DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, PKK’nın Türkiye’deki güçlerini çektiğini açıklamasının ardından basın toplantısı düzenledi. Toplantıda gazetecilerden soru alınmadı.

PKK’nın Türkiye’deki tüm silahlı güçlerini Medya Savunma Alanları’na çektiklerini duyurmasının ardından DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan basın toplantısı düzenledi.
Gazetecilerden soru kabul edilmedi
Toplantıda herhangi bir soru alınmadan Eş Genel Başkanlar kürsüden indi. İktidara yasal ve hukuki düzenlemeler için çağrı ve demokratikleşme vurgusu yoğundu; ancak sıcak gündemlerden biri olan, casusluk suçlamasıyla hakkında yeniden tutuklama kararı verilen Ekrem İmamoğlu’nun bahsi geçmedi.
Medyaya barışa köprü olması çağrısı yapılan açıklamada, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına da değinilmedi. Tuncer Bakırhan ve DEM Parti heyetleri, TELE1’e kayyum atanmasının ardından kanala dayanışma ziyareti yapmıştı; ancak Yanardağ’ın tutukluluk kararının ardından henüz bir yorum gelmedi.
“Erdoğan barış iradesine olan güveni tazeledi”
Tuncer Bakırhan, “Dün tarihi bir gelişme yaşandı. Elbette bu önemli eşiğe bir anda gelmedik” diyerek, bir yılda yaşanan gelişmeleri hatırlattı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te attığı ilk adıma “selamına ‘Ezber bozan bir el uzattı’” diyen Bakırhan, bu yıl Meclis açılışında yaşananlar için “Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın partimizin sıralarına bizimle gelerek el sıkışması barış iradesine olan güveni tazeledi” diye konuştu.
“Öcalan’a özgür iletişim ve yaşam koşulları oluşturulmalı”
Meclis’in sorumluluğuna uygun davranması ve süreci kolaylaştırması gerektiğini belirten Bakırhan, “Geçiş süreci için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır” dedi. Bakırhan şöyle devam etti:
“Gelinen noktada sürecin birinci aşaması kapanmıştır. Kongre kararları ve silahların yakılmasının ardından çekilmenin de tamamlanmasıyla yeni bir sayfa açılmıştır. Şimdi çözümü başka bir yerden beklemeden kendi hikayemizi yazma zamanıdır. Çok daha kritik ve hayati olan ikinci aşamaya yani hukuki ve siyasi adımlarla toplumsal barışa geçiş zamanıdır. Süreç yasalarla, haklarla, özgürlüklerle gelişmeli, siyaset ve demokrasi dili güçlendirilmelidir. Sayın Öcalan büyük bir kararlılık ve barış vizyonu ortaya koymuştur, barışın inşasındaki rolü belirleyicidir. Bu bakımdan kendisinin daha fazla inisiyatif alabilmesi, süreçte daha etkin rol oynayabilmesi için yollar açılmalı, imkânlar sağlanmalıdır. Özgür çalışma, iletişim ve yaşam koşulları oluşturulmalıdır.”
“Tehlike dalgasını aşmanın yolu demokratik entegrasyon”
“Türkiye demokratikleşirse hepimiz kazanırız” diyen Bakırhan, geçmişin olumsuz refleksleri ve söylemleri bırakılması ve medyanın da “barışa köprü olması” için çağrı yaptı. Bakırhan, “Türkiye’ye ve bölgede yaşayan Kürtlere yönelik gelen tehlike dalgasını ancak demokratik bir müzakereyle aşabiliriz. Bunun yolu da geçiş hukuku ve demokratik entegrasyon yasalarının hayata geçirilmesinden geçer” ifadelerini kullandı. Son olarak Bakırhan, süreç karşıtlarına karşı uyararak, “Provokasyonlar tezgahlanabilir, korku senaryoları üretilebilir, karalama kampanyaları olabilir. Ama biz barıştan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Cumhuriyeti demokratikleştirmeliyiz”
Tülay Hatimoğulları da hukuki düzenlemeler yapılması gerektiğini söyleyerek, “Şimdi hepimizin görevi bu zemini özenle işleyerek demokratik bir Türkiye’yi hep beraber inşa edebilmektir” dedi. DEM Parti’nin siyasetinin merkezinde hep barış ve demokrasi mücadelesi olduğunu kaydeden Hatimoğulları şöyle konuştu:
“Bu son adımla toplumsal barışı derinleştirmek, demokratik siyaseti güçlendirmek için yepyeni sorumluluklar doğuyor. Bu sürecin farklı toplumsal kesimlerce sahiplenilmesi, ortak ve eşit geleceğin kazanılması için son derece önemlidir ve herkes için tarihi bir sorumluluktur. İki gün sonra Cumhuriyet’in 102. yılı, Cumhuriyet’in kurulması elbette çok önemli ve çok değerli. Ancak Cumhuriyet ne yazık ki demokratikleşemedi. Bu nedenle de Türkiye’nin demokrasi sorunları çözülmedi. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında adaleti ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırmak görevi önümüzde durmaktadır. Yerel demokrasinin hayata geçtiği, kimlik ve inançların devlet tarafından tanımlanmadığı, sağlıktan eğitime her alanın demokratik bir sistem içinde hayat bulduğu cumhuriyet, herkesin cumhuriyeti olacaktır.”
“Barış süreci hiçbir siyasi kesimin dar çıkarlarına kurban edilemez”
Bütün toplumsal kesimlere çağrı yapan Hatimoğulları, “Barış süreci hiçbir siyasi kesimin dar manada çıkarlarına, hesaplarına kurban edilemez. Barışı inşa etme görev ve sorumluluğu hepimizindir” dedi. Hatimoğulları’nın son çağrısı iktidara ve devlete yönelikti:
“Bu sürecin yeni aşamasında siyasi ve hukuki adımların hızla atılması, sürecin ilerlemesi için son derece önemli olacaktır. Toplum, yürütme erkinden ve yasa yapma iradesi olan meclisten çok büyük bir beklenti içindedir ve artık toplumun sesi, barışın sesi, demokrasi talebi duyulmalıdır. Barış, herkesin yaşam tarzının, düşüncesinin ve tercihinin özgürce var olduğu, hiç kimsenin kimliğine ve inancına müdahale edilmediği bir Türkiye’nin de teminatıdır. Özgürlük alanını birlikte geliştirme ve demokrasiyi inşa etme mücadelesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Başarabiliriz, başarmalıyız.”








