Çok gülüyorum “üç büyükler”, “dört büyükler”, “beş büyükler” kavramlarına. Zaten büyüğe saygı ile harmanlanmış nesillerin tuttuğu takımlar, bir de futbol kulüplerinin şampiyonluk kazanmasına göre büyük olarak nitelendirilir. Gerçekte büyüklük nedir ve spordaki bu kavramın altı nasıl boşaltılıyor? Süper Lig ne kadar büyüklük terimini doldurabilir ki takımlar doldursun?
Bizim en Süper Lig’imizde şampiyonluk yaşayan altı takım var. Şampiyonluk sayılarına göre, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Medipol Başakşehir ve Bursaspor. Başakşehir hariç en yüksek taraftar sayısına da (Tahsin Hasoğlu’na burada cevap hakkı doğdu) bu takımların sahip olduğu düşünülebilir. Takımların resmi sosyal medya hesaplarına bakarsanız da görebilirsiniz nasıl çılgın bir etkileşim içinde olduklarını. Galatasaray’ın 11 milyon, Fenerbahçe’nin 9 milyon, Beşiktaş’ın 5 milyon ve Trabzonspor’un 2 milyon takipçisi bulunuyor. En Süper Lig’in peki Twitter’da kaç takipçisi var? Rakamla “0”, yazı ile “sıfır”. Çünkü Türkiye Süper Ligi’nin resmi bir sosyal medya hesabı yok!
Kendimize rakip gördüğümüz gerçek “büyük” liglere bakarsak eğer, İngiltere Premier Lig’in 32 milyon, İspanya LaLiga’nın 8,4 milyon, Almanya’nın 2,3 milyon, Fransa Ligue 1’in 1 milyon, sosyal medya hesabını en geç açan ülke liglerinden (2018) İtalya Serie A’nın 512 bin takipçisi var. UEFA sıralamasına göre rakibimiz olan liglerin ise Yunanistan Süper Ligi’nin 35 bin, Belçika Pro League’in 39 bin takipçisi bulunuyor. Lakin şunu da unutmamak gerek, bu iki ligin de büyük takımlarının 300 binden az takipçisi var. Yani sosyal medya havuzları çok dar bizim büyük takımlarımıza göre.
Haydi geç kaldık diyelim Türkiye Süper Ligi olarak. Şu an tüm dünyadaki en yaygın video izleme servisi olan YouTube’daki ligimizin abone sayısını biliyor musunuz? Rakamla “0”, yazı ile “sıfır”. Çünkü gene yok! Avrupa’nın büyük liglerinde ise durum çok farklı. İngiltere Premier Lig’de 2,4 milyon, İtalya Serie A’da 8,2 milyon, İspanya LaLiga’da 8 milyon, Almanya Bundesliga’da 3,2 milyon ve Fransa Ligue 1’de 860 bin abone var. Her hafta klasik olarak en güzel 10 gol, en güzel 10 kurtarış, komik anlar gibi sayısız video hazırlayıp koyuyorlar. Özellikle İngiltere Premier Lig, oyunculara internet jargonu ile “Challenge (meydan okuma)” görevleri veriyor ve çok eğlenceli işler ortaya çıkıyor. Çünkü yeni dönemde, takipçilerin kadar varsın. Ne kadar etkileşim yarattığın, kaç kişiyi peşinden koşturduğun kadar değerin var.
Çok acı fakat Süper Lig’in marka değeri için en ufak bir çalışma duydunuz mu? “İtibardan tasarruf olmaz” mottosuyla hareket eden Türkiye Futbol Federasyonu, Mercedesleri, BMW’leri kovalamak yerine keşke bu konulara eğilse. Ligin marka değeri envanterimizdeki araçlarla belli olsaydı, en pahalı lig bizim ve Katarlıların olurdu. Bizim ligimizin değeri bir araba ile karşılık bulsaydı sanırım bu araç “Anadol” olurdu.
YouTube konusu çok önemli. Özetleri izlemek, yayıncı kuruluşun internet sitesinden işkence gibi. Hiçbir pratikliği yok, gelir modeli oluşturmaya uygun değil, herhangi bir sayfada paylaşmak imkansız. Yurtdışında yaşayan ve hasbelkader bir Türk takımına gönlümü kaptırmış birisi olsam ve böyle bir işkenceye maruz kalsam şöyle düşünürdüm: “Sanırım Türkiye Futbol Federasyonu, Süper Ligi gizlemek istiyor.” Gerçekten, belki de gizlenmek istiyordur. Düşünsenize TFF ve MHK başkanları istifa etmiş, 13 elit hakemine “itibarsızlaştırma” operasyonu çekilmiş, ertesi yılın yayıncısının belli olmadığı bir garip organizasyondan bahsediyoruz.
Takımlarımız da bu marka değerini düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. En son ligden düşmesine kesin gözüyle bakılan Altay, Trabzonspor’un şampiyonluğuna leke sürülmesin ama bu lig tescil edilmesin çıkışında bulundu. Böyle bir oksimoronu Christopher Nolan duysa “Interstellar” (Yıldızlararası) devam filmini bizim ligimiz için çeker. Siz ligde mücadele ediyorsunuz, düşüyorsunuz, şaibe olduğunu düşündüğünüz ve güvenmediğiniz hakemlerle. Sonra da diyorsunuz ki “Trabzonspor’un şampiyonluğu ile ilgisi yok dediğimizin.” Ama bu lig problemli. Sadece Altay değil Yeni Malatyaspor başkanı da benzer bir çıkışta bulundu.
Türk aile yapısının yapı taşlarından biridir futbol. Ciddiyim… Bir anne ile babanın çocuklarıyla birlikte sevindikleri, üzüldükleri veya farklı takımı tutuyorsa aile bireylerinin birlikte güldükleri olgudur. Dayıların, amcaların, halaların yeni doğanı tuttukları takıma katmak için keyifle mücadele ettikleri yerdi. Nasıl ki bayram bir gelenekse, birlikte izlenilen maçlar da anıların birikmesinde önemli rol oynar. Sizler, genç nesillerin aileleri ile birlikte anı biriktirmesini, toplumsal hafızasının oluşmasını engellediniz. Özetleri bile saklar oldunuz. Şu an farkında değilsiniz, fakat Z kuşağı ve sonraki nesilleri elinizden kaçırdınız. İtibar, insanların hafızalarında bıraktığınız güzel anılardır, dört tekerleriniz değil.
Herkese, sevdikleriyle güzel anılar biriktirdiği mutlu bayramlar!
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
