Usta yönetmen David Lynch, Vice Magazine’e verdiği röportajda, karantina günlerini nasıl geçirdiğini, salgına dair düşüncelerini ve gelecek öngörülerini anlattı.
Karantina günlerini Los Angeles’taki evinde geçiren Lynch, günlük rutininin değişmediğini söylüyor:
“Rutinim öncesiyle hemen hemen aynı. Uyanınca ilk iş kahve içiyorum. Hani hastanede önce damardan ilaçlarınızı verirler ya, ben de öyle gün boyu damla damla kahve alıyorum. Sonra da meditasyon yapıyorum ve çalışmaya başlıyorum. Bu aralar içinde polyester reçinenin olduğu, ufak lambalardan oluşan iki duvar apliği, iki de masa lambası yapıyorum.”
Lynch, ahşap ve elektriğe olan ilgisini ise şöyle açıklıyor:
“Ahşap çok heyecan verici bir şey. Düşünsenize, doğa bize bir sürü ahşap türü veriyor, üstelik kesmeye, zımparalamaya, şekillendirmeye ve cilalamaya çok müsait bir yapısı var. En güzel malzemelerden biridir ahşap, kesildiğinde harika kokar. Ve bir de elektrik olmasaydı ne halde olurduk, düşünün. Karanlık, şeylerin yokluğudur, hiçliktir. Olumsuzluk, içinde yatan tüm pozitifliklerin yokluğudur. Oysa canlandırmaya kalktığınızda, olumsuzluğun karanlığı, ışığın pozitifliğinde kaybolmaya başlar. Fikir akışını engelleyen şey olumsuzluktur.”
Lynch, karantinadaki herkese meditasyon yapmayı öneriyor:
“Transandantal meditasyon, insanın iç dünyasına yönelmesine ve içinde var olan sonsuz saf bilinç formunu deneyimlemesine izin verir. Bu form aslında hepimizde var ama nedense onunla olan ilişkimizi kaybetmiş durumdayız.
Üstelik transandantal meditasyon kolay ve zahmetsiz bir yöntem. Hatta izolasyondaki insan için özel olarak tasarlanmış diyebilirim. Konsantrasyon, tefekkür ya da farkındalık meditasyonlarına benzemiyor. Bunlar da iyi tabii ama aşmanızı yalnızca transandantal meditasyon sağlar.
(Pandemiden dolayı stres ve kaygı yaşayan insanlar) Transandantal meditasyon tekniklerini öğrensinler. Hayatın tadını çıkarmak için yeni şeyler keşfetsinler. İnsanlar hayatta kalmanın keyfini çıkardıkça büyük resmi görmeye ve insanlarla olan ilişkilerinde daha iyi olmaya başlarlar.”
İzolasyonun yaratıcılığa iyi gelip gelmediği sorusuna ise şöyle cevap veriyor:
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
“Eğer izolasyondayken perişan bir halde acı çekiyorsanız bu yaratıcılığa iyi gelmez. Olumsuzluk yaratıcılığın düşmanıdır. Korku ve öfkeyle dolduysanız, fikir akışınız kısıtlanır. Ama eğer her gün meditasyon yaparsanız, stres, endişe, gerginlik, depresyon, üzüntü, nefret, intikam, öfke gibi olumsuzluklar geri çekilmeye başlar.”
Lynch, pandeminin ortaya çıkma nedenlerine ve sonrasında yaşanacaklara dair düşüncelerini de anlattı:
“Bazı sebeplerden ötürü dünya yanlış yönde ilerliyordu, Doğa ana da bize, ‘Artık yeter, tüm bunlara bir son vermemiz gerek’ dedi. Yeni bir düşünce yapısı ortaya çıkana dek bu durum devam edecek.
Bence çok daha manevi ve kibar olacak her şey. Bizi daha güzel bir şekilde, daha güçlü bağlar ile birbirimize yaklaştıracak. Diğer yandan çok daha farklı bir dünya olacak, çok daha zeki bir dünya. Sorunlarımıza çözümler bulacağız ve hayat çok daha güzel olacak. Filmler geri dönecek. Her şey yeniden doğacak ve muhtemelen bu kez daha iyi olacak.”
Lynch, tüm bunlar olurken insanlara evde yapabilecekleri aktiviteler de önerdi:
“Boyama yapsınlar, resim çizsinler, ufak tefek şeyler inşa etsinler, şarkı sözü yazsınlar, şiir yazsınlar, sonradan filme uyarlanabilecek hikayeler yazsınlar, oyunlar oynasınlar, yeni oyunlar icat etsinler. Ufak bir alanda yapılabilecek o kadar çok şey var ki… Yeni yemek tarifleri bulup, bir şeyler pişirsinler. Bu süreç, birçok deneyim elde etmek için önemli bir fırsat.”
