Gürkan Çakıroğlu yazdı: HDP-İYİ Parti ekseninde pusula Türkiye

Cumhur İttifakı’nın başörtüsü ile kamufle ederek Meclis’e getirdiği; nefret suçunu anayasallaştıran, din ve vicdan hürriyetine darbe indiren anayasa değişikliği teklifine HDP kapıları kapattı. Ne demiş Yunus Emre:

“Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere,

Yalan değil gerçektir, ben de gördüm tozunu”

Böylece mesele özelinde, kendi elleri ve ezberleri yüzünden tuzağa düşen CHP ve İYİ Parti, AK Parti’nin pençeleri arasından kurtulmuş oldu. Bu yolu HDP açtı, ne ironik. “Bölücü” olmakla itham edilen parti bir kez daha, üstelik her türlü zulme maruz kalmasına ve kimsenin de buna hakkıyla itiraz etmemesine rağmen yine bir araya getirdi muhalefeti, bir arada tuttu memleketi.

Kim seni kapatabilir, hangi çılgın sana zincir vurabilirmiş HDP? Bir Türk olarak, bir Türk milliyetçisi olarak bu duruşunu ve meydan okuyuşunu gıpta ile seyrettim. Ne diyelim, darısı bizimkilerin başına. Siyasetin ana muhalefet partisi CHP ama toplumun ana muhalefet partisi HDP.

HDP aynı zamanda, Altılı Masa’nın Emek ve Özgürlük İttifakı ile diyalog kuramamasına isyan etmekte ne kadar haklı olduğunu da gösterdi topluma. Zira görüldüğü üzere muhalefetin bu iki ayrı ittifakı, farklarını muhafaza etmekle birlikte aynı istikamette hareket edebildiğinde ortaya çıkan enerji ve sinerji karşısında aciz kalıyor iktidar. Yani muhalefet ortak aday hususunda uzlaşı sağladığı taktirde hem cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacak güce hem de parlamento seçimlerini kazanacak potansiyele fazlasıyla sahip. Peki bu neden başarılamıyor? 

Çünkü İYİ Parti’nin rüyası ile riyası arasındaki çelişki ve çatışma, vaziyeti içinden çıkılmaz bir hale sürüklüyor. Ama nasıl ki HDP olmadan olmuyorsa, İYİ Parti olmadan da olmuyor, olmayacak. İyi ki de böyle oluyor zira aksi halde o çok arzu ettiğimiz toplumsal barışa ulaşmak mümkün değil. Ayrıca Akşener ve arkadaşlarının, yani Türk milliyetçilerinin 2016’da başlattığı isyanın ve takiben kurdukları partinin muhalefetin bugünlere gelmesindeki payı çok büyük. Bunu görmek gerek.

Bu ahval ve şerait altında İYİ Parti, Ekrem İmamoğlu’na “milli irade” diye sahip çıkarken, HDP’li seçilmiş siyasetçilere karşı takındığı ve istisnası olmayan tavrı açıklamak mümkün değil. İmamoğlu milli irade de Selçuk Mızraklı ve arkadaşları gayri milli irade mi? İradenin özü-üveyi var da bizim mi haberimiz yok? Aynı husus dokunulmazlıklar ve HDP’ye açılan kapatma davası için de geçerli.

Başbakan olmak istiyor Meral Akşener. Ben de istiyorum olmasını, hatta bunun için oy verdim kendisine. Ama nasıl bir başbakan olacak Meral Hanım? Elbette herkesin oyunu, desteğini alamazsınız lakin hiç kimseyi de yok sayamazsınız. Akşener’in 9 Aralık 2022’de Ruşen Çakır’ın sorularına verdiği yanıtlar, onun da Kürt meselesinin Türkiye için Pandora’nın kutusu olduğunun farkına vardığını ve bir arayış içinde olduğunu gösteriyor. Lakin aynı şeyi partisi için söylemek zor.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

İYİ Parti olarak hem “kazanacak aday” sloganları ile Altılı Masa’ya ayar vereceksiniz hem de kazanmanın önüne en büyük taşı gelip siz koyacaksınız. Bu çelişki İYİ Parti’nin samimiyetine ve potansiyeline gölge düşürüyor. İYİ Parti’nin en büyük rakibi ve aslında tek düşmanı bizatihi kendisi. 

“Çözüm Süreci neden başarısız oldu” sorusunun cevabı da İYİ Parti’de. Kardeş kavgasının taraflarından birisi masada yoktu o süreçte. Kavga edenler barışır. Siyasal olarak dindarlar veya İslamcılar hiçbir zaman taraflarından birisi olmadılar Kürt Meselesi’nin. Bu çatışmanın ezelden beri iki tarafı var: Kürt siyasal hareketi ve Türk milliyetçileri. Bu iki taraf diyalog kurmadan Türkiye sorunlarını çözemez, çoğulcu ve ideal bir demokrasiye ulaşamaz.

İYİ Parti, rüyası ile riyası arasındaki çelişkileri gidermeden Türkiye bu karanlıktan çıkamaz. Kürtler her fırsatta tavırlarının milletten yana olduğunu ve tüm yok saymalara rağmen Cumhuriyet’ten vazgeçmeyeceklerini cümle aleme gösteriyorlar. Geriye tek bir soru kalıyor; Türk milliyetçileri ne yapacak? Kendi acımızın ötesine bakabilecek miyiz?

Türkiye’de geleceğin nasıl şekilleneceğine İYİ Parti ve Akşener karar verecek. Suçlarımızı, günahlarımızı veya utancımızı öfkeyle bastırmak çare olmadı dertlerimize, ihtiyacımız olan şey yüzleşmek. Yüzleşmek ise boyun eğmek değil bilakis meydan okumak ve çok çetin, en çetin mücadeleye baş koymak.

Hatırlamalıyız! Türk, Anadolu’nun kapılarına dayandığında koçbaşı olarak çatışmayı değil dayanışmayı ve diyaloğu kullandı. Türk’ün bu toprakları yurt edinip kök salmasının ve dallanıp budaklanmasının dayanağı kazandığı savaşlardan çok geliştirdiği ilişkiler, kurduğu ittifaklardı. Peki sonra ne mi oldu? “Devlet” geldi Türk’ü yuttu. Akşener “Pusulamız devlet” diyor. ‘İl mi yaman bey mi yaman’ sorusuna her daim il demiş Türk’ün mü pusulası devlet?

Türkiye’nin, Türk’ün tözüne ve töresine dönmesine ihtiyacı var. Türkiye’nin adalete, özgürlüğe, eşitliğe ve refaha varabilmesi için Türk milliyetçiliğinin tabuları yıkmasına, kabuğunu kırmasına ihtiyacı var. Türkiye’nin, Türk milliyetçilerinin pusulasının millet olmasına ihtiyacı var.