Fatima Çelik’in izlenimleri
Burası Pendik ilçesinin Çamçeşme Mahallesi. Yaklaşık 22 bin 300 seçmeni olan bu mahalle, İstanbul’un dış çeperinde yer almasına rağmen hem resmî kurumları hem de sağlık ve kültür merkezleriyle gayet canlı.
Çamçeşmeliler, 31 Mart Yerel Seçimlerinde yüzde 72 oy oranıyla Binali Yıldırım’ı tercih etti.
Mikrofonumuzu buradaki seçmene uzatmadan önce mahalleye dair bilgi edinmek için İbrahim Yayan’la birlikte muhtarlığa uğradık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanışan kadın muhtar
Bizi güler yüzüyle mahallenin kadın muhtarı karşıladı.
Burayı bir önceki seçimde erkek bir muhtardan devralmış. Tavırlarından ve muhtarlığa gelip giden insanlara yaklaşımından idealist biri olduğu anlaşılan muhtar, bize Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhtarlarla yaptığı toplantıda yaşadıklarını anlattı. Tesadüf bu ya, toplantıda tam da Erdoğan’ın yanındaki koltuğa oturmuş, birlikte yemek yemiş, sohbet etmişler. Erdoğan, onun hangi mahallenin muhtarı olduğunu öğrenince, “Hayret, Çamçeşmeliler nasıl olur da kadın bir muhtar seçerler, aferin” diyerek latife yapmış.
Ondan aldığımız bilgilere göre burada Bayburt, Erzurum ve Trabzonlular çoğunlukta.
Muhtarlıktan çıkıp önce hemen yanındaki Muhsin Yazıcıoğlu Ortaokulu’nun önünde çocuklarını bekleyen velilerin yanına gittik, sonra da gün boyu tüm mahallede seçmenlerle konuştuk.
Karşılaştığımız her üç seçmenden ikisi AKP’li
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Buradaki insanların büyük çoğunluğu, kamera kayıttayken konuşmayı tercih etmiyor ya da röportajdan sonra görüntülerinin yayınlanmasını istemiyordu. Ama kamerayı kapattığımızda daha rahat ve içten açıklamalarda bulunuyorlardı.
Kamera karşısında konuşmak istemeyenlerin büyük çoğunluğu kadınlardan oluşuyordu. İsteyenlerse yanındakiler tarafından “Eşin görürse kızar” denilerek engelleniyordu. Burada yoğun bir mahalle baskısının olduğunu söyleyebiliriz. Bir sokak arasında konuştuğumuz iki kadın seçmenle yaşadıklarımız bu baskıya verebileceğimiz en net örneklerden biri. Yalnızken bize ekonomik krizin ailelerini nasıl etkilediğini, çocuklarının iş bulamadığını, seçimlerin yenilenmesinin bu sorunları derinleştirdiğini anlatırken, birden, bizi gören bir komşularının yanımıza gelmesiyle söylemlerini tamamen değiştirip, seçimlerde hile yapıldığını, bu yüzden seçimlerin yenilenmesinden memnun olduklarını anlatmaya başladılar.
Seçimlerin iptal edilerek yenilenmesi kararını hiçbir tereddüde düşmeden doğru bulduklarını söyleyen seçmenler, bunun nedenini sorduğumuzda lafı çok uzatmamayı tercih ediyor, “Oylar çalındı, hile yapıldı” deseler de bu iddiaların gerekçelerini anlatamıyordu. Bu kesim, genellikle “Biz önce Müslümanız, sonra Türk’üz” diye tanımlıyordu kendilerini. İmamoğlu’na sempati duysalar da HDP’nin desteğini “Arkasına PKK’yı almış” diye yorumluyor, İmamoğlu’na oy vermelerinin söz konusu bile olmayacağını söylüyorlardı.
YSK’nın kararını destekleyen de var, karara tepkili olan da
Ama YSK’nın kararını doğru bulmayan, hatta 31 Mart’ta Binali Yıldırım’a oy vermelerine rağmen 23 Haziran’da Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğini söyleyenler de vardı. Bu insanlar, yaşanan süreci hukuksuzluk ve adaletsizlik olarak yorumluyor, İmamoğlu’na haksızlık yapıldığını ve bunu kendilerine yediremediklerini söylüyorlardı.
Seçim iptalini doğru bulmamalarına rağmen 23 Haziran’da yine Binali Yıldırım’a oy vereceğini söyleyen AKP’li seçmenlere göreyse hükümet ile büyükşehir aynı parti tarafından yönetilmeliydi.
Burada sohbet ettiğimiz hiçbir seçmenden Ekrem İmamoğlu’nun şahsına yönelik bir eleştiri duymadık. Her ne kadar bunu net bir şekilde ifade etmeseler de İmamoğlu’nun bu mahalledeki en keskin AKP’lide bile sempati uyandırdığını söyleyebiliriz.
Çamçeşme’nin 23 Haziran’daki oy tercihlerinde büyük bir değişikliğin olacağını söylemek elbette mümkün değil, ama AKP’nin özellikle seçimlerde oy hırsızlığı ya da usulsüzlük yapıldığına dair iddiaları Çamçeşmelileri ikna etmişe benzemiyor.
