Öcalan’ı merkeze alan bir süreç başarılı olamaz mı? Ruşen Çakır’ın konuğu Prof. Dr. Burak Bilgehan Özpek, “terörsüz Türkiye” sürecinde gelinen noktayı, Kürt meselesi ile demokratikleşme arasındaki bağı, Öcalan’ın yeniden gündeme alınmasının ne anlama geldiğini yorumladı.
Prof. Dr. Burak Bilgehan Özpek, bir yıllık terörsüz Türkiye sürecinin ardından Türkiye’nin demokratikleşme veya Kürt sorununda anlamlı bir yol alamadığını söyledi. Hükümetin “terörsüz Türkiye” sloganına rağmen kayyum uygulamalarının ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların devam ettiğini hatırlattı:
“Üzerinden bir sene geçmesine rağmen ne Kürt meselesi çözüldüğü için demokratikleşiliyor, ne de demokratikleşme adımları atıldığı için bu mesele çözülebilir hale geliyor. Kayyumlar hâlâ yerinde duruyor, Demirtaş hâlâ içeride. İfade hürriyeti konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşamaya devam ediyoruz; artarak devam ediyor. Tabirimi hoşgörün, leblebi gibi içeriye adam alınıyor.”
Hükümetin Kürt meselesine bakışının “demokratik uzlaşma süreci değil, kazanılmış bir savaşın yönetilmesi” mantığına dayandığını söyleyen Özpek, “Erdoğan’ın zihninde kazandığı bir savaştan sonra neden taviz vermesi gerektiğine dair bir sonuç yok. O yüzden meseleye Öcalan üzerinden girmeleri yanlış. Çünkü bu, barışın değil, iktidarın devamının aracıdır” dedi.
Öcalan’ı merkeze alan bir süreç başarılı olamaz mı?
Özpek, devletin ve iktidarın yeni süreçte Öcalan’ı yeniden “muhatap” haline getirmesinin hem Kürt sorununun demokratik çözümüne hem de Türkiye’nin demokratikleşmesine zarar verdiğini vurgulayarak, “Öcalan’ın gelip Meclis’te konuşması ya da liderlik egosunun sürekli okşanmasıyla demokratikleşmenin bir ilgisi yok. Hükümet, doğrudan Öcalan ve PKK ile muhatap olarak diğer aktörleri bypass etti. Dolayısıyla ‘terörsüz Türkiye’ ile demokratikleşme arasında bir bağ kurulamıyor” diye konuştu.
Özpek’e göre hükümetin beklentisi barıştan çok, Kürt seçmeni patrimonyal mekanizmalarla kendi kontrolüne almak:
“Bugün Erdoğan’ın bu süreçten beklediği, Öcalan’ın Kürt siyasi hareketinin temsilini kazanması ve kazandığı bu temsili kendi iktidarını perçinlemek için seferber etmesi. Bunun içinde Kürt sorunu yok, demokratikleşme yok. Sadece iktidarı koruma refleksi var.” 
“Demirtaş’ın çıkması süreci bozar çünkü demokratik bir figür”
Özpek, Selahattin Demirtaş’ın içeride tutulmasının temel nedeninin, onun temsil ettiği demokratik çizginin Öcalan merkezli bir süreçle çeliştiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Demirtaş’ın genel itibariyle personası şuydu: Kürt meselesinin çözülebilmesi için Türkiye’nin demokratikleşmesi ön koşuldur. Ama şu anda yaşadığımız süreç, silahlı örgütün liderini siyasi hareketin temsilcisi yapma süreci. Hükümet, HDP ile PKK arasındaki ayrımı yok sayıyor. Demirtaş bu ayrımı kurmak istediği için cezalandırılıyor.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Özpek, Demirtaş’ın serbest kalmasının “iktidar açısından tehlikeli” olduğunu çünkü toplumun ona Öcalan’dan çok daha fazla güven duyduğunu belirterek, “Kamuoyu araştırmalarında Kürt seçmenin Demirtaş’a olan ilgisinin Öcalan’a olan ilgisinden çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Demirtaş hiç konuşmasa bile dışarıda olması bile siyasi bir olay olur. Bu yüzden onun çıkması süreci bozar. Çünkü Öcalan’ı değil, Demirtaş’ı takip eden bir kitle var” dedi.
“CHP komisyonda sadece kendini korumak için var”
Özpek CHP’nin çözüm komisyonuna katılımının, idealist bir motivasyonla değil, siyasi sistemin dışına itilmemek amacıyla gerçekleştiğini söyledi:
“Cumhurbaşkanı adayı içeride, her an kayyum atanabilir. CHP’nin amacı sürece katılarak baskıyı hafifletmek ve meşru bir aktör olarak kalmak. Bu partinin ayakta kalması Türkiye demokrasisi için iyidir ama niyeti bu değil.”
“Meclis’in Öcalan’ın ayağına gitmesi siyaseti sarsar”
Son dönemde gündeme gelen “komisyonun Öcalan’la görüşmesi” fikrine tepki gösteren Özpek, bunun Türk demokrasisi açısından tehlikeli olduğunu savundu:
“Meclis’in Öcalan’ın ayağına gitmesini, meşru muhatap olarak kabul etmesini çok sakıncalı buluyorum. Böyle bir temas gerçekleşirse siyaset temelden sarsılır. Toplum Öcalan’ın ismini gördüğü anda reaksiyon veriyor. Bu sadece milliyetçilerden değil; Atatürkçülerden, İslamcılardan da geliyor.”