Ordu’nun Fatsa ilçesine bağlı Sefaköy Köyü’nde kullanılan tek su kaynağının bir alabalık tesisine verilmesine karşı bir araya gelen yurttaşlara jandarma ekipleri müdahale etti. Medyascope’a konuşan bir köylü, şirketi dava ettiklerini ve davayı kazandıklarını belirterek şirketin konuyu istinafa ve Yargıtay’a taşıdığını, Yargıtay’ın ise siyasi çıkarlar neticesinde karar verdiğini söyledi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel de konuyla ilgili Medyascope‘a konuştu.
Ordu’nun Fatsa ilçesine bağlı 80 haneli Sefaköy Köyü’nün su kaynağı bir alabalık tesisine verildi.
Alabalık tesisine verilen dışında su kaynağı bulunmayan köylüler karara tepki gösterdi.
Kararı protesto etmek için bir araya gelen köylülere jandarma ekipleri müdahale etti.
“Önce bizi yıkacaksınız”
Salih Gergerlioğlu yaşananları sosyal medya hesabından paylaştı.
Sefaköy Köyü Muhtarı Yusuf Kaynar, “Önce bizi yıkacaksınız, sonra suyu keseceksiniz” diyerek karara tepki gösterdi.
Jandarma ekipleri, köy halkına biber gazıyla müdahale etti. Birçok kişi gözaltına alındı.
Bir yurttaş jandarmaya, “Siz Allahsız mısınız, siz Müslüman değil misiniz? Müslüman bunu yapmaz” diyerek tepki gösterdi.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Jandarma, köy halkının görüntü almasına da izin vermedi.
“İşletmenin arkasında siyasi bir güç var”
Medyascope’a konuşan bir köylü, 2011’de özel bir şirket tarafından köydeki su yatağının kiralanması ile bu sürecin başladığını söyledi. Köylüler olarak şirketi dava ettiklerini ve mahkemeyi kazandıklarını belirten vatandaş, şirketin konuyu istinaf mahkemesine ve Yargıtay’a taşıdığını, Yargıtay’ın ise siyasi çıkarlar neticesinde karar verdiğini belirterekşunları söyledi:
“Bu su ihtilaflı bir su olmuştu, 2011 yılından sonra halkın içtiği bir su vardı orada. Bir depo vardı, depo patladığı için köylüler olarak oraya yeni bir depo yaptık. Biz, bu işlemi 1984 ve 1991’de yapmıştık. 2011’de bir işletme burayı kiralıyor ve bize şunu söylüyor: ‘Sular benim, bu suyu ben alıyorum.’ Biz de köyün başka içme suyu olmadığını arkadaşlara söyledik. İnat ettiler, mahkemeye gittik, yerel mahkemeyi biz kazandık. Sonrasında istinaf ve Yargıtay’a kadar gitti dava, orada biz haksız bulunduk. Tabii ki bu işletmenin arkasında siyasi bir güç olduğunu biliyoruz. O siyasi güç, Ordu’da ortaklı. Bunun üzerine Yargıtay onlara verdi davayı.
Sonrasında yürütme ve icra kurulu suyu kesmeye geldi. İlk geldiklerinde biz halk olarak karşı çıktık. Biz, ‘Sürece bırakalım, uzlaşalım, köy susuz kalamaz’ dedik. Karşı taraftan, ‘Tamam’ cevabı geldi. Bu süreçte biz belli gideceğimiz yere gittik, geldik. Herhangi olumsuz bir şeyle karşılaşmadık. Biz olumsuz bir şeyle karşılaşmayınca karşı taraf yeniden polis, asker ve jandarma ile halkı darp ederek suyu kesti. Şu an köyde su yok. İki kişi gözaltına alındı, bu sabah serbest bırakıldı. Kısacası halkın ayaklanması oldu çünkü suyuna sahip çıktı.
Emniyet güçleri tarafından halkın tartaklanması söz konusu ve gözaltı alımları olmuştur. Halk kendi suyu için Yargıtay’ın kararına tepki gösterdi ve elbette hiç kimse kanunların üzerinde olmadı ama kararın yanlış olduğunu anlatmaya çalışırken bizi darp ederek çocuk, kadın, yaşlı karakollara doldurdular.”
CHP’li Adıgüzel: “Suyun anavatanında bir mahalle susuz bırakıldı”
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel de konuyla ilgili Medyascope‘a konuştu.
Adıgüzel, “Suyun anavatanında, su coğrafyasında Ordu’da bir mahalle, 400 insan susuz bırakıldı. Kim bıraktı? Ordu Valiliği’ne bağlı kurumlar suyu 400 insan yerine bir alabalık çiftliğine tahsis etti. Büyükşehir de seyrediyor. İmtiyazlı bir-iki kişi için, halkın suyu kesildi. Şu an mahallede evde yemek yapmaya, içmeye, abdest almaya su yok. AKP’nin vekili de telefonda muhtar azarlıyor” dedi.
Adıgüzel şöyle devam etti:
“Valisi, belediye başkanı burada derdini anlatmaya çalışan halka bir yetkili gönderecek ya da kendisi gelecek yerde asker yolluyor. Asker de kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden halkın üzerine yükleniyor.
Su hakkında öncelik; insan, tarım, işletmedir.
Buranın erkeklerine ‘Kadınları aradan çek, öyle konuşalım’ diyen yetkili seni de bulacağız. Türk kadını evinin, mahallesinin, ülkesinin eşit ortağıdır. Suyun anavatanında 400 kişiyi, koca bir mahalleyi susuz bırakan vali ve belediye başkanı bu ayıp size yeter.”
