“Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için haklarında dava açılan Barış Akademisyenleri, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı sonrası görülen davalarda beraat etmeye devam ediyor. Adli yılın açıldığı, ilk davaların görüşmeye başlandığı 6 Eylül 2019’dan itibaren beraat eden akademisyen sayısı 20’yi aştı.
Barış Akademisyenleri’nin dosyaları üzerinden yapılan incelemelerde, Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ihlal kararına atıf yapılarak beraat kararları veriliyor. Dün ve bugün görülen davalarla birlikte beraat eden Barış Akademisyeni sayısı 20’yi geçti. Beraat eden akademisyenler arasında KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de yer aldı.
81 gün tutuklu kalan ve adli kontrol tedbiri uygulanmaksızın tahliyesine karar verilen Doç. Dr. Tuna Altınel, Çağlayan Adliyesi önünde bir açıklama yaptı. “Çok söz söyledik, bugün rakamlar konuşsun” diyen Altınel, davalara ilişkin şu rakamları paylaştı: “Bugün 10 Eylül 2019 ve bugün itibarıyla Barış Bildirisi’nin yargılanmaya başlanmasının üzerinden üç buçuk sene geçti. İlk kez akademisyenlerin Çağlayan’a akın ettiği gün 15 Mart 2016’ydı. Barış demenin bedelini aramızda eşitsiz bölüştük. 12 Ocak 2016’da 2212 kişiydik. Bunlardan 549’u KHK’lerle iş akdi feshedilerek, sistematik tacizle emekliliğe ve istifaya zorlandı. 406’mızın pasaportuna el konuldu, seyahat özgürlüğü kısıtlandı. Genç akademisyenler kara listelere alındı. Hedef gösterildik. Yüzlerce disiplin soruşturması, onlarca gözaltı yaşadık. Dava açılan imzacı sayısı 794’tür. Başta arkamızdaki adalet harabeleri olmak üzere adliyelere geldiğimiz gün sayısı tam 250. Burada tanık olduğumuz duruşma sayısı 2032. Bu rakamların her biri ibretlik. Akademide büyük bir tasfiye gerçekleşti. Kurumlara korku salındı, otosansür uygulamaları katmerlendi. Binlerce duruşmada tekrar ettiğimiz talepler 26 Temmuz 2019 günü Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararıyla önümüze geldi. Mahkemeler bunun ardından beraatler vermeye başladı. 6 Eylül 2019’dan beri beraat eden imzacı sayısı 20’yi aştı. Sadece kendi kaderlerimiz, kariyerlerimiz, mesleklerimiz ve alanlarımızın sınırlarına bakmanın körleştirici etkisine dair gözlemlerimiz dönemimize eleştirel, bilim ve söz ile döneme tanıklık etme sorumluluğumuz ve dayanışmanın inceliğine, güzelliğine dair deneyimimiz olmasaydı bu sebatı gösteremezdik.”
“Barışın sözünü ve arayışını yüksek tutmak için bizlere ödetilen bedel toplumun ödediği daha büyük bedelin sadece küçük bir yansımasıdır” diyen Altınel sözlerini şöyle tamamladı: “Rakamlar bize bunu söylüyor. Toplumsal barış ve sosyal adalet için buradaki dayanışmadan aldığımız güçle her alanda çalışmaya devam edeceğiz. Tanık olmaya, barışın sözünü söylemeye devam edeceğiz.”
