“Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla 20 Eylül’de gözaltına alınan 27 sosyal medya yöneticisinin 19’u serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 15 kişiye yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartı kondu. Aralarında “Muhbir”, “Aykırı” ve “Haber Report” yöneticilerinin de bulunduğu 8 kişi ise tutuklandı. Gözaltıların ardından sığınmacı konusu tekrardan gündeme geldi. Peki, halk gerçekten kin ve düşmanlığa tahrik ediliyor mu, Türkiye’nin sıklıkla değişen göçmen politikası nedir ve nereye gidiyor? Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Danış değerlendirdi.
Suriye İç Savaşı’nın başlamasıyla Türkiye, açık kapı politikasını benimsedi ve kayıtlı-kayıt dışı milyonlarca Suriyeli sığınmacı sınırlara akın etti. Sınırı aşan sığınmacılar kısa sürede Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden başlayarak Türkiye’nin dört bir yanına dağıldı. Gittikleri illerde yaşanan ekonomik sıkıntıların, emlak ve istihdam krizinin faturası doğrudan sığınmacılara kesildi. Türkiye’nin sığınmacılar için bir politikasının olmadığını, eylemsizliğin bir politika olduğunu söyleyen Doç. Dr. Didem Danış, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zor bir yol ayrımında olduğunu belirtti.
Toplumdaki mülteci karşıtlığının arttığını dile getiren Danış, sözlerine şöyle devam etti:
“Hemen her partinin seçmeni çok büyük bir oranda, yüzde 80 civarında mültecilerin geri dönmesini istiyor. Fakat aynı zamanda da Türkiye’de çok ciddi bir işgücü açığı var. Hepimizin de yakından deneyimlediği gibi Türkiye, bir ekonomik krizden geçiyor, yoksullaşma ve işsizlik sorunu yaşıyor. Ama bir yandan da ciddi bir işgücü açığı sorunu yaşıyoruz. Bu da aslında gelir eşitsizliğiyle ve ekonomik toplumsal yapının bozulmasıyla çok ilgili. Çünkü Türkiye ekonomisi maalesef ucuz işgücüne dayalı bir ihracatla ekonomiyi döndürüyor. Tekstil, tarım, inşaat gibi en ucuz işleri yapmaya göçmenlerden başka kimse tâlip olmuyor. Dolayısıyla siyasi iktidar, ekonominin çarklarının dönebilmesi için göçmen ve mülteci nüfusunun burada olması gerektiğinin farkında.”
Toplumdaki tepkinin fark edildiğini vurgulayan Danış, son birkaç aydaki politikaya bakıldığı zaman İçişleri Bakanlığı’nın uygulamalarının bir anlamda göçmenlerin burada kalmasını ama olabildiğince de görünmezleşmesini sağlamaya yönelik olduğunu söylüyor.
İçişleri Bakanlığı’nın temmuzdan bu yana çok yoğun bir geri gönderme kampanyası yaptığını belirten Danış, İstanbul ve diğer kentlerde kayıtlı olmayan göçmenleri yakalayıp geri gönderme merkezlerine, oradan da ülkelerine sınır dışı etme yöntemi izlediğini dile getirdi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Danış sözlerine şöyle devam etti:
“Bu politika Türkiye’deki göçmen veya mülteci grupların olabildiğince görünmez olmaya çalışmalarına neden oluyor. Sanıyorum, hükümetin de bu karmaşık konuyu yönetme şekli bu, yani tümden onları göndermek değil çünkü ucuz işgücüne ihtiyaç var. Hükümet bir yandan da toplumdaki rahatsızlığı kontrol altına alabilmek için onları görünmezleştirmeye çalışıyor. Fakat bu politikanın uzun vadede çok ağır sosyal sonuçlarının olacağını da unutmamak gerekiyor.”