritik bir süreç ciddiyetsizce uygulanıyor. Ben aziz milletimize sesleniyorum. Adalet yoksa, kanunlar uygulanmıyorsa hangi barışı sağlayacağız? Nasıl olacak? Korkuyla, tehditle, çatık kaşla insanlara bakarak mı barışı sağlayacaksınız? Barışı ta okyanus ötesindeki bir ülkeyle mi sağlayacaksınız? Barış ve huzur yoksa hangi berekete kavuşacağız? Bereketin olmadığı yerde milletimiz nasıl refahla buluşacak? Nasıl zenginleşecek? Nasıl adil paylaşacak? Nasıl olacak? Kim yatırım yapacak bu ülkeye? 5 yıldır bu ülke dış yatırımda sıfır çekiyor. Bu şekilde Türkiye’nin huzurlu günlere kavuşması asla olamaz. Silahlar bırakılsın, terör bitsin, her şey çözülsün anlayışıyla bu milleti kandıramazsınız. AİHM kararlarını niye uygulamıyorsunuz? Demirtaş niçin hapiste, Can Atalay niçin hapiste?
“Milletin sandığıyla, kutsal oyuyla derdiniz nedir sizin”
Seçimde alamadığı her yerden millet iradesine niçin çökmeye çalışıyor. Milletin sandığıyla, kutsal oyuyla derdiniz nedir sizin? Belediye başkanlarımız hapiste. Bakın şuraya. Yazık değil mi? Bu milletin oylarıyla derdiniz ne sizin? Haramdır. Haramdır. Haramdır. Milletin iradesine bu şekilde göz koyamazsın, haramdır. Rakipleri, muhalifleri, bileğini bükemediğin vatan evlatlarını niçin hapse atıyorsun? Demokrasi, kardeşlik, dayanışma kelimelerinden ben iyi biliyorum nefret ediyorlar. Ülkemizi kriz, kaos ve istikrarsızlık siyasetiyle yönetmeye çalışıyor, olmaz. Yazık. Kendi ailene yazık ediyor. Sana oy verenlere, bu ülkedeki her insana yazık ediyorsun. Güzel ülkemin çocukları da gençleri de sana inanmıyor. Size de sisteminize de inanmıyor artık. Enerjisi bitmiş, halkla temas kurduğunuz bir an yok. Yıllardır yok. Olamaz. Ne Diyarbakır’daki Kürt gençle konuşabilirsin ne Trakya’daki vatandaşımızla çocukla ne Karadeniz’deki gençle konuşabilirsin, konuşamıyorsun artık. Konuşamazsın, anlamıyorsun çünkü dinlemiyorsun çünkü. Dinlemeyen insan bu ülkeyi yönetemez. Bu ülkeyi yönetecek akıl dinleyecek, anlayacak, sevecek, gözünün içine bakacak.
“Gitme vakti gelmiştir, tek kişilik sistem tıpış tıpış gidecek”
Artık değişme zamanı geldi. Çünkü halkla teması kalmamış bu yöneticilerin yeni nesillerle beraber üretmesi mümkün değildir. Gitme vakti gelmiştir. Millet gelecek bu tek kişilik sistem tıpış tıpış gidecek. Bir avuç muhterisin dönemi bitecek. Bunca hukuksuzluk, ayak oyunu ve hileyle iktidar olmak istemem. Allah korusun. Gözlerine bakmaktan çekinen, her gün korkuyla yaşayan, milletinin arasına çıkamayan bir makam sahibi olmak istemem, Allah korusun istemem. Barış umutlarını kendi iktidarı için yıpratan, kendisini bütün milletinden üstün gören, yalnızca iktidarı için yaşayan bir ruh hâlinden Allah korusun, istemem. İnşallah bu yol değişecek, bu güzergah değişecek, bu ahlâk, bu anlayış değişecek. Sevmek, sevilmek, çocuklarımıza layık olabilmek, gençlerimizle coşabilmek, analarımızın omzuna başına koyup omzuna başını koyup nefes alabilen o güzel nuru yaşayabilmek, gerçekten milletle el ele yürümek bu milletin ruh hâlidir. Önce adalet, önce hürriyet. Ne bu davaları tertipleyenlere ne bu davada ismi geçen bilirkişiye ne o ‘yüzyılın en büyük hukuksuzluğu’nu yürüten bir avuç muhterise ne de bin 100 odalı sarayında millete kumpas planları yapan ucube rejime vereceğimiz en küçük taviz yoktur. Biz namusumuzdan, ahlakımızdan, devlet ve millet için kurduğumuz hayallerden, milletçe yürüdüğümüz bu yoldan asla vazgeçmeyeceğiz sayın hakim. Bu sözler onların kulaklarında hep çınlayacak. O da her şey çok güzel olacak. Hiç endişeniz olmasın.”
11:50 – “Tarihin doğru tarafında duruyorum”
İmamoğlu’nun savunmasından:
“Ben bu ülkenin insanına konuştum. Ve insanına güveniyorum. Bu millete güveniyorum. O güvenle buradayım. Ve o güvenle her zaman, her zaman milletime dönüp konuşacağım. Çünkü tarihin doğru tarafında duruyorum. 86 milyonun tarihin doğru tarafında durması için mücadele ediyorum ve 86 milyon yurttaşımızı tarihin doğru tarafında durmaya davet ediyorum. Orası bir kişinin mutlakiyeti değil, milletin hakimiyeti yeridir.”
11:45 – “Bu akıl başımıza ne işler açıyor?”
İmamoğlu’nun savunmasından:
“11 aydır maruz kaldığımız saldırılara, operasyonlara; 19 Mart itibarıyla yürütülen darbe girişimine bizzat kendisi savcılık, hakimlik yaparak ‘turbun büyüğü, ahtapotun kolları’ diyerek, daha gizlilik varken, operasyon olmamışken suçlu ilan ederek yargıyı Ankara’dan yürüten, etki altına alan bir akılla karşı karşıyayız. Bakın bu akıl başımıza ne işler açıyor? ‘Vermem’ deyip hakarete varana kadar meydan okuyan bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na, bir başka ülkenin devlet başkanı, ‘Takdir ediyorum, tebrik ediyorum. Rahip Brunson’ı bıraktın, ne güzel yaptın’ diyor. Başka bir devletin devlet başkanının, bu ülkenin yargısına talimat verdiğini ima ediyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı da doğrudan bu sürece müdahale ettiği için övünüyor. Bu bizim utanacağımız bir şey.”
11:39 – Erdoğan’ı eleştirdi
İmamoğlu’nun savunmasından:
“Türkiye’de rakibini, muhalefeti, tüm farklı düşünenleri, kendini ifade etmeye çalışanları, gençleri, işçileri, gencecik çocukları, aykırı düşünen insanları, zeytinini savunan köylüleri yok etmeyi, gözaltına almayı, gün doğmadan operasyonlara maruz bırakarak tutuklamayı kendisine siyaset gibi gören o akılla; yargıya, rejime ve onu yöneten Cumhurbaşkanı’yla ülke karşı karşıyadır. Onlarla mücadele edeceğim. Ben onun için buradayım. Onun için karşınızdayım.”
11:34 – “Suçlama gerçeğe net aykırı”
İmamoğlu’nun savunmasından:
“İddianameyi okuduğunuzda görüyorsunuz ki bana yapılan suçlama gerçeğe net olarak aykırı. Benim bir kişiyi eleştirmemi suç kabul etmişler. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir yasa yok. Düşünsenize savcı demek istiyor ki “Doğruyu söyleseniz de eleştiri yapamazsınız. Bunu suç kabul ederiz ha. Niye? Sen Ekrem İmamoğlu’sun. Açabildiğiniz kadar dava aç.” Yasa yoksa suç yoktur, sayın amirim. Yasa yoksa suç yoktur.”
11:32 – “Eleştirmek suç mu?”
İmamoğlu savunmasında şunları söyledi:
“Türk Ceza Kanunu’nda bir kişiyi eleştirmek, bilirkişi eleştirmek ve bilirkişi raporlarını tartışmak için herhangi bir engel ben aradım, bulamadım. Avukatlarıma da sordum, bulamadım. Öyle bir engel yok. Bilirkişiler ve onların raporları eleştiriden ve ifşa edilmekten muaf değil. Hele ki bize göre tarafsızlığını yitirmiş, her konuda bilirkişi raporu yazmayı profesyonel meslek haline getirmiş bir kişi söz konusuysa—yeter ki açıklamalarda eleştiride hakikati söyleyin.”
10:45 – “Bakalım yargılanacak mıyım?”
“Bilirkişi davası”nda savunmasına Gazze ile başlayan Ekrem İmamoğlu, Sumud Filosu’na destek çağrısı yaptı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Kendi davamı savunurken kalbim Sumud’da, başka yerlerde de atıyor. Bugün özellikle kalbim Gazze’deki masumlarla ve onlara umut taşımak için denize açılan Sumud yardım filosundaki cesur insanlarla beraberdir. Çocukların ölmediği, insanların açlık ve bombalarla sınanmadığı bir dünya için verilen bu mücadele aslında bütün dünyanın, hepimizin insanlık onurunu savunma mücadelesidir Vatandaşlarımızın da bulunduğu Sumud Filosu’nu saldırılardan korunması için İspanya ve İtalya hükümetlerinin yaptığı girişim gibi her türlü önlemi alma konusunda da bu ülkeyi yöneten idarenin de harekete geçmesini buradan diliyorum, davet ediyorum ve istiyorum.”
Ekrem İmamoğlu, başkanlık döneminde yaptığı etkinliklere yetkililerin davet edildiği halde gelmediğini anlattı. Kent lokantaları, ana okulları, yurtlar dahil pek çok açılışı buna örnek göstererek sözlerini şöyle tamamladı:
“Cami açtım imam yok, karakol açtım polis yok. Neyse bugün mahkemedeyim, hakim burada. Yargılanmak istiyorum, bakalım yargılanacak mıyım?”
10:35 – İmamoğlu salonda
Ekrem İmamoğlu duruşma salonuna getirilmeden dakikalar önce ayakta alkışlanmaya başlandı.
Hakim, seyirciyi ses çıkarılmaması konusunda uyardı.
İmamoğlu saat 10:30’da jandarma eşliğinde salona getirildi. İzleyiciler İmamoğlu’nu alkışlar ve “hak, hukuk, adalet”, “cumhurbaşkanı İmamoğlu” sloganları eşliğinde karşıladı.
Bilirkişi davası saat 10:31’de kimlik tespitiyle başladı. Kimlik tespiti sırasında tahsil durumu sorulan İmamoğlu “yüksek lisans” yanıtını verince salon ayakta alkışladı.
Hakim, ses çıkarılmaması konusunda tekrar uyardı. Mesleği sorulan İmamoğlu, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyım” dedi. Uyarı nedeniyle bu kez salondan cılız bir ses çıktı.
10:25 – Havva İmamoğlu salonda
Ekrem İmamoğlu’nun annesi Havva İmamoğlu, oğlunun yargılandığı duruşmayı izlemek üzere Silivri’ye geldi. Bu, Havva İmamoğlu’nun ilk duruşma takibi.
10:23 – Görüntü almak yasak
Hakim görüntü alınmasının yasak olduğu, çekenler hakkında gerekli işlem yapılacak uyarısında bulundu.
İmamoğlu’nun salona gelişi bekleniyor.
09:52 – Silivri’de son durum
Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu’nun aktardığına göre duruşma henüz başlamadı. Davaya ilgi yoğun. Silivri’deki duruşma salonunun önünde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, siyasetçiler, partililer ve gazeteciler bekliyor.
09:50 – İmamoğlu hakim karşısına çıkacak
Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında bilirkişi S.B.’ye yönelik sözleri nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması bugün devam edecek.
Duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel de izleyecek.
Ekrem İmamoğlu 12 Haziran’daki ilk duruşmaya katılmadı. O duruşma sadece 17 dakika sürdü. Bir önceki duruşmada savcı İstanbul Adliyesi’ndeki salonun fiziki yetersizliği ve güvenlik nedeniyle Silivri’de yapılmasını talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, talebe uydu, duruşmayı 26 Eylül’e erteledi.
İddianamede ne deniyor?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İmamoğlu’nun 27 Ocak 2025 günü düzenlediği basın toplantısında, “açıkça, bilirkişinin görev aldığı bir kısım soruşturma ve kovuşturmalardan bahsettiği, dosya içerisindeki mevcut çözümleme tutanağı ile de sabit olduğu üzere, bilirkişi ve yargı organlarının bağımsız ve tarafsız olmadığı yönünde bir kamuoyu oluşmasını amaçladığı” belirtildi.
Bu şekilde oluşacak kamuoyu baskısıyla, bilirkişinin, İstanbul Adliyesi ve diğer adliyelerde görülen çeşitli soruşturma ve kovuşturmalarda yaptığı resmi bilirkişilik görevinin etkinlenmeye çalışıldığı öne sürülen iddianamede, böylece İmamoğlu’nun, Büyükçekmece 10. Asliye Ceza mahkemesinde görülmekte olan dava dosyasını etkilemeye teşebbüs ettiği savunuldu.
İmamoğlu’nun “bilirkişi” davası: Ne olmuştu?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 27 Ocak’ta Saraçhane’deki basın toplantısında “CHP’li belediyelere yönelik soruşturmaların merkezinde bulunan bilirkişi S.B.” hakkında iddialarda bulundu. İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemindeki bir ihale nedeniyle açılan davada S.B.’nin “olmayan raporu varmış gibi mahkemeye sunduğunu” öne sürdü.
İmamoğlu, İstanbul’da 8 bin 800 bilirkişi olmasına rağmen kendisiyle ilgili dosyaların sürekli aynı bilirkişiye gittiğini vurguladı. İETT ve İSPARK soruşturmalarında da S.B.’nin görevlendirildiğini, şirket avukatlarının itirazlarına rağmen savcılığın altı ay boyunca yanıt vermediğini belirtti.
İBB Başkanı, son olarak Beşiktaş ve Esenyurt soruşturmalarında üç kişilik bilirkişi heyetine atanan S.B.’nin tek başına imzaladığı raporun, diğer iki bilirkişinin onayı olmadan işleme konulduğunu iddia etti. İmamoğlu, bu raporun Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasına gerekçe yapıldığını söyledi.
İBB Başkanı, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a seslenerek “Sözünüz İstanbul’da geçmez. Çünkü milletin bağlı olduğu hukuk kuralları değil, farklı bir bağlılık var” dedi. İmamoğlu, “Adliyede ‘Bakan bize karışamaz’ diyenlerin olduğu bir yerde siz sadece tweet atıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Turbun büyüğü heybede” sözlerine de yanıt veren İmamoğlu, “Sizde böyle maharetli bilirkişi S.B. Bey oldukça, nokta atışı bu kişiyi bulan yargı mensupları oldukça heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz. Sizin turp sandıklarınız bu milletin gönlünde zerre yer etmez” dedi.