Gazze’de bombardıman altında doğum yapmak: “Doğmamış bebeğimin suçu ne?”

Kefaia Abu Asser, 24 yaşında. Gazze’nin 30 kilometre güneyinde yer alan Refah’ta Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yönetilen bir barınağının köşesinde hasır bir minderin üzerinde oturuyor. Kucağında kırmızı bir battaniyeye sarılı bebeği var. “Savaş nedeniyle çocuğuma henüz bir isim bulamadım. Henüz dört günlük” diyor.

İlk kez anne olmak dünyanın her yerinde zor. Ama Kefaia, ilk doğumunu hayal bile edemeyeceği bir travma altında yapmak zorunda kaldı.

Aslen Gazze’nin kuzeyinde yaşayan Kefaia, İsrail’in kendilerini “güneye doğru gidin” diye uyarmasının ardından ailesiyle birlikte güneye gidenlerden. Hamileliğinin de son günlerinde. Kefaia yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Bir yerden bir yere koşup kaçmak zorunda kaldık. Çok bitkin düşmüştüm. İlk başta Nuseyrat Kampı’na gittik. Ama yakınımıza bir bomba düştü. Parçalanmış cesetler gördüm. Çok zordu.”

Kefaia ve ailesi Gazze’nin kuzeyinde yerlerinden edilen yüzbinlerce kişi arasındaydı. Diğerleri gibi onlar da kilometrelerce yolu yürümek zorunda kaldı. Kefaia, “Çocuğum için çok tehlikeliydi. Çok korktum” diyerek yolculuklarını anlatıyor.

Ağrı kesicisiz doğum yaptı

Aile, nihâyet, Refah’taki Kuveyt Hastanesi’ne ulaştı ancak hastanenin doğumhanesi kapatılmıştı. Kefaia daha sonra Emirlik Hastanesi’ne geçti. Gazze’nin kuzeyinden, güneyinden, her yerden doğum yapmak için gelen kadınlar olduğunu anlatan Kefaia, ağrı kesicisiz doğum yapan annelerden:

“Ağrı kesici sıkıntısı yaşanıyordu. Gerçekten ağrısı dayanılmaz hale gelenlere ve ihtiyacı olanlara veriyorlardı.”

DSÖ’ye göre Gazze’de anne ölümleri artacak.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve diğer kuruluşlar, İsrail’in saldırıları sonucu Gazze’deki 35 hastaneden 14’ünün ve 72 sağlık merkezinden 46’sının artık kullanılamaz hale geldiğini açıkladı. Kadınlar bu şartlar altında yeterli sağlık hizmeti almadan doğum yapıyorlar, ağrı kesicisiz sezaryen doğum ameliyatına giriyorlar ve hatta doğumdan birkaç saat sonra kanamaları devam ederken taburcu ediliyorlar.

Gazze’de nasıl doğum yapacağını bilmeyen 50 bin hamile kadın var. Her gün yaklaşık 180 anne doğum yapıyor.

“Su yok, bebeğim için süt yok”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Ola Abu Oali de zor şartlarda doğum yapan kadınlardan biri. “Bebeğim iki haftalık. Savaş sırasında burada, bu okulda doğdu” diyor. Ola’nın bir küçük oğlu daha var. Hepsi şu anda Refah’taki BM barınağında yaşıyor.

Mevcut koşullar altında çocuklarının sürekli hastalandığını ve ishal olduklarını anlatan Ola, “Suyumuz yok, bebeğim için sütüm yok. Tuvaletlerin durumu çok kötü. Kokudan durulmuyor. Kullanmak için de sıra beklemek zorundayız” diyor.

Temiz suya erişim, Gazze’deki en büyük zorluklardan biri. BM, kişi başına günde 3 litre su düştüğünü açıklıyor.

Wafaa Yousef Fakhry Ahmed

Wafaa Yousef Fakhry Ahmed de Ola ile aynı barınakta kalanlardan. O da hamile. “Doğum tarihim yaklaşıyor ve çocuğumun hayatından endişe ediyorum” diyerek korkusunu anlatıyor.

DSÖ, yeterli bakım olmadığı için Gazze’de anne ölümlerinin artmasını bekliyor.

Esma da üç çocuğu ile birlikte El Aksa Hastanesi’nin yerleşkesindeki bir çadırda kalıyor. Sürekli gelen bomba sesleri nedeniyle çok sayıda kadının düşük yaptığını anlatan Esma, “Kemik ağrıları ile uyanmak bir gerçek haline geldi” diyor ve çatışmanın durmasını istiyor:

“Ateşkes çağrısında bulunuyorum. Çocuklar neden bu kadar acı çekiyor? Ne suçları var? Henüz daha doğmamış bebeğimin suçu ne?”

Kaynak: BBC