363’üncü Medyascope Açık Oturumu’nda Edgar Şar, konukları Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı, araştırmacı Roj Girasun ve siyaset bilimci Dr. Onur Alp Yılmaz ile Sedat Peker’in ifşaatı ve Kılıçdaroğlu’nun provokasyon uyarıları üzerinden Türkiye’nin seçimlere nasıl bir ortamda gideceğini tartıştı.
Prof. Dr. Serap Yazıcı: “Cumhur İttifakı bugünkü iktidarını başarısına değil, toplumda yarattığı baskıya borçlu”
Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı, Kılıçdaroğlu’nun provokasyon uyarısına dikkat çekti: “Evet şu anda Türkiye’de her şey olabilir, o sebeple Sayın Kılıçdaroğlu’nun uyarısına dikkat etmek lazım. Ancak bir yandan da umudu kaybetmemek lazım ve iktidarın barış içinde değişimi için gereli adımları atmak lazım.”
“Cumhur İttifakı bugünkü iktidarını başarısına değil, toplumda yarattığı baskıya borçlu. Bahçeli’nin açıklamalarından yasama yılı kapanmadan önce meclisin gündemine gelen dezenformasyon yasasını yeniden gündeme getireceği anlaşılıyor. Bu teklif birçok yönden anayasaya aykırı.”
“Muhalefet gerçekçi olmalı, şartların eşit olmadığını bilmeli ama kötümserliğe de kapılmamalı. Altılı Masa iktidarın kimyasını bozdu, Onlar muhalefetin ilelebet dağınık kalacağını ve bir mutabakata ulaşamayacaklarını düşünüyorlardı. Özellikle Parlamenter Sistem mutabakatını hiç beklemiyorlardı. Sırf bu sebeple seçim yasasını değiştirip, Altılı Masa’nın bir ittifaka dönüşmesini engellemek istediler. Ancak Altılı Masa iktidarın bu beklentilerini boşa çıkaracak şekilde çalışmalarına devam ediyor, gerek komisyonları gerekse tüm temsilcileri nezdinde.”
Dr. Onur Alp Yılmaz: “Kutuplaştırmayı bir silah haline getirmek için ‘dindar-dinsiz’ fay hattını hareketlendirecek”
Siyaset bilimci Onur Alp Yılmaz ise iktidarın olağanüstü durumlar yaratma çabasına işaret ediyor. “Bu iktidarın olağan yollarla gitmek istemeyeceği tahmin edilebilir, aksi gereksiz iyimserlik olur. Örneğin Bahçeli’nin sosyal medyanın kısıtlanması gerektiğine yönelik çağrısı da bu olağanüstülüğe dikkat çekiyor. Zaten 7 Haziran – 1 Kasım arası da bu olağanüstülüğe bir örnek. Bugün Kılıçdaroğlu’nun ve Altılı Masa’nın adımları, iktidarın en büyük silahı olan kutuplaştırmayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı. Bunu kullanabilmek için ‘dindar-dinsiz’ fay hattını daha şiddetli bir şekilde kaşımaları ihtimal dahilinde.”
Roj Girasun: “Güvenlikçi söylem her zaman aynı şekilde sonuç vermeyebilir”
“Cumhur İttifakı, uzun zamandır olağan koşullarda siyaset yapamıyor ve bu sebeple de olağanüstü koşullar yaratma istiyor. Muhalefet de olağanüstü durumlara her zaman aynı kıvraklıkta cevap veremiyor. Muhalefet, olağan koşullarda kazanıyor gibi duruyor ama aksi durumda neler yapılacağı henüz tam belli değil. 15 Temmuz sonrası gelişen güvenlikçi bakış açısı ve yaratılan korkuyla Türkiye’de rejim değişti ve genel seçimlere gidildi. Ancak yerel seçimlerde aynı başarı sağlanamadı, çünkü muhalefet de olağanüstü koşullara uyum sağlayan bir kıvraklığı büyükşehirlerde başarabildi. İktidar aynı stratejisini kullanmaya devam ediyor ve hedeflerinde de muhalif aktörler var. İktidardan kopan partiler, halen bekledikleri oy seviyesine ulaşamamış olsa da siyaseti normalleştiren bir adım.”
“15 Temmuz’dan 7-8 ay sonra yapılan bir referandumda evet oyları çok az bir farkla öne geçti. Yine 2019 yerel seçimlerde muhalefet İYİP ve HDP seçmenlerinin oylarıyla büyükşehirleri kazandı. Böyle bir ortamda bile muhalefetin başarı sağlanması güvenlikçi söylemin her zaman başarı sağlamayacağını gösteriyor.”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
