Açık Oturum’un 497’nci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 38. Olağan ve 21. Olağanüstü Kurultayları’na ilişkin mutlak butlan talebiyle açılan davanın 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddedilmesi ve İBB’ye yönelik “casusluk” iddiasıyla açılan soruşturma ele alındı. Göksel Göksu’nun konukları Murat Sabuncu, Levent Köker ve Sezin Öney’in katıldığı programda kurultay davasının reddedilmesinin ne anlama geldiği ele alındı, “Casusluk soruşturması İBB’ye kayyum atanması ile sonuçlanabilir mi?” sorusuna cevap arandı.
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Lütfü Savaş’ın ihraç edildiğine dikkat çekerek reddettiği davada, ret gerekçesi “aktif husumet yokluğuna” dayandırıldı ve mahkeme davanın konusuz kaldığına hükmetti. Kararda mutlak butlana değinilmediğine dikkat çeken Levent Köker, mahkemenin bu kararla mutlak butlan iddiasını ciddiye almış gibi göründüğü yorumunu yaptı. Mutlak butlanın delegelerin iradesinin tamamen yokluğu durumunda söz konusu olacağını, oysa buradaki iddianın iradenin sakatlanması yönünde olduğuna dikkat çekti.
Murat Sabuncu da mahkemenin red kararı ile hukuki bir krizin önüne geçildiğini, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yolla parti yönetimine dönme şansını sona erdiğini söyledi. Sabuncu kararın parti içindeki tartışmaları bir nebze dindirdiği yorumunu yaptı.
Katılımcılar İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kampanya direktörü Necati Özkan ve gözaltına alınan gazeteci Merdan Yanardağ hakkında casusluk suçlamasıyla açılan yeni soruşturmayı da değerlendirdi.

“Casusluk soruşturması İBB’ye kayyum atanmasıyla sonuçlanır mı?”
Sezin Öney suçlamanın İstanbul Senin uygulaması üzerinden kişisel verilerin ele geçirilmesi ve İngiltere, Amerika, İsrail gibi ülkelere pazarlanması iddialarına dayandığı ifade etti.
Bu soruşturma nedeniyle İBB’ye kayyum atanıp atanamayacağını değerlendiren Levent Köker de, bu tür casusluk iddialarının Osman Kavala gibi muhalif isimlere karşı daha önce de kullanıldığını ve kamuoyu nezdinde siyasi baskı aracı olarak algılandığını ifade etti. Köker, terör örgütleri (PKK, FETÖ) ile bağlantılı casusluk suçlamasıyla İBB’ye kayyum atama koşullarının yaratılmaya çalışılabileceği endişesini dile getirdi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Soruşturmanın çok boyutlu amaçları olabileceğini değerlendiren Öney de, bunları “İmamoğlu’nu etkisizleştirmek, 2019 İstanbul seçimlerini manipülasyon iddialarıyla hedef almak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmasının önünü açmak ve Rusya’daki etki ajanlığı yasasına benzer bir düzenlemenin gündeme getirilmesine zemin hazırlamak” diye sıraladı. Sezin Öney, iktidarın CHP’yi mumyalanmış bir muhalefet olarak görmek istediğini söyleyerek, “yani varlığını sürdüren ancak siyasi etkisi olmayan bir yapı arzuluyor” yorumunu yaptı.
CHP’nin Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu liderliğinde mitingler ve güçlü söylemlerle direniş gösterdiğini ve toplumsal destek gördüğünü belirten Murat Sabuncu da, iktidarın neden muhalefet üzerindeki baskıyı artırdığı sorusunu gündeme getirdi. Sabuncu, bu tür hamlelerin, muhalefeti mağdur göstererek güçlendirebileceği ve iktidarın kendi popülaritesinin düşük olduğu (yüzde 30-33 bandında) bir dönemde uzun vadeli bir strateji eksikliği olabileceğini ifade etti.








