Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Sabun Köpüğü (14): Çıkmazlar

Bu sene Bursa Nilüfer Belediyesi her daim yapmakta olduğu güzelliklere bir yenisini ekliyor. Bu yılın yazarı Nezihe Meriç. Bu hafta sonu Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kütüphanesi’nde edebiyatseverlerle yaptığım atölyede onun ölümsüz Korsan Çıkmazı kitabını okuduk. Ve açmazların, bazen sırf biz görelim diye var olduğunu, onları aşabilmek için içimizdeki cesaretten vazgeçmemizi irdeledik. 

Birazını sizlerle paylaşayım: 

Bir beklenti bu çıkmaz. Anlamı ararken, bir ihtimal bulmuşken, bu anlamın ağırlığı altında ezilmiş bir insanlığın son perdedeki tiratları gibi olan seslerimize “sabah olacak” diyor. Nezihe Meriç’i “Nezim” olarak bilen biz meslektaşları için yazar ve metin ilişkisine sunduğu açılımlar, dönemin içten tanıklarından biri olan bu dantel metni, boynu bükük bir kuşak portresinden edebiyatımızın has örneklerinden biri olacak iki kadının hayat serüvenine taşıyor. Ve o dönemdeki sabah, nihayetinde onu en çok hak eden iki insan, iki kadın için olacak gibi.

Elbette mekana, zamanın gereklerine vurgu yapmak önemli tam da bu noktada; ancak bu noktalarla birlikte seyir halindeyken bile iki kadının hayat karşısında kaybetseler bile dostluklarının birbirleri üzerinde bıraktığı iz, dönemin, erkeklerin üzerinden akışkanlık ve erişkinlik kazanan kadın karakter tipine pek de uymuyor. Berni ve Meli pek aşk vurgunu değil, daha çok hayat vurgunu iki kadın -o hayatın içinde aşk olsa dahi büyümeyi karşı cins üzerinden üretmek yerine kendi içlerindeki hesaplaşmadan biriktiriyorlar. Sağı solu suçlamak, etrafa çamur atmak, tuhaf ve hezeyanlı tweetler atarak ortalığı bulandırmak ve o anlı ferahlamak be bol bol  takipçi almak yerine, evet kendileriyle hesaplaşıyorlar. Ben ne saçmalıyorum ya diyorlar. Ne zaman büyüyeceğim, bu ergenlik bitse artık diyorlar… Zor iş. Unutmayalım ki bildik kategorilerin, kimlik haritalarının, dahası toplumsal kimliklerin dünyayı anlamaya yetemeyeceği, bu uğurda girişilecek korsanlıkların geri tepeceği modernizme prim vermeye başlamış bir ülke var karşımızda. Geçen yüzyıl, ellili yıllar… Ya şimdi? Onu hiç sormayın gençler!

İşte böyle bir ülkede büyüyor Berni ile Meli. Bu büyüme, modern insanı birer hiç olarak görmeye hazırlanan bir topluma verilebilecek bir cevap oluyor, artakalan değerlerin içinden sızan bir cevap. Beklenmeyen bir cevap… Berni ve Meli, tam da bu kırılmalar ortasında, tuhaf bir çelişkiyle, tam da bu kırılmalar sayesinde canlılar; bu yüzden yaşama esinlerini bir serap varoluştan değil, burjuva-endüstriyel dünya arasına sıkıştırılan bireyin şikayetlerinden alıyorlar. Canlılar; gelecek elli, hat yüzyıla  yayılacak yıkıntı ve bu yıkıntıdan arta kalanlarla oynanacak olan kimlik oyunları yanı başlarında olsa bile. Canlılar; anın içlerindeki farkındalığı kaybetmek gölgeleri olsa bile. Canlılar; çünkü umutsuzluğun içinde umudu ararlar. Canlılar; her canlıya özgü yanlışı yapar, anlamı ararlar. Ve dahası, buldukları anlamın altında ezilirler. 

Bu yüzden, Korsan Çıkmazı, aynı zamanda gerçeğin hınzır oyunlarından kaçamadığımız ve kendimizle burun buruna geldiğimiz bir çıkmazdır. 1960’lardan itibaren hızını artıran ve bizleri bugünkü sınırlara taşıyan bir açmaz. O açmazın içindeki gerçek hepimizin gerçeğidir. Bugünden bakıldığında hep yeniden üretilmeye kodlanmış olan o gerçek  Berni ve Meli’nin de akıl ve fikirlerinde sorguladıkları ve nefes alamadıkları anlamın yarattığı gerçektir. Sahtedir ve bütün sahteliğiyle göz alıcı biçimde büyümektedir. 

Kısaca güneş, çıkmazların kuytularına doğsa da yenilmişliğimiz geçmeyecektir aslında. Nezihe Meriç’in bunu bildiğine adım kadar eminim. Belki umudu öngörüsündendir. “Görüyorum, tedbirinizi alın” dediği için boynu bükük bir umut mevcuttur kitapta. Nezim’in bizleri gelecek yüz seneye yönelik ipuçlarıyla, kimlik bunalımlarının sacayaklarını bulabileceğimiz karakterleriyle bu korsan yolculuğuna çıkarması da bu yüzdendir, bir ihtimal. 

Yolculuk devam ediyor. 

Peki bizler ne yapıyoruz?

Sanırım asıl hikaye burada…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.