Mizah dergisi Leman hakkında, Muhammed Peygamber’in karikatürüne yer verdiği iddiasıyla “dini değerleri alenen aşağılama” suçundan soruşturma başlatıldı ve dergi binasına saldırı düzenlendi. Yaşananlar akıllara 2015’te Fransa’da Charlie Hebdo dergisinin Paris bürosuna yapılan baskını getirdi.
Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırı, yalnızca bir terör eylemi olarak değil, aynı zamanda küresel ölçekte basın özgürlüğü, İslamofobi ve güvenlik politikaları tartışmalarının fitilini ateşleyen bir dönüm noktası olarak kayda geçti.
Charlie Hebdo saldırısı: Ne oldu?
7 Ocak 2015 sabahı, Fransa’nın Paris kentinde yayımlanan mizah dergisi Charlie Hebdo’nun merkez ofisi, Cezayir kökenli Fransa vatandaşı olan Şerif ve Said Kouachi kardeşler tarafından basıldı.
Silahlı saldırganlar, derginin Muhammed Peygamber karikatürleri yayımlamasını gerekçe göstererek, aralarında çizerlerin ve Genel Yayın Yönetmeni Stéphane Charbonnier’nin de bulunduğu 12 kişiyi öldürdü.
Kouachi kardeşler; sekiz gazeteci, iki polis, bir hizmetli ve bir ziyaretçinin hayatını kaybettiği saldırının ardından güvenlik güçleri tarafından öldürüldü.
Bu olaydan yalnızca iki gün sonra yaşanan başka bir saldırıda ise Fransız cihatçı Amedy Coulibaly, Paris’in doğusundaki Hyper Cacher isimli Yahudi süpermarketine saldırı düzenleyerek üç müşteri ve bir çalışanı öldürdü.
Davada son durum ne?
Saldırıdan beş yıl sonra, 2020 yılında Charlie Hebdo saldırısıyla bağlantılı 14 kişinin yargılandığı dava başladı. Sanıklar, saldırganlara lojistik destek sağlamakla suçlandı. Mahkeme, Aralık 2020’de sonuçlandı ve sanıklardan bazıları ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Saldırının planlayıcıları olan Kouachi kardeşler ve Coulibaly, saldırılar sırasında öldürüldükleri için yargı önüne çıkarılamadı.
Dergi, dava süreci boyunca saldırıya uğradığı karikatürleri yeniden yayımladı ve bu, başta İslam dünyasında olmak üzere çok sayıda ülkede protestolara neden oldu.
Türkiye’de tepkiler nasıl oldu?
Charlie Hebdo saldırısı Türkiye’de de büyük yankı uyandırdı. Dönemin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan saldırıyı kınadı ve Batılı ülkelerin ifade özgürlüğü konusundaki çifte standardını da eleştirdi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Saldırı sonrası Paris’te düzenlenen ve dünya liderlerinin katıldığı “Je Suis Charlie” yürüyüşüne Türkiye’yi dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temsil etmişti.
Saldırının ardından Charlie Hebdo’nun Hz. Muhammed karikatürlerini yeniden yayımlaması, Türkiye’de çok sayıda çevreden sert tepki aldı.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu karikatürlerin “ifade özgürlüğü değil, açık bir nefret suçu” olduğunu belirtmişti.
Bazı medya kuruluşları bu karikatürleri yayımladığı için tehdit edildi; Cumhuriyet gazetesinin Charlie Hebdo’nun bir kısmını özel ek olarak basması büyük tartışmalara neden oldu. Gazetenin yazarlarından Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan hakkında dava açıldı ve 2016 yılında “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama” suçundan mahkum edildi.
Saldırı sonrası neler değişti?
Charlie Hebdo saldırısı, Avrupa’da güvenlik politikalarının yeniden gözden geçirilmesine yol açtı. Fransa başta olmak üzere birçok ülkede radikalizme karşı mücadele politikaları sıkılaştırıldı. Aynı zamanda ifade özgürlüğü, İslamofobi, göçmenlik ve entegrasyon politikaları üzerine küresel ölçekte süren tartışmaların merkezinde yer aldı.