Tuncer Bakırhan, partisinin grup toplantısında Öcalan’ın birkaç gün içinde tarihi bir çağrı yapacağını söyledi. Ruşen Çakır, Demirtaş’ın ve Öcalan’ın süreçteki rolünü videoda yorumladı. Çakır, “Demirtaş bu sürecin olmazsa olmazı” dedi. Öcalan’ın merkezde durduğunu söyleyen Çakır, bir yerde de DEM Parti olduğunu vurguladı.
Tuncer Bakırhan, partisinin grup toplantısında Öcalan’ın birkaç gün içinde tarihi bir çağrı yapacağını söyledi.
Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürecin siyasi taşıyıcılığını yaptığını belirterek, buna değer verdiklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “Sizin için tarihe geçme fırsatı kapıda duruyor. Günü kurtarmak için oyalanmak yerine, geleceği kazanmak için cesaret gösterin” çağrısında bulundu.
- OKUYUN – Türkiye’nin çözüm süreci serüveni: Diyalogdan müzakereye, müzakereden çatışmaya (2013-2015)
Öcalan’ın bu çağırıyı hangi koşullarda yapacağı belirsizliğini koruyor. Çakır, “Olayın birçok detayını bilmiyoruz. Silahlar bırakıldıktan sonra ne olacak? Sürecin aktörleri kimler olacak?” diye sordu. Ruşen Çakır, “Başlayan bu süreç Öcalan’ın çağrısıyla sona erecek değil” dedi.
Öcalan’ın merkezde durduğunu söyleyen Çakır, bir yerde de DEM Parti olduğunu vurguladı. Çakır, yeni dönemde Kandil’in etkili olamayacağını ifade etti. Çakır, yasal alanda çok güçlü aktörlere ihtiyaç olduğunu söyleyerek, DEM Parti ve Selahattin Demirtaş kilit rol olduğunu söyledi. Çakır, “Öcalan’ın bu hareketin bir bir kanadının taşıyıcısı olacağı
ortada. Ama onun bulunduğu yerden -İmralı ya da başka bir yer- bu koşullarda yürütebileceği bir süreç olmayacak. Özellikle yasal alanda çok güçlü aktörlere ihtiyaç olacak” dedi.
Çakır, “Demirtaş bu sürecin olmazsa olmazı. Öteden beri söylenen bir husus var. Öcalan’ın
Demirtaş’ı kendine bir tür rakip olarak gördüğü, onun çok fazla öne çıkmasını istemediği gibi iddialar var” dedi.
“Kürt siyasi hareketinin yasal ayağının lideri Selahattin Demirtaş’tır”
Çakır, “Demirtaş’tan sonra gelen eş genel başkanlar da performans sergiledi ama hiçbirisi bir Demirtaş olamadı. Şu haliyle baktığımız zaman Kürt siyasi hareketinin yasal ayağının lideri Selahattin Demirtaş’tır. Yıllardır cezaevinde olmasına rağmen onun söyledikleri birçok şeyi değiştirebiliyor. Mesela Kılıçdaroğlu’nu işaret etmişti” dedi.
Demirtaş’ın özellikle Türkiye’de Kürtleri, harekete geçirebildiğini söyleyen Çakır, “Bu Öcalan’ı rahatsız ediyor olabilir ama onun aynı zamanda gerçekçi davranıp, Demirtaş olgusunu kabul etmesini bekliyorum. Tıpkı Demirtaş’ın Abdullah Öcalan olgusunu kabul etmesi gibi” dedi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Çakır, “Önümüzdeki dönemde Öcalan’ın Selahattin Demirtaş’ı dışlayarak yola devam
edeceğini düşünmüyorum” dedi.
Videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Benim ‘‘Yeni çözüm süreci’’ dediğim, kimilerinin ‘‘İmralı açılımı’’ dediği olayı fazla konuşan kalmadı, farkındayım ama ben konuşmaya devam edeceğim. Konuşan pek yok ama beklentiler yüksek. En son dün DEM Parti grubunda da Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan da Öcalan’ın yakında bir açıklama yapacağını söyledi. Biz bunu 15 Şubat olarak yazmıştık. Arkadaşımız Ferit Aslan, 15 Şubat’ın Öcalan’ın Türkiye’ye iade edildiği tarih olduğu için Öcalan’ın bunu seçtiğini söylemişti ama 15 Şubat olmayacağı anlaşılıyor. Herhalde böyle bir anlamlı günde yapılmasını ülkeyi yönetenler pek istememişler, anlaşıldığı kadarıyla. Her neyse, Şubat ayında bir açıklama yapması, bu açıklamayı doğrudan kendisinin yapması, görüntülü bir şekilde yapması ve Kandil’e silah bırakma çağrısı yapması bekleniyor. Olayın tabii birçok detayını bilmiyoruz. Ne olacak sonra? Silahlar bırakıldıktan sonra ne olacak? Suriye’de nasıl bir çözüm olacak? Birçok konu var. Bunlar belirsiz. Bir diğer konu da bu süreç, başlayan bir süreç, Öcalan’ın bu çağrıyı yapmasıyla sona erecek değil. Peki nasıl devam edecek ve kimler burada aktör olacak? Biliyoruz, Öcalan önemli bir yerde duruyor, devlet de onu bir şekilde muhatap alıyor. Merkezde Öcalan var, bir yerde DEM Parti var. Bu yeni dönemde eğer silah bırakma olayı yaşanacaksa – ki bütün kilit orası – Kandil’in eskisi kadar etkili olmayacağı ortaya çıkıyor. Peki bundan sonrasını kim götürecek? Öcalan mı? Öcalan hakkında Devlet Bahçeli “Gelsin, DEM Parti grubunda konuşma yapsın” dedi. Umut hakkından yararlanabileceğini söyledi. Ev hapsi iddiaları dillendirildi. Erdoğan, kendisi demiş ki, “Adam çıkmak istemiyor. Nereden çıktı bu iddialar?” demiş. Galiba gerçekten de öyle çıkmak gibi bir beklentisi yok; ama bulunduğu yerdeki koşullarının iyileştirilmesi ve oralardan dışarıyla bir şekilde temas kurabilmeyi istiyor anlaşılan. Öcalan’ın bu hareketin bir kanadının taşıyıcısı olacağı ortada. Ama onun bulunduğu yerden, İmralı ya da başka bir yer, bu koşullarda yürütebileceği bir süreç olmayacak. Özellikle yasal alanda çok güçlü aktörlere ihtiyaç olacak ve bu noktada tabii ki öne çıkan oluşum DEM Parti ve kişi de bence Selahattin Demirtaş. Selahattin Demirtaş bu sürecin olmazsa olmazı. Ama öteden beri söylenen bir husus var, o da Öcalan’ın Demirtaş’ı kendine bir tür rakip gibi gördüğü, onun çok fazla öne çıkmasını istemediği gibi iddialar. Yıllardır kimi zaman iddia olarak, kimi zaman analiz olarak yapılıyor. Aslında anlaşılır bir şey. Bu hareketi kurduğu andan itibaren Öcalan’ın hareketin içerisinde nasıl bir tahakküm kurduğu, Kürt hareketinin başı ve sonu olmak istediği belli. Ama aynı zamanda bu hareketin çok sayıda değişik kademelerde kadrolar yetiştirdiği de belli ve eğer bu süreç devam edecekse, silah bırakma çağrısını yapıp Kandil de buna uyacaksa, artık bu hareket yepyeni bir mecrada akacak, o da tamamen yasal zemin olacak ve yasal zemin de çok güçlü olmak durumunda, eğer birtakım kazanımlar elde etmek istiyorsa. Ve şu anda bakıyoruz ki HDP’de Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasından sonra gelen Eş Genel Başkanlar — daha sonra partilerin adları değişti, şu anda DEM Parti olarak yola devam ediyor — hepsi birtakım performanslar sergiledi ama hiçbirisi bir Selahattin Demirtaş olamadı. Şu haliyle baktığımız zaman Kürt siyasi hareketinin yasal ayağının liderinin Selahattin Demirtaş olduğunu tartışmasız bir şekilde söyleyebiliriz. Yıllardır cezaevinde olmasına rağmen onun söyledikleri birçok şeyi değiştirebiliyor. Aday oluyor, birisini işaret ediyor; mesela Cumhuriyet Halk Partisi’ni İstanbul seçimlerinde işaret etmişti. Daha sonra Kılıçdaroğlu’nu işaret etti; Kılıçdaroğlu kaybetti, o ayrı bir husus. Ama özellikle Türkiye’de Kürtleri harekete geçirebilmek için bir cazibe merkezi olarak Selahattin Demirtaş var. Bu, Öcalan’ı rahatsız ediyor olabilir. Ama Öcalan’ın aynı zamanda gerçekçi davranıp Selahattin Demirtaş olgusunu kabul etmesini bekliyorum; tıpkı Demirtaş’ın Abdullah Öcalan olgusunu kabul etmesi gibi. Biliyorsunuz, son dönemde yaptığı açıklamaların hepsinde adres olarak Abdullah Öcalan’ı gösterdi Selahattin Demirtaş; ama kendisinin de kendilerinin de görev üstlenmekten kaçınmayacağının altını çizdi. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Öcalan’ın Selahattin Demirtaş’ı dışlayarak yola devam edeceğini düşünmüyorum. Şunu biliyoruz, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı nedeniyle ve sonrası nedeniyle Demirtaş’tan hiçbir şekilde hoşlanmıyor. Bahçeli ilk açılımı yaptığı zaman da adres olarak İmralı ve DEM’i gösterdi; Edirne ve Kandil’i göstermedi, özel olarak da altını çizdi. Ama burada onların istemiyor olması, tercih etmiyor olması, Selahattin Demirtaş’ın devre dışı kalacağı anlamına gelmiyor. Bu sürecin zaten en kritik kırılma noktalarından birisi de bu olacak. Öcalan ev hapsine çıkar, çıkmaz, koşulları iyileştirilir vesaire, bunlar bir başka yerde duruyor ama en önemlisi Selahattin Demirtaş başta olmak üzere cezaevlerindeki siyasi tutukluların durumu olacak. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve arkadaşlarının ve tabii bu arada Gezi tutuklularının serbest bırakılmaması halinde ortada bir süreç falan olmayacaktır. Bunun bir şekilde bu süre içerisinde tartışıldığını, bunun pazarlığının yapıldığını düşünüyorum. Detayları bilmiyorum, bu bir akıl yürütme. Ama bunun bir aşamasında eğer Öcalan bu çağrıyı yaparsa – ki yapacak gibi gözüküyor – ardından gelişecek süreçte Öcalan’ın da önünü açmasıyla birlikte Selahattin Demirtaş’ın daha aktif bir şekilde devreye gireceğini ve muhtemelen, kişisel olarak bekleyip umut ediyorum ki, özgür bir şekilde bunu yapacağını düşünüyorum. Yeni bir dönem başlayacak Kürt hareketi için ve bu dönemin en öne çıkan ismi tabii ki Abdullah Öcalan’ın himayesinde Selahattin Demirtaş olacak gibi geliyor bana. Kandil’deki diğer lider kadronun ne olacağı konusu çok belirsiz. Muhtemelen onları Ankara, Türkiye’de görmek istemeyecektir. Daha çok konuşulan, bunların Irak’ta ya da Avrupa’nın değişik yerlerinde hayatlarını sürdüreceği şeklinde birtakım spekülasyonlar var. Ama şu andaki konumuz bu değil, ileriki günlerde bunlar da biraz netleşir. Ama şu haliyle bakıldığında, Demirtaş ve Öcalan’ın birlikte hareketinin, birtakım sorunlar olsa da, her iki taraf tarafından da benimseneceği bir sürece girdiğimizi düşünüyorum. Bakalım, ne olacak. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.