Dünya Alem (15) | Hüsnü Mahalli ile söyleşi: İsrail ve ABD’nin bölgedeki planları

Dünya Alem

Ortadoğu uzmanı gazeteci Hüsnü Mahalli, İslam Özkan’ın bölgede yaşanan gelişmeleri yorumladığı “Dünya Alem” programında hem Türkiye’nin dış politikasına hem de Arap dünyasının edilgen tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Mahalli, “Filistin haritadan silinirken kimse ses çıkarmıyor. Türkiye ise Ortadoğululaştırılmaya çalışılıyor” dedi. 

İslam Özkan’ın “Türkiye bir Ortadoğu ülkesi midir?” sorusuna yanıt veren Mahalli, Türkiye’nin tarihsel kimliğine değindi. Mahalli, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte Arap toplumsal yapısından vurgulayarak, “Türkiye 1923’ten sonra laikleşmiş, modernleşmiş ve Ortadoğu’daki geleneksel Arap toplumlarından farklılaşmıştır. Bu, Batı’nın da Türkiye’ye biçtiği roldü. Ancak AKP iktidarıyla birlikte toplum, yeniden Ortadoğululaştırılmak isteniyor” diye konuştu

Türkiye’nin Arap coğrafyasındaki algısına da değinen Mahalli, Erbakan ve Ecevit döneminde Arap ülkelerinin Türkiye’ye büyük sempati duyduğunu, ancak AKP döneminde bunun hızla eridiğini söyledi. 

Arap dünyasının bölünmüşlüğü ve Trump

Ortadoğu’da 22 ülkenin bulunduğunu hatırlatan Mahalli, “Bu ülkeler birbirleriyle sürekli sorunlu. Ortak bir vizyon geliştiremiyorlar. Böyle bir ortamda Filistin davasının savunulmasını beklemek hayal olur” dedi. 

Mahalli, Filistin meselesinin Arap dünyasının en büyük sınavı olduğuna dikkat çekerek, “İsrail Batı Şeria’da yerleşimlerle Filistin’i bitirdi. Bugün geriye sadece Gazze kaldı. Ancak Arap ülkeleri bırakın İsrail’le bağlarını koparmayı, tam tersine diplomatik ilişkilerini güçlendiriyor” dedi. Mahalli şöyle devam etti: 

“Ne Trump’ın İslam ülkelerinin yüzlerce lideriyle bir araya geldiği o meşhur toplantıda, ne de başka bir etkinlikte Batılı liderlerin samimiyetine inandım. Stratejik yaklaşımım gereği onların sözlerine güvenmem.” 

Trump’ın sözleri

Mahalli sözlerini şöyle sürdürdü:

Trump, “Batı Şeria’nın ilhakına izin vermem” demişti. Oysa bugün artık Batı Şeria diye bir yer kalmadı. Bölgenin yaklaşık yüzde 60’ı, hatta 63’ü Yahudi yerleşim bölgeleriyle dolduruldu. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra dünyanın dört bir yanından özellikle Rus Yahudileri getirildi, Batı Şeria’da evler, siteler, köyler kuruldu. Her yer ele geçirildi. Bugün 3,5–4 milyon Filistinli, 5 bin 500 kilometrekarelik alana sıkıştırılmış adeta bir açık hava hapishanesinde yaşıyor. On beş binden fazla Filistinli Batı Şeria’daki hapishanelerde tutuluyor. İnsanlar bir noktadan diğerine gitmek için en az on İsrail kontrol noktasından geçmek zorunda kalıyor. Hakaret, şiddet, dayak sıradan.” 

“Üstelik su kaynakları da tamamen İsrail’in denetiminde. Bir Filistin köylüsü kendi köyünde kuyu açıp su çıkarmak istese bile İsrail’den izin almak zorunda. Yani kendi suyunu bile kullanamazsın. İşte bu kadar ağır ve iğrenç bir tablo söz konusu. Dolayısıyla “ilhak edilmiş mi, edilmemiş mi” tartışmaları tamamen yapay. Ana meseleden uzaklaştırmaya yarıyor. Asıl konuşmamız gereken Gazze. Çünkü iki buçuk yıldır Gazze’de kan akıyor. Müslüman ülkelerin liderleri dahil, kimse çıkıp İsrail’i durdurmuyor. Sokak diliyle söylüyorum: Eğer gerçekten güçleri varsa, erkeklikleri varsa, neden savaşı durdurmuyorlar? Neden Trump’a çıkıp, “Sayın Başkan, hemen Netanyahu’yu ara, bu savaşı bugün bitir” demiyorlar?” 

İsrail ve ABD’nin bölgedeki planları

Mahalli, İsrail ve ABD’nin bölgedeki iş birliğine değinerek, “Netanyahu’nun planı 30 yıldır aynı: Büyük İsrail. Eskiden uçuk bir hayaldi, bugün ana akım siyaset haline geldi” dedi. 

Trump yönetiminin Ortadoğu politikasını da değerlendiren Mahalli, Trump, Netanyahu’nun istediği her şeyi yaptı. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı, yerleşimleri destekledi. Bunun karşılığında Nobel Barış Ödülü bekliyor” sözleriyle ABD’nin çelişkili tavrını eleştirdi. 

Programda Türkiye-İsrail ilişkilerine de değinen Mahalli, “Erdoğan ile Netanyahu’nun bir araya gelmesi sürpriz olmaz. Şartlar bunu zorluyor. Erdoğan’ın BM kürsüsünde yaptığı sert konuşmalar sahada karşılık bulmuyor” diye konuştu. 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Mahalli, Türkiye’nin İsrail’le gerilimi çoğunlukla iç politikaya yönelik kullandığını, ancak ekonomik ve diplomatik ilişkilerde kopuş yaşanmadığını hatırlattı. 

Suriye’nin geleceği

Mahalli Suriye meselesine özel olarak değinerek, “Bugün Suriye topraklarının büyük bir kısmında fiilen İsrail’in güvenlik politikaları belirleyici hale gelmiştir. ABD ve Rusya’nın da desteğiyle İsrail, Golan’dan Şam’a kadar uzanan hattı kendi güvenlik kuşağı olarak görüyor” dedi. 

Mahalli şöyle devam etti:

“Bütün videoların hepsini görüyorum. Orada ya da henüz o pişmiş değil. Ahmet Şaray’ın Suriye Cumhurbaşkanı yapılma gerekçesi var bir tane. O zaman Suriye’yi de İsrail’e teslim etmek. Gerisi hepsi palavra. Teslim etmek. Burada çok önemli bir detay var bak. Şimdi Ahmet Şar’a, HTŞ’nin yani Nusra’nın yani Kaide’nin ya da işte Işid’in kurucularından, liderlerinden neyse. Yani Ahmet Şar’a şunu söylüyor bir ekibi. En hakiki Müslüman biziz. Tamam, güzel. Şimdi… En hakiki Müslümanlar olarak… Ahmet Şahra ve ekibi… En hakiki Yahudi olduğunu söyleyen… Netanyahu ile… Tarihsel, dinsel… Bir uzlaşı sağlanacak. Yani eskiden biliyorsun Dinler Arası Diyalog diye bir numara vardı. Dinler Arası Diyalog’un somut artık yaşama geçirilmiş şeklidir. Ahmet Şahra ile Netanyahu ki ben tahmin ediyorum pazartesi günü bir araya gelecekler. Ahmet Şahra ile Netanyahu Beyaz Saray’da. Yani bendeki bilgiler öyle.”

Mahalli, Netanyahu’nun ideolojik çizgisine dikkat çekerek, “Netanyahu, Tevrat’a dayanarak Yahudilerin seçilmiş halk olduğunu ve diğer halkların köle olabileceğini savunuyor. Bu, İsrail’in bölge politikalarının temelini oluşturuyor” dedi. 

Tarihi arka planı hatırlatan Mahalli, Osmanlı’dan günümüze Yahudi diasporasının farklı kollarını da anlatarak, bugünkü İsrail siyasetinin köklerinin anlaşılması gerektiğini vurguladı. 

“Ortadoğu’daki sessizlik İsrail’in en büyük kozu”

Mahalli, İsrail’in en büyük avantajının, Müslüman ülkelerin sessizliği olduğunu söyledi:

“İsrail bugün istediğini yapabiliyorsa bunun nedeni Arap dünyasının bölünmüşlüğü, Türkiye’nin edilgenliği ve İslam ülkelerinin pasifliğidir. Hiçbir ülke ilişkilerini kesmiyor, ekonomik yaptırım uygulamıyor. Bu sessizlik İsrail’in en büyük kozudur.”