Trans kadınların yoğunlukla yaşadığı, İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Bayram ve Küçük Bayram sokaklarında üç ev polis tarafından önceki gün (28 Haziran) mühürlendi. Daha önce 3 Aralık’ta da aynı üç ev koronavirüs salgını gerekçe gösterilerek mühürlenmiş, iki saat sonra ise tekrar açılmıştı. Medyascope olarak, Bayram Sokak’ta yaşayan trans kadınların evlerine gittik, yaşananları kendi ağızlarından dinledik.
“Polisler İl Sağlık Müdürlüğü’nün gerekçesi nedeniyle evi mühürledi”
Bayram Sokak’ta yaşayan bir kadın yaşananları şöyle anlattı:
“Polisler geldi, İl Sağlık Müdürlüğü’nün bir gerekçesini söyledi. Ancak ben burada kiracıyım, ikametgâh adresim bu ev, evimi bırakıp nereye gideyim? Bizler için gerçekten çok zor. Biz sadece buradan geçiniyoruz, ailelerimize buradan bakıyoruz. Farklı bir iş olsa onu yaparız, kenara 50 TL koyma derdindeyiz, benim hasta bir babam var. Ona bakmak zorundayım. Beni evimden çıkardıklarında bütün arkadaşlarımla helalleştim çünkü intihar edecektim. Sonrasında vazgeçtim, çünkü hasta babama bakmak zorundayım.”
“Polis bize ‘Bir yanlışlık olmuş’ dedi”
Bayram Sokak’ta yaşayan bir başka kadın, evinin mühürlendiğini, daha sonra karakola gittiklerinde kendilerine evlerinin yanlışlıkla mühürlediğinin söylendiğini anlattı:
“Polis, İl Sağlık Müdürlüğü’nün bir belgesini telefondan gösterdi. Nedeni ise koronavirüs salgınıymış. ‘Burayı koronavirüs nedeniyle mühürlememiz gerekiyor’ dediler. Tabii kararı göstermediler. Evden çıktık ve Onur Haftası Komitesi’ne haber verdik. Komiteye haber verince aktivistler buraya geldi. Aktivistler gelmeye başlayınca polisin sayısı da arttı. Avukatımız geldi, polis bir kişi ile görüşmek istediğini söyledi. Bizim ikametgâhımız burada ve biz burada yaşıyoruz, çalışma alanı değil burası. Avukatımız ile burada ikameti olan biri karakola gittiğinde polis bize, ‘Bir yanlışlık olmuş’ dedi. Olaydan iki saat sonra mührü kaldırdılar. Yan tarafta bir dairenin mührü ise oradaki ev sahibini bulamadıklarından duruyor.”
“Bu yaşananların sebebi kadın düşmanlığı ve transfobi”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Medyascope’a konuşan bir trans kadın, mühürlemenin nedenini “kadın düşmanlığı ve transfobi” olarak açıkladı: “Bu mühürlemenin nedeni tabii ki kadın düşmanlığı ve transfobi. Bizim yaşadığımız eve gelmelerinin tek sebebinin, Onur Yürüyüşü’nden dolayı duydukları öfke olduğunu düşünüyorum. Biz burada yaşıyoruz, bizi yaşam alanlarımızdan çıkarttılar. Buradan gidersek yaşayacak evimiz yok. Evimizi mühürlediler, bu dışarda kalmamız demek. En temel insan haklarımızdan biri olan barınma hakkından mahrum bırakılıyoruz, trans kadın olduğumuz için ve Onur Yürüyüşü’nün de öfkesi olduğu için.”
“Polis bizi üstü kapalı tehdit etti”
Karakolda tehdit edildiğini söyleyen kadın, “Karakola gittiğimizde, aba altından sopa gösterdiler bize. Sokakta yürüyemeyebilirsiniz vs. gibisinden. Kısacası polis, karakolda bizi, üstü kapalı tehdit etti” diye konuştu.
“Dayanışma olmasaydı, burayı açmakta çok zorlanacaktık”
Mühürlemenin ardından çok ciddi bir dayanışma yaşandığını belirten trans kadın, “Eğer dayanışma olmasaydı, biz en temel insan hakkımız olan barınma hakkımızı koruyamayacaktık” dedi.
“Polisler geldiğinde korkudan camdan atlayacaktım”
Medyascope’a konuşan başka bir kadın, polisler geldiğinde hissettiklerini şöyle anlattı: “Zaten bu süreçte kaç tane ev değiştirdim, ben de bilmiyorum. Transların yaşadığı bir yer olduğu için buraya geldim. Psikolojik ve fiziksel olarak çok fazla yıprandım, polisler geldiğinde korkudan, camdan atlayacaktım, artık ölümü bile göze almıştım.”
*Konuştuğumuz üç trans kadının isimleri, güvenlik nedeniyle paylaşılmamıştır.
