Medyascope okurları yazıyor: Kapsayıcı ve dışlayıcı siyaset

Okurlarımızı, takipçilerimizi, izleyicilerimizi ve tüm destekçilerimizi görüşlerini Medyascope’ta dile getirmeye davet ediyoruz. Yazınız editoryal ilkelerimize uyar ve Yayın Kurulumuz tarafından da uygun görülürse, web sitemizde imzanızla yayınlanacaktır. Konuşan, tartışan, farklı fikirlerin dile getirildiği bir Türkiye istiyoruz. “Kapsayıcı ve dışlayıcı siyaset” başlıklı yazıyı okuyucumuz Doğan Özkan kaleme aldı.

Medyascope okurları yazıyor: Kapsayıcı ve dışlayıcı siyaset

Siyasetin görünürde komünizm, sosyalizm, milliyetçilik, muhafazakârlık gibi pek çok adı olsa da, temelde iki farklı yapılış biçimi vardır: kapsayıcı siyaset ve dışlayıcı siyaset.

İnsanlar, yaşamlarını güvence altına almak ve kolaylaştırmak için gruplar halinde yaşar. Her bireyin bir dünya görüşü, dini ve/veya ideolojisi vardır. Bu inançlar ve ideolojiler, insanların hayatlarına anlam katmak ve sürekliliği sağlamak için önemli araçlardır. Ancak asıl önemli olan, bu aracın nasıl kullanıldığıdır.

Topluluklar içinde her zaman farklı inançlar, ideolojiler ve dinler bir arada bulunur. Mesele, bu farklılıkların birbirine nasıl yaklaştığı ve aralarındaki ilişkilerin nasıl inşa edildiğidir.

Örneğin dine baktığımızda, Mevlânâ’nın “Kim olursan ol, gel! Bin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!” anlayışıyla temsil edilen kapsayıcı bir Sünni İslâm yorumu olduğu gibi; kendinden farklı düşünen Sünni âlim ve cemaatleri dahi tekfir edip dışlayan, hatta şiddeti meşru gören anlayışlar da vardır.

Benzer bir ayrım sosyalist akımlarda da görülür. Tüm toplumsal sorunların kaynağını yalnızca sınıf mücadelesinde gören ve fabrikalar dışındaki her türlü mücadeleyi (örneğin Müslüman hakları veya kimlik temelli hareketleri) “sınıf mücadelesini bölmek” olarak yaftalayan katı bir anlayışın yanında; bu mücadeleleri, sınıf mücadelesini güçlendiren müttefik hareketler olarak gören, daha kapsayıcı bir bakış da mevcuttur.

21. yüzyıla kadar siyaset, genellikle düşmanlaştırma ve dışlama yöntemi üzerine kuruluydu. Bu siyaset tarzı, “Ben, ‘sen’ olmayanım” şeklinde tanımlanabilir. Ancak 21. yüzyılla birlikte yeni bir tanım yükselişe geçti: “Biz, birbirimizin farklılıklarıyla varız.”

Medyascope okurları yazıyor: Kapsayıcı ve dışlayıcı siyaset
Medyascope okurları yazıyor: Kapsayıcı ve dışlayıcı siyaset

    Bu kapsayıcı siyasetin somut örnekleri dünyada giderek artıyor. Örneğin ABD’de, New York Belediye Başkan adayı Demokratik Sosyalist Zohran Kwai Mamdani, Alexandria Ocasio-Cortez’in açtığı yoldan ilerleyerek Filistin yanlısı duruşuyla, mülk sahiplerine karşı kiracıların ve patronlara karşı işçilerin yanında yer aldı.

    Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

    Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

    Aynı şekilde Fransa’da, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) hareketinin lideri Jean-Luc Mélenchon, Macron ve Le Pen’in Müslüman ve Yahudi karşıtı ırkçı söylemlerine karşı, “Hep Beraber” anlamına gelen Ensemble! sloganıyla yükselen kapsayıcı muhalefetin öncüsü oldu.

    Türkiye’de ise Özgür Özel liderliğindeki CHP, “Kürtlere kendi devletlerini değil, Türkiye’nin eşit vatandaşları olmalarını teklif ediyorum” söylemi ve “Kent Uzlaşısı” siyasetiyle bu kapsayıcı muhalefeti hayata geçirdi ve partiyi 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Türkiye’nin birinci partisi yaptı.

    Sonuç olarak, en önemli mesele, kendimizden farklı olanlara ve farklı düşünenlere nasıl baktığımızdır.

    Siyaseti, “öteki”ni inşa ederek mi, yoksa tüm farklılıklarla birlikte “biz”i inşa ederek mi yapacağız?

    Cevabımız, inşa edeceğimiz geleceği de belirleyecektir.