Beyaz Saray’daki AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşmesine Heybeliada Ruhban Okulu damgasını vurdu.
Erdoğan, “Heybeliada’daki Ruhban Okulu ile ilgili üzerilerine ne düşerse yapmaya hazır olduklarını” söylerken; Trump ise “Yardıma ihtiyaçları vardı ve ben de bunu gündeme getireceğimi söyledim” dedi.
Türkiye-ABD ilişkilerini takip eden akademisyenlere göre Trump-Erdoğan görüşmesinde Ruhban Okulu’nun gündeme gelmesinin sebebi CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve F-35’lere engel olunmaması için Yunanistan lobisini durdurmak.
Erdoğan-Trump görüşmesinden 10 gün kadar önce Bartholomeos, Donald Trump’ı ziyaret etmişti.
Fener Rum Patrikhanesi çevreleri ve ABD’deki Ortodoks kurumlar bu beyanı memnuniyetle karşıladı. Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması ihtimali, bu sabah Yunanistan’ın en önemli gazetelerinde de manşetlerdeydi.
Heybeliada Ruhban Okulu ne zaman açıldı?
Heybeliada’daki Ruhban Okulu, 1844 yılında Fener Rum Patrikhanesi tarafından açılmıştı. O zamanki adı Yüksek Ortodoks Teoloji idi ve amacı din adamı yetiştirmekti.
Hatta, Çanakkale-Gökçeada doğumlu Fener Rum Patriği Bartholomeos da bu okuldan mezun oldu.
Osmanlı döneminden itibaren birçok Ortodoks din adamı bu kurumda eğitim gördü. Okul, 1894 İstanbul depreminde zarar görse de kısa sürede onarıldı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda faaliyetlerine devam eden kurum, İstanbul’daki Rum toplumunun en önemli eğitim merkezlerinden biri oldu.
Neden kapatıldı?
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 1971’de Türkiye’de özel yükseköğretim kurumlarının denetim altına alınması kararı çerçevesinde okulun “yüksek teoloji” kısmı kapatıldı. Karar ışığında okulun yükseköğretim statüsü iptal edildiği kabul ediliyor.
Kasım 1971’de Danıştay’a bu kararın iptali talebiyle dava açıldı. Danıştay’a açılan dava Patrikhane’nin tüzel kişiliği olmadığı, yargıya başvurma ve okul açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddedildi.
TESEV’in aktardığına göre 1971 kararları yalnızca Ruhban Okulu’nu değil, Türkiye’deki bütün özel yüksekokulları etkiledi; ancak azınlık hakları bağlamında Ruhban Okulu’nun kapanması sembolik bir kırılma noktası haline geldi.
Patrikhane, okulun üniversiteye değil; Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) denetiminde olmasını talep ediyor. Ayrıca okulun sadece Türkiye vatandaşı olan öğrencileri değil, dünyanın her tarafından öğrenci alabilmesi gerektiğini söylüyor.
Okul şu an Aya Triada Tepe Manastırı Vakfı’na ait.
Lozan Antlaşması ile ilişkisi nedir?
Okulun durumu, 1922 ve 1923 yılları arasındaki Lozan Barış Görüşmeleri’nde de önemli bir tartışma konusuydu.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nda azınlık hakları ile ilgili düzenlemeler yer aldı. Türkiye’de yaşayan gayrimüslimler azınlık olarak tanımlandı, Batı Trakya’daki Türk toplumuna da azınlık statüsü verildi.
Lozan Antlaşması‘nın “Azınlıkların Korunması” başlıklı III. Kesimi’nin 40. maddesinde, “Her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul ve benzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapına bakımından eşit bir hakka sahip bulunacaklardır” denildi.
Bu maddeye dayanarak, Patrikhane ve destekçileri okulun kapatılmasının Lozan’a aykırı olduğunu savunuyor.
Karşı yaklaşım ise Patrikhane’nin talep ettiği denetim ve statünün (yabancı öğrenci/öğretim görevlisi kabulü, özerk yönetim vb.) genel eğitim mevzuatına ve denklik-denetim ilkelerine uyması gerektiğini, Lozan’ın “eşitlik” ilkesinin özel ayrıcalık tanımadığını savunuyor.
Okulun açılması nasıl gündeme geldi?
Amerikan başkanları yıllardır okulun açılması çağrısını yineliyor, 50. yıldönümünde yapılan açıklamalar “din özgürlüğü” vurgusuyla dikkat çekmişti.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Avrupa Birliği (AB) kurumları ve Avrupa Parlamentosu raporları da Türkiye-AB ilişkilerinde dosyayı izlemeye devam ediyor. 2024–2025 döneminde “yeniden açılma yönünde adımlar”a dair haberler Türk ve Yunan basınında sıkça yer aldı.
Okulun açılabileceğine dair haberler ilk kez 2024 yılında gündeme geldi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 29 Mayıs 2024’te okulu ziyaret etti ve ziyaretin ardından, “Heybeliada Ruhban Okulu’nun açık olmasını arzu ederim. Cumhurbaşkanımız, bu konudaki kararımızı verdiğimizde nasıl bir usul izleyebileceğimizin araştırmasını yapmamızı istedi” diye konuştu.
Eski Milli Eğitim Bakanı, AKP’li Hüseyin Çelik de Ruhban Okulu’nun açılması yönündeki açıklamalara destek vererek, “Kapatılması tepeden tırnağa yanlış olmanın ötesinde, bir hukuk skandalı idi. Bunca yıldır kapalı olması bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek bir durumdur” demişti.
Geçtiğimiz yıl Fener Rum Patriği Bartholomeos, Yunanistan basınına yaptığı açıklamada, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden faaliyete geçmesi konusunda iyimser olduğunu söylemişti.
Konuyla ilgili talimatın Erdoğan’dan geldiğini söyleyen Bartholomeos, “Okulumuzun yeniden faaliyete geçmesi eşiğinde bulunduğumuza artık eminiz” diye konuşmuştu.
Peki nasıl, hangi statüde açılır?
Okulla ilgili bir diğer tartışma konusu ise nasıl bir statü ile açılacağı.
Bu konuda bazı senaryolar mevcut:
- Devlet üniversitesine bağlı enstitü/yüksekokul modeli: 1971 kararları gereği “yüksek” nitelikli dinî eğitim verecek birim, bir kamu üniversitesi çatısı altında enstitü/fakülte olarak kurgulanabilir. Bu durumda devlet denetimi, YÖK ve MEB denetimi daha doğrudan olur.
- Vakıf üniversitesi modeli: Patrikhane’nin ilahiyat eğitimi kurumu olarak bir vakıf üniversitesine veya özel statülü bir kurum olarak açılması öneriliyor. Ancak bu modelin “özerklik-denetim dengesi” ve “yabancı öğrenci / yabancı öğretim görevlisi” kabulü gibi düzenlemeleri netleştirmesi gerekir.
- Azınlık “özel öğretim kurumu” / lise-üstü meslek okulu formülü: Ruhban Okulu’nun “lise temelli, 4 yıllık meslek okulu” olarak MEB-denetimli, azınlık okulu statüsünde çalıştırılması gerektiğini savunan görüşler bulunuyor. Bu yaklaşım, yabancı öğrenci/öğretim üyesi kabulü ve denklik konularında sınırlı/izinli bir çerçeve öneriyor.
- Özel kanun/lex specialis: TBMM’nin özel bir yasa ile okulun statüsünü açıkça tanımlaması, denetim-özerklik dengesini ve yabancı öğrenci/öğretim elemanı rejimini düzenlemesi bir başka seçenek. Siyasî uzlaşı gerektirir fakat en net ve kalıcı yolun bu olacağı görüşü yaygın.
Siyasî tartışmalarda sıkça “Batı Trakya’daki Türk/Müslüman azınlığın dinî eğitim-atanma sorunları” gündeme getirilerek karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi öne sürülüyor.
2000li yılların sonuna doğru, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “Atina’da bir cami”, “Batı Trakya’da İmam Hatip Lisesi” gibi formüller önermişti. O dönem Habertürk’e konuşan Patrik Bartholomeos, “Başbakanımız diyor ki; ‘Peki ama Atina’da cami yok’ Atina’da 1-2 veya daha fazla caminin olmasını ben de istiyorum, gayet makul görüyorum. Fakat mesul ben değilim” demişti.
Kim destekliyor? Kim karşı çıkıyor?
Patrikhane ve Ortodoks dünyası okulun açılmasını en güçlü şekilde talep ediyor. ABD yönetimleri de yıllardır her resmi raporda bu talebi yineliyor. ABD Kongresi üyeleri dahi bu konuda Ankara’ya baskı yapıyor. Avrupa Birliği kurumları da aynı çizgide. Türkiye içinde ise azınlık temsilcileri ve çoğulculuk savunucuları açılmayı destekliyor.
Buna karşılık, milliyetçi çevreler okulun “özerk” bir kurum olarak açılmasına karşı çıkıyor.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, okulun açılması ile ilgili açıklamalarının ardından Erdoğan’a hitaben “İstanbul’un ortasında ikinci bir Vatikan kurulması sürecini başlatmış oluyor” dedi.
Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı ve emekli Tümamiral Cihat Yaycı da okulun açılmasını eleştirenlerden.
Kiev’de yaşayan gazeteci ve “Rusya-Batı Çatışmasında Fener Rum Patrikhanesi” kitabının yazarı Deniz Berktay da 11 Haziran 2024’te Cumhuriyet’te yayımladığı “Ruhban Okulu neden açılamaz?” başlıklı yazısında “Fener hiçbir şekilde devlet denetimini kabul etmediği için okulu kendisi kapattı” diyor. Berktay, Patrikhane’nin özerklik talebinin Türkiye’nin egemenlik haklarıyla çeliştiğinn altını çiziyor.
Heybeliada Ruhban Okulu açılırsa ne zaman açılabilir?
Kaynaklara göre 2026 yılı, Ruhban Okulu’nun yeniden açılması için olası bir takvim olarak telaffuz ediliyor.