Üç ay boyunca sessizlik vardı… Tribünlerde ses yoktu, stat ışıkları sönmüş, çimlerin rüzgarla olan yalnız sohbeti dışında futbola dair fazla bir şey yoktu. Ama şimdi o beklenen an geldi. Top yeniden yuvarlanacak, umutlar bir kez daha tazelenecek. Süper Lig başlıyor!
Bu defa her büyük, kendi hikayesini farklı yazmak üzere sahneye çıkıyor:
Galatasaray rekor transferi Victor Osimhen ile daha ihtişamlı zaferler arıyor, Fenerbahçe Mourinho’nun gölgesinde geçmişin hayaletleriyle vedalaşıp bir yeniden doğuşa hazırlanıyor, Beşiktaş doğuştan Beşiktaşlı Orkun Kökçü’nün kanatları altında küllerinden doğmaya çalışıyor.
Galatasaray’da hedef üst üste 4. şampiyonluk
Üç yıldır kazanılan şampiyonlukların ardından Galatasaray sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda Avrupa’nın en dominant futbol güçlerinden biri haline geldi. Bu başarılar, camianın beklentilerini en üst seviyeye taşıdı. Aynı zamanda kadro ve yapılanma konusunda da büyük bir sorumluluk yükledi. Son 2 sezondur arka arkaya Avrupa’da hayal kırıklığı yaratan Aslan, 2025-26 sezonunda hedefini yukarıya koydu. Bu yüzden de gerek kulüp yapısı gerekse oyuncu profili açısından tarihi bir yenilenme sürecine girdi. Bu sene hedef 1996-2000 döneminde yapılan arka arkaya 4 sene şampiyonluğu tekrarlamakla birlikte, Avrupa’da en az çeyrek final oynamak ve kurucusunun da belirttiği gibi “Türk olmayan takımları yenmek.”
Gelenler, ismi geçenler
Daha hazırlık dönemi öncesinde başlayan bir motto, Galatasaray’ı temmuz ayının sonuna kadar oyaladı ama beklemeye değdiğini, 30 Temmuz’da Nijeryalı bir santrafor başka bir mottoyla ispatladı: “Solo Il Gala.”
Victor Osimhen, temmuz sonuna kadar Galatasaraylı taraftarları birçok gece uyutmadı. Osimhen, sadece maliyetiyle değil sahadaki liderlik vasfıyla da takımın önemli bir sembolü durumunda.
Öte yandan, Galatasaray taraftarı Osimhen’i beklerken, yönetim, taraftarını sadece bu gündemle meşgul etmedi. 11 Haziran’da Bayern’in kontratını uzatmasını beklediği, Arsenal’in sol kanadı için düşündüğü Alman Milli Takım oyuncusu Leroy Sane İstanbul’a geldi. Galatasaray’ın bu tip transferlerine alışığız, ama Sane gibi bir oyuncunun transfer edileceğini kimse beklemiyordu – kendi camiaları bile. Çünkü Galatasaray genellikle eylül ayına kadar bekler ve o zaman “fırsat transferi” kisvesi altında bir oyuncuyu getirirdi.
Bu transfer kuşkusuz Galatasaray’ın hücum hattını başka bir seviyeye çıkardı. Artık net bir şekilde görüyoruz ki kulüp, Şampiyonlar Ligi’nde başarı elde etmeyi hedefliyor. Galatasaray bu transferle kanat rotasyonunu iyice güçlendirdi; bölgede ciddi bir rekabet ortamı oluşması muhtemel.
Kaleci sorunu
Fernando Muslera 14 yıllık Galatasaray kariyerini sonlandırdı. Dolayısıyla gündemdeki isimler arasında kaleciler ön planda. Peki kim bunlar?
- Ederson (Mancherster City)
- Donnarumma (PSG)
- Alisson (Liverpool)
- Ter Stegen (Barcelona)
- Sommer (Inter)
- Lunin (Real Madrid)
Bu isimlere baktığımızda Okan Buruk’un en çok istediği ismin Ederson olduğunu biliyoruz. Bu da çok normal çünkü hem son Lazio maçına hem de önceki senelerdeki Avrupa maçlarına baktığımızda özellikle savunmadan pasla çıkmaya çalışırken build-up kısmında sorun yaşadı Galatasaray.
Ederson bunun için adeta panzehirlerden biri. Savunmadaki kurguda pres gelse dahi bir uzun toplarıyla hem presi hem de bütün hatları kırabilecek bir potansiyeli var. Eğer gelirse Galatasaray’ın savunmadaki birçok sorununu çözeceğini düşünüyorum. Fakat son çıkan haberlere baktığımızda Manchester City’nin James Trafford transferinin ardından Ederson’u değil, Steffan Ortega’yı göndermek istediğini görüyoruz. Bu da transferi iyice zorlaştırıyor.
Diğer adaylardan Alisson, Ter Stegen ve Lunin’in gelme ihtimalleri çok zor gözüküyor. 3 oyuncu da kulübünde kalmaya istekli. Burada geçen seneki Osimhen transferi gibi bir sürpriz olacaksa ben bunun Donnarumma olabileceğini düşünüyorum. Galatasaray oyuncuyu satın alamasa bile 1 senelik kiralığın ardından önümüzdeki sene takıma bonservisiyle alabilir.
Donnarumma, Ederson kadar kaliteli ayaklara sahip değil. Ama iş kalecilikse o kaleciliği en üst seviyede yapabileceğini PSG’nin geçen sene kazandığı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunda gösterdi. Geçen sezon City’nin kötü bir sezon geçirmesinde Ederson büyük pay sahibi. Donnarumma’ysa kariyerinin zirvesinde şu an.
Kaleci gündemini geride bırakacak olursak ve geniş kadroya bakacak olursak, ben Galatasaray’ın en az 1 sol stoper, 1 sağ bek, 1 orta saha alması gerektiğini düşünüyorum.
Arda Ünyay
Bunun dışında gelen oyuncular kısmına özellikle eklemek istediğim bir isim daha var: Arda Ünyay. Bu genç stoper geçen sene geldiğinde kimse nasıl bir oyuncu olduğunu bilmiyordu. Hazırlık kampının yıldızlarından biriydi. Özellikle Avrupa listesindeki Türkiye’de oynamış oyuncu kısmı için resmen Galatasaray’a can suyu olacak bir oyuncu. Eğer Galatasaray bu mücevheri iyi işlerse, ileride kesinlikle Avrupa’ya transfer yapıp Milli Takımın önemli bir oyuncusu olur.
Gidenler, gideceği konuşulanlar
Geçen seneki kadrosunu büyük bir ölçüde koruyan takım, oyuncu gönderme konusunda geçmiş senelerden ders almışa benziyor.
Özellikle Napoli Başkanı Aurelio De Laurientis’in Osimhen transferinde gösterdiği tavır, Galatasaray yönetimine transferde nasıl satış yapmasını öğretmiş gibi.
Bunun da en büyük örneği Przemyslaw Frankowski’nin 5 Ağustos’ta Rennes’e transfer olduğunda Galatasaray’ın açıkladığı ücretler oldu. Galatasaray geçen sene yeterince verim alamadığı Frankowski’den neredeyse 2-3 milyon euro kar etti. Oyuncuyu bonuslarla birlikte yaklaşık 13 milyon euro gibi bir ücretle gönderdi.
Bunun yanında birkaç aydır Morata’yı isteyen Como takımının yaptığı transfer tekliflerini reddeden Galatasaray, oyuncuyu yüksek bir bedelle takımdan göndermek istiyor.
Giden oyunculara baktığımızda özellikle Fernando Muslera ve Dries Mertens gibi kulüp hafızalarının ve kulübün deneyimli oyuncularının ayrılması kulüpte ve camiada önemli bir etki yarattı. Bu önemli oyunculara daha sonrasında Kerem Demirbay’da eklendi. Bunun dışında Taylan Antalyalı, Mathias Ross’un sözleşmeleri feshedilirken, Halil Dervişoğlu’da Çaykur Rizespor’a kiralandı.
İşte gitmesi gündemde olan diğer oyuncular:
- Victor Nelsson
- Carlos Cuesta
- Derrick Köhn
- Kazımcan Karataş
- Elias Jelert
- Nicolo Zaniolo
- Yusuf Demir
Fenerbahçe şeytanın bacağını kırmak değil koparmak istiyor
Yıllardır gözlerinin önünden kayan şampiyonluklara, sessiz tribünlerin iç geçiren yankılarına tanık olan Fenerbahçe bu sezon sadece bir yarışa değil, mazisine, gururuna ve milyonların hayaline yeniden yürümeye hazırlanıyor.
Galatasaray’ın üst üste kazandığı üç şampiyonluk ve 11 senedir süren şampiyonluk hasreti, sarı lacivertli camiada buruk bir suskunluk yaratmış olsa da, şimdi rüzgarı tersine çevirecek bir umut, Kadıköy’ün taşlarında ve Samandıra’nın sessiz sabahlarında filizleniyor.
Gelenler ve ismi geçenler
Fenerbahçe Galatasaray’a göre daha yavaş bir transfer dönemi geçirdi. Eylülde seçim var, Başkan Ali Koç’un geleceği tartışılıyor. Sezon hazırlığı bu belirsizlik içinde geçse de Fenerbahçe önemli oyuncuları kadrosuna katmayı başardı.
Kulüp ilk olarak Al-Nassr’ın geçen sene 77 milyon euro bonservis verdiği fakat Cristiano Ronaldo’nun takımda görmek istemediği Jhon Duran’ı kiralık olarak kadrosuna kattı. Sol bekte Kostic’in kiralık sözleşmesinin bitmesinin ardından, Milan’a transfer olmak üzere olan Archie Brown’u kadrosuna kattı. Avrupa’daki altyapıdan yetişmiş oyuncu kontenjanını doldurmak adına Çaykur Rizespor’dan Tarık Çetin kadroya katıldı. Stoper Milan Skriniar ve Portekizli sağ bek Nelson Semedo takıma katıldı.
Bu transferlere baktığımızda aslında Jose Mourinho’nun geçen seneden ders çıkardığı ve özellikle yaşlı oyuncuların takımdan ayrılmasıyla birlikte daha dinamik ve tempolu bir takım yaratmak istediğini görüyoruz.
Gündemdeki oyunculara baktığımızda ise uzun süre Marco Asensio’nun Milan Skriniar ile birlikte geleceği konuşuldu. Fakat her konuda anlaşılmışken, Fenerbahçe Marco Asensio’nun maaşında indirim yapması gerektiğini belirtti. Transfer şu anlık çıkmazda gözüküyor. Asensio, Mourinho’nun 3-4-2-1’inin o 2’sinde Fenerbahçe’ye inanılmaz bir yaratıcılık katabilirdi.
Şu anki en sıcak gündem ise Kerem Aktürkoğlu. Geçtiğimiz sezon Benfica ve ondan önceki 4 sezonda Galatasaray forması giyen Aktürkoğlu, Türkiye’ye dönmek istiyor. Adı Beşiktaş’la da anıldı. Fakat oyuncunun daha Galatasaray’da oynarken bile Fenerbahçeli olduğu biliniyordu. Bu da transferde önemli bir faktör.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Transferin önündeki engel
Eğer Fenerbahçe Feyenoord’u elerse Benfica ya da Nice ile Şampiyonlar Ligi’nde Play-off oynayacak. Bu yüzden Benfica tarafı Kerem’in transferi konusunda aceleci davranmıyor.
Kerem Aktürkoğlu bu ligi bilen üst düzey bir sol kanat oyuncusu. 3 senedir de double-double yapmadan geçmediği sene yok. Bu yüzden de Fenerbahçe eğer bu transferi bitirebilirse çok iyi bir iş yapmış olacak.
Öte yandan bence Fenerbahçe, eğer 3’lü savunma ile devam edecekse, kesinlikle bir stoper, Fred’in yanına 6-8 pozisyonunda box-to-box oyuncu, ön tarafa da en az 2 tane daha oyuncu almalı.
Gidenler ve gitmesi gündemde olanlar
Fenerbahçe’de Galatasaray’daki Fernando Muslera ve Dries Mertens ayrılıklarının bir benzerini görüyoruz.
Edin Dzeko ve Dusan Tadic’in ayrılığı camiada büyük bir üzüntüye yol açtı. Gönderilme şekilleri çok eleştirildi. Ben bu iki ayrılığın Fenerbahçe’yi olumsuz anlamda etkileyeceğini düşünüyorum. Zaten şampiyon olamamaktan dolayı kırılgan olan bir camia var. Onların yerine bu baskıya hiç alışık olmayan genç oyuncuları getirildi.
Bright Osayi-Samuel, Miha Zajc ve Serdar Aziz ile de yollar ayrıldı. Kiralık sözleşmeleri sona eren Allan Saint-Maximin de gitti. Dominik Livakovic, Diego Carlos, Alexander Djiku, Rodrigo Becao, Sofyan Amrabat gibi oyuncuların da takımdan gönderileceği konuşuluyor.
Burada aslında 7 senelik Ali Koç yönetiminin transfer konusunda nasıl hatalar yaptığını görüyoruz.
Daha 6 ay önce 13.5 milyon euro verilen Diego Carlos bugün gönderilmeye çalışıyor. Bu yaz transfer dönemiyle 12 milyon euro verilen Sofyan Amrabat takımdan gönderilmeye çalışıyor.
Bunlar başkanlık seçimlerini etkileyecek mi, etkilerse nasıl olacak, eylül ayında göreceğiz.
Beşiktaş küllerinden doğabilecek mi?
Geçmişin anılarıyla yoğrulmuş, çınar yapraklarının gölgesinde büyüyen Beşiktaş her defasında küllerinden doğmayı bilen bir hikayenin adıdır. Taraftarının kalbindeki sarsılmaz inanç, İnönü’nün rüzgarında hâlâ yankılanan marşlar ve siyah-beyazın asil duruşu bu sezon yeniden bir dirilişe, meydan okumaya dönüşecek mi?
Gelenler ve geleceği konuşulanlar
Beşiktaş geçen sezon son maçta kazanmasına rağmen Samsunspor’un son dakika golüyle 4. oldu. Sezonu çok erken açan siyah-beyazlılar transfer sezonuna hızlı girdi.
Sol bek Masuaku’nun yerine David Jurasek’i transfer eden siyah-beyazlılar, Ciro Immobile’nin boşluğunu da Roma’dan Tammy Abraham’ı transfer ederek doldurdu. Ama asıl transfer orta sahaya oldu.
Bu yaz oynanan FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda teknik direktörü Bruno Lage ile tartışan Benficalı Orkun Kökçü takımdan ayrılma kararı aldı. Liverpool devredeydi ama o sadece Beşiktaş’a transfer olmak istediğini belirtti. Beşiktaş Orkun Kökçü’yü 30 milyon euro karşılığında transfer etti.
Bu transferlere rağmen Beşiktaş’ın kadrosunda ciddi eksiklikler var. Beşiktaş hem maddi hem de oyuncu kalitesi açısından Fenerbahçe ve Galatasaray’ın gerisinde kaldı. Onlara yetişmesi için kadrodan en az 12 tane oyuncunun gönderilmesi, yerlerine çok daha iyi isimlerin alınması gerekiyor. Bu da en az 3-4 transfer dönemi daha demek. Yani Beşiktaş’ın diğer iki İstanbul deviyle yarışması yine zor gözüküyor.
David Jurasek bence daha çok 3’lü savunmanın sol tarafındaki kanat bek rolünü iyi oynayabilecek bir oyuncu. Özellikle Wolfsberger maçı ve Shakthar eşleşmelerini incelediğimizde Jurasek’in arkasında bir savunmacı oyuncu olmadan iyi işler çıkaramayacağını düşünüyorum. Teknik Direktör Solskjear’in sistem değişikliğine gitmesi gerekebilir.
Transferler doğru mu?
Santrfor Tammy Abraham Chelsea’de kariyer zirvesi yaptıktan sonra Roma’ya transfer oldu. Abraham, Jose Mourinho ile Roma’nın Konferans Ligi almasındaki en büyük faktörlerden biriydi. Fakat bundan 2-3 sezon önce geçirdiği sakatlık onu geriye götürdü. Şu anda kariyerini toparlanmaya çalışıyor. Tammy Abraham doğru bir profil diye düşünüyorum.
Fakat Beşiktaş’ın ilk transferleri gerçekten Abraham ve Jurasek mi olmalıydı? Takımda çok bariz bir kanat oyuncusu sıkıntısı var. İlk transferler bu mevkilere yapılmalıydı. Şaşırdım açıkçası.
Orkun transferine gelince… Taraftarlar gibi ben de hâlâ inanmıyorum. Orkun’un daha üst seviyelerde -Inter, Liverpool gibi takımlarda- oynayacağını düşünüyordum. Fakat Orkun Kökçü çok büyük bir sadakat gösterdi. Hem kendi camiasının hem de rakip takım camialarının takdirini kazandı. Eğer doğru bir 6 numara getirilirse, Orkun’un çok üst düzey bir performans vereceğini düşünüyorum.
Hazır 6 numaradan bahsetmişken…
Beşiktaş, Wilfried Ndidi ile ilgileniyor ve şu anda oyuncunun önünde resmi bir Beşiktaş kontratı var. İyi bir oyuncu ama kafamı kurcalayan 2 nokta var:
- Wilfried Ndidi uzun zamandır 6 numara oynamıyor.
- Ndidi’nin tekniği orta sahadan top çıkartmak için yeterli değil.
Rıdvan Yılmaz’ın da adı yeninden gündemde. Fakat yine Jurasek’teki hata yapılıyor diye düşünüyorum. Rıdvan’ın da savunma zaafları var ve bunlar Beşiktaş’a sıkıntı çıkarabilir. Bunun olmaması için sağ beke savunma yönü kuvvetli bir isim alınmalı. Bu da yetmez. Beşiktaş en az 1 stoper, 2 de kanat oyuncusu almalı.
Gidenler, gideceği konuşulanlar
Beşiktaş’tan ayrılanlar arasında çok iyi isimler de var.
Bu isimlerin en önemlisi şüphesiz Gedson Fernandes. Fernandes 20 milyon euro karşılığında Spartak Moskova’nın yolunu tuttu.
Bakhtiyor Zaynutdinov, Jackson Muleka, Semih Kılıçsoy, Onur Bulut, Ciro Immobile, Kerem Atakan Kesgin ve Arthur Masuaku ile de yollar ayrıldı.
Burada benim en çok üzüldüğüm isim Semih Kılıçsoy oldu. A takıma ilk çıktığında heyecan yaratan, ümit vaat eden bu oyuncu sadece 15 milyon euro’ya İtalya’nın Cagliari takımına transfer oldu. Kılıçsoy’un hızlı başlayan, hayalkırıklığıyla devam eden kariyeri bundan sonra nasıl şekillenecek, göreceğiz.
Süper Lig’de ilk haftanın programı için buraya tıklayın.