Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye sele teslim oldu: Nasıl önüne geçilecek?

Meteorolojinin uyarısı da fayda etmedi, şiddetli sağanak yağış ülke genelinde sel ve taşkınlara sebep oldu. Yurdun dört bir yanından peş peşe sel haberleri gelmeye başladı. Ankara, Samsun, Sinop, Kastamonu, Çorum ve Denizli’ye bağlı ilçelerde şiddetli yağış sonrası yollar kapandı, heyelanlar meydana geldi, tarım arazilerini su bastı, ekili alanlar zarar gördü, Samsun’u Ordu’ya bağlayan karayolu heyelan nedeniyle ulaşıma kapandı, hayvanlar sele kapıldı. Aslında ne zaman kuvvetli yağış meydana gelse sonuç değişmiyor. Şehirler, beldeler sular altında kalıyor, maddi ve manevi telafisi mümkün olmayan kayıplar meydana geliyor. Köprüler yıkılıyor, evler, araçlar sular altında kalıyor, tarım arazileri zarar görüyor ve kimi illerde kentte yaşayanlar için her yağış kâbusa dönüşüyor.

Samsun’da etkili olan şiddetli yağış sonrası meydana gelen sele kapılan bir kişi hayatını kaybetti. Amasya’da ise sel sularına kapılan araç içerisindeki iki kişi kayboldu. Kaybolan iki kişinin bulunması için arama çalışması başlatıldı. Kastamonu’nun İnebolu ve Bozkurt ilçelerinde dün (4 Haziran) başlayan aralıklarla etkili olan sağanak ve dolu nedeniyle taşkın durumuna karşı alarma geçildi. Çayların kenarlarında taş ve toprak yığınlarıyla barikat oluşturuldu. Belediye hoparlörlerinden de anons yapılarak esnaftan iş yerlerini açmaması istendi. Samsun’da bir, Kastamonu ve Sinop’ta iki ilçede okullar tatil edildi. Kastamonu İnebolu’da, bodrum ve giriş katta oturanlar tahliye edildi. Meteoroloji günlerdir vatandaşları sel ve taşkın riskine karşı uyarsa da sonuç değişmiyor. Peki, şehirlerdeki seller ve taşkınlar neden önlenemiyor?

Dursun Yıldız

“Kentlerin altyapısı meteorolojik koşulların getireceği riskleri taşıyamıyor”

Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, iklim değişikliğinin de etkisiyle meteorolojik olayların sıklaşmaya başladığına dikkat çekerek, kentlerin alt yapısının revize edilmesi gerektiğinin altını çiziyor:

“Kentlerimizin altyapısı, özellikle yağmur suyu toplama, uzaklaştırma ve kanalizasyon sistemi olağanüstü meteorolojik koşulların getireceği riskleri taşımaya elverişli değil. Bu da mevcut altyapının hızla değiştirilip olası olumsuzluklara karşı hazır hale getirilmesini zorunlu kılıyor. Aksi halde önümüzdeki dönemde artacağına kesin gözüyle bakılan yağışların sel baskınlarına yol açması kaçınılmaz görünüyor.”

Yıldız, altyapıdaki eksiklikleri de şöyle sıralıyor:

“İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı olağan dışı meteorolojik olaylar, çarpık yapılaşma, betonlaşma, ayrı yağmur suyu hattının olmaması, yetersiz kalan suyu uzaklaştırma yapıları ve kent hidrolojisinin değişmesi yağışların daha şiddetli, kısa süreli ve şehirlerde sel yaratacak şekilde düşmesi.”

“Yağmur suları için yeni kanalizasyon hattı yapılmalı”

Yıldız, kentlerdeki sel felaketini engellemek için üçüncü bir hat yapılmasını öneriyor:

“Şu anda yağmur sularının büyük bir kısmı kanalizasyon sistemi ile taşınmaya çalışılıyor. Bu da yetersiz kalıyor. Aylık yağmur suyu sistemi yapılmalı ve yağmur sularının toplanması ve iletilmesi için yeni bir kanalizasyon hattı yapılmalı. Mevcut durumda iki tane hat var; biri kanalizasyon, biri içme suyu hattı. Buna ek olarak üçüncü bir hattın, yağmur suyu hattının eklenmesi lazım.”

Murat Türkeş

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş de Yıldız ile aynı görüşte.

“Su taşkınlarını önleyecek bir altyapı geliştirilemedi”

Türkeş’e göre kentlerin altyapısı, kanalizasyon sistemleri, yollar, köprüler ve yağmur boşaltım sistemleri bu kuvvetli yağışlara uygun değil:

“Altyapı geliştirilemedi. Yollar, köprüler, köprülü kavşaklar yapıldı ama sağanak şeklindeki kuvvetli yağışların, kentlerde yaratacağı selleri ve su taşkınlarını önleyecek bir altyapı geliştiremedi. Bu yüzden sürekli uyarılar yapılıyor ve bu uyarıların önemli olduğunu düşünüyorum.”

“Kentlerin fazla yağışı emme ve tutma kapasitesi yok”

Kentlerin asfalt, beton, kaldırım, bina ve çatılardan oluştuğunu ve bu nedenle kuvvetli yağışlarda suyu emebilecek kentsel bir altyapı olmadığını belirten Türkeş, “Kentin bu geometrisi yağışı hızla sellere, su taşkınlarına dönüştürüyor. Çünkü yeteri kadar açık suyu tutabilecek toprak, yeşil alan, kentin içinde geniş alanlar yok. Kentin fazla yağışı emme ve tutma kapasitesi hemen hemen hiç yok. Kentlerin doğal hidrografik ağı yani akarsu sistemleri yok edildi. Artık eski dereler yok, akarsular yok. Siz o coğrafyayı yok etseniz bile bu yağışın bir yere gitmesi gerekiyor. Onlar da eski yollarını, kanallarını, derelerini bulmaya çalışıyorlar. Bulamayınca da kentlerde son yıllarda sıklıkla sel ve taşkınları yaşıyoruz” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.