Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

AYM’den Van depremi kararı: “Gerekli önlemleri almayan vali ve AFAD yetkililerinin asli yükümlülükleri bulunmaktadır”

Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından 20 Şubat’ta Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde iki deprem daha meydana geldi. Bu depremlerin ardından Hatay’ın Samandağ ilçesindeki yıkılmayan binalar da yıkıldı. Deprem sonucunda altı kişi yaşamını yitirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 12 Şubat’ta “Hasarlı veya az hasarlı gözüken evlerinizde oturabilirsiniz” demişti. Anayasa Mahkemesi (AYM), 2013’te Van Depremi’nde yıkılan Bayram Oteli’ne ilişkin kararında, ilk depremden sonra “gerekli önlemleri almayan vali ve AFAD yetkililerinin asli yükümlülüklerinin bulunduğunu” belirtti. Yerel mahkemenin de “etkili ve caydırıcı bir ceza soruşturması yürütmediğinin anlaşıldığını” vurgulayan AYM, Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşama hakkının ihlal edildiğine dikkat çekti.  

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 12 Şubat’ta Gaziantep’teki AFAD Koordinasyon Merkezi’nde yaptığı basın toplantısında, evleri e-devlette hasarsız veya az hasarlı olarak gözüken vatandaşlara “Hasarlı veya az hasarlı gözüken evlerinizde oturabilirsiniz” diye seslenmişti.  

“15 gün arayla iki büyük deprem daha oldu”

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 6 Şubat’taki iki depremin ardından 20 Şubat’ta da Hatay’ın Defne ve Samandağ’ı ilçelerinde 6.4 ve 5.8 büyüklüğündeki depremlerde altı kişi yaşamını yitirdi. Depremde, 18’i ağır olmak üzere 294 kişi yaralandı.

Van depreminde, 16 gün sonra olan ikinci depremde 24 yurttaş yaşamını yitirmişti

Van-Erciş’te 23 Ekim 2011 günü deprem meydana gelmiş ve 9 Kasım 2011 günü binlerce artçının ardından Van’ın Edremit ilçesinde ikinci bir deprem yaşanmıştı. AFAD’ın verilerine göre bu iki depremde toplam 644 kişi hayatını kaybetmiş, bin 966 kişi ise yaralanmıştı. Selman Kerimoğlu isimli bir kişinin de aralarında olduğu 24 kişi, 9 Kasım 2011’deki ikinci depremde Bayram Oteli’nin enkazında kalarak vefat etti. Kerimoğlu’nun ailesi yaşam hakkının ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Başvurucular, ilk deprem sonrası gerekli tedbirleri almayarak yakınlarının ölümüne neden olduğunu ileri sürdükleri vali ve AFAD yetkilileri hakkında cezai soruşturma açılmamış olması nedeniyle, Anayasa’dan kaynaklanan yaşam hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. Adalet Bakanlığı’nın konuya ilişkin AYM’ye gönderdiği görüş yazısında ise “hayati tehlike içeren koşullar nedeniyle başvurucuların yakınlarının maruz kaldığı riskin ne zaman gerçekleşebileceği konusundaki belirsizliğin, bu tür koşulların ortaya çıkışında payı olan kişilerin statüsü ve bu kişilere atfedilen eylem veya ihmalin kasıtlı olup olmadığı hususlarının dikkate alınması gerektiği” vurgulandı.

“Yerel mahkeme etkili ve caydırıcı bir soruşturma yürütmedi”

AYM, yerel mahkemenin “etkili ve caydırıcı bir ceza soruşturması yürütmediğinin anlaşıldığını” vurgulayarak Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşama hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

“Sorumlu kişilerden hasar tespiti yapması ve binayı boşaltma kararı vermesi beklenebilir”

Değerlendirmede, yaşanan artçı sarsıntılar sonucu birinci depremde belli seviyede hasar görmüş binalarda yıkılma tehlikesi bulunduğunun öngörülebilecek bir risk olduğu vurgulanarak, depremden sonra geçen 16 gün içinde otel hakkında hasar tespitinin yapılarak, gerektiğinde boşaltılması kararı verilmesinin sorumlu kişilerden beklenebileceği belirtildi. 

“Devlet, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmelidir”

Devletin, Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında yaşam hakkını korumak için sahip olduğu “etkili bir yargısal sistem kurma” pozitif yükümlülüğünü hatırlatan Yüksek Mahkeme’nin, başvurudaki devletin sorumluluklarına ilişkin değerlendirmeleri ise şöyle:

“Devletin yaşam hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüklerin bir de usuli yönü bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda, bunların sorumlulukları altında meydana gelen ölümler için hesap vermelerini sağlamaktır.”

“İnsanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişilerin yargılanmaması, yaşam hakkının ihlaline neden olabilir”

“Bununla birlikte, ihmal suretiyle meydana gelen ölüm olaylarında Devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmali olduğu, yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri göz ardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda, bireyler kendi inisiyatifleriyle ne gibi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsun, insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması (Anayasa’nın) 17. maddenin ihlaline neden olabilir.”

“Devletin yükümlülüğünün ortaya çıkabilmesi için kamu makamlarının önlem almakta başarısız oldukları tespit edilmelidir”

“Devletin bu noktada bir yükümlülüğünün ortaya çıkabilmesi için kamu yetkililerince, belirli bir kişinin hayatının gerçek ve yakın tehlike içinde olduğunun bilinmesi ya da bilinmesi gerektiği durumların varlığı kabul edildikten sonra, böyle bir durum dâhilinde, makul ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında bu tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde kamu makamlarının önlem almakta başarısız oldukları tespit edilmelidir.”

“Depremin meydana gelmesi durumunda görevlilerin görevleri mevzuatta açık bir şekilde belirlenmiştir”

“Deprem gibi bir afetin meydana gelmesi durumunda, başvurucuların haklarında ceza soruşturması yapılmasını talep ettikleri görevliler açısından, hasar görmüş binaların derhal tespit edilmesi, binaların gördüğü hasar bakımından tehlike arz edenlerinin boşaltılması ve yıktırılması, afete uğrayanların veya uğraması muhtemel olanların bulundukları yerlerde veya başka yerlerde geçici olarak barınmalarının sağlanması görevleri konu hakkındaki mevzuatta açık bir şekilde belirlenmiştir.

Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik’te, vali ve kaymakamlar, görevli bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile askeri birliklerin, ilgili mevzuat ve bu Yönetmelik gereğince düzenlenecek acil yardım planları ve acil yardımla ilgili yönergelerle kendilerine verilen görevleri yerine getirmekten ayrı ayrı sorumlu oldukları, afetin meydana gelmesinden itibaren, alınması gereken her türlü acil tedbirlerin alınmasından ve acil yardımların bir emir beklemeden yapılmasından afetin meydana geldiği yerin mülki amirinin sorumlu olduğu ifade edilmiştir.”

“Vali ve AFAD yetkililerinin, alınabilecek tedbirlere ilişkin asli yükümlülükleri vardır”

“Başvurucuların birinci deprem sonrasında gerekli tedbirleri almamak suretiyle yakınlarının ölümüne neden olduklarını ileri sürdükleri vali ve AFAD yetkililerinin, alınabilecek tedbirlere ilişkin asli yükümlülüklerin bulunduğu anlaşılmaktadır.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.