Dünya Alem programının Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları ve enflasyon sarmalı başlıklı videosunda İslam Özkan’ın konuğu ekonomist Emre Şirin. Videoda Türkiye’nin ekonomik sorunları masaya yatırıldı. Enflasyon, hayat pahalılığı ve kaynakların verimsiz kullanımı gibi konular ele alınırken, ekonomik krizin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda yönetimsel ve sosyolojik bir sorun olduğu vurgulandı.
Enflasyon sorunu ve güven krizi
Merkez Bankası’nın son açıklamalarına göre, enflasyon beklentileri artmaya devam ediyor. Sıkı para politikalarına rağmen enflasyonun kontrol altına alınamaması, temel sorunların doğru tanımlanmadığını gösteriyor. Emre Şirin, enflasyonun ana nedeninin kamu politikalarındaki hatalar, kaynakların verimsiz alanlara aktarılması ve güven eksikliği olduğunu videoda belirtti. Şirin’e göre, vatandaşın ve reel sektörün güveni olmadan enflasyonla mücadele mümkün değil.
Kamu-özel işbirlikleri, şehir hastaneleri gibi projelerde kaynakların yanlış alanlara yönlendirildiği ifade edildi. Örneğin, bir liralık işin beş liraya yapıldığı iddiaları, kamu kaynaklarının israf edildiğini gösteriyor. Politikalar, küçük bir kesimin zenginleşmesine yol açarken, toplumun geniş kesimleri vergi yükü ve artan maliyetlerle mücadele ediyor. Şirin, “Toplumun %90’ı çalışıyor, %10’un cebini dolduruyor” diyerek bu konuya dikkat çekti.
Hukuk ve demokrasi eksikliği
Ekonomik sorunların yalnızca teknik çözümlerle değil, yapısal reformlarla çözülebileceğini vurgulayan Şirin, Türkiye’deki ekonomik krizin temelinde hukuk üstünlüğünün olmaması, demokrasi eksikliği ve kurumların bağımsızlığını yitirmesi olduğunu savundu. Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığının tesis edilmeden, liyakatli atamalar yapılmadan ve şeffaf veri paylaşımı sağlanmadan ekonomik sorunların çözülemeyeceğine dikkat çekti.
Türkiye’de gece yarısı kararnameleriyle her şeyin değişebileceği algısının yatırımcı güvenini zedelediğini belirten Şirin, Çin örneğini vererek, otoriter bir rejimde bile kuralların sabit olmasının yatırım için güven sağladığını, Türkiye’de ise keyfi kararların belirsizlik yarattığını ifade etti. Şirin, TÜİK’in enflasyon verilerine güvenilmemesi ve Merkez Bankası’nın politikalarına müdahale edilmesi, ekonomik istikrarı baltaladığını kaydetti.
Carry trade ve Rezerv sorunları
Döviz rezervlerinin carry trade gibi kısa vadeli ve kırılgan yöntemlerle artırıldığına videoda dikkat çekildi. Şirin, rezervlerin sağlıklı bir şekilde oluşmadığını, sıcak paraya bağımlı bir ekonominin en ufak bir siyasi veya jeopolitik riskte çökebileceğini belirtti. 19 Mart’ta yaşanan rezerv kaybını, bu kırılganlığın somut bir örneği olarak gösterdi. Dolar kurunun baskılanmasının ekonomiye zarar verdiğini, ihracatı ve turizmi baltaladığını ifade eden Şirin, serbest bırakılmayan kurun uzun vadede daha büyük maliyetlere yol açacağını savundu. Yazar, Kur Korumalı Mevduat (KKM) gibi politikaların ekonomiye ek yük getirdiğini, bu tür geçici çözümlerin kronik sorunları derinleştirdiğine işaret etti.
Yoksulluk ve sosyal yardım
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2025 verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 12 milyon kişi aşırı yoksulluk sınırında yaşıyor. Şirin, sosyal yardım alan aile sayısının artmasının bir başarı değil, başarısızlık göstergesi olduğunu vurguladığını belirtirken OECD ülkeleri arasında Türkiye’nin sosyal yardımda sondan ikinci olmasının, yoksulluğun yönetilemediğini ortaya koyduğunu dile getirdi. Yetkililerin “her şey yolunda” söylemleri ile halkın yaşadığı gerçekler arasındaki uçurum, güven kaybını artırdığını belirten Şirin, “Eylem-söylem tutarsızlığı ne kadar yüksekse, yoksulluk o kadar yüksektir” dedi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Yurtdışı harcamalar ve şeffaflık
Türkiye’nin Somali, Nijer ve Libya gibi ülkelerde yaptığı askeri ve ekonomik harcamaların şeffaf olmamasının kaynak israfı tartışmalarını alevlendirdiği sorusuyla ilgili olarak Şirin, bu tür harcamaların halkın temel ihtiyaçları karşılanmadan yapılmasının doğru olmadığını, iç sorunlar çözülmeden uluslararası alanda rekabet edilemeyeceğini belirtti.
Çözüm önerileri
Şirin, ekonomi bakanı olsaydı yapacağı ilk şeyin hukuk ve adalet sistemini şeffaf bir şekilde düzenlemek olduğunu ifade etti. Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığının sağlanması, liyakatli atamalar ve şeffaf veri paylaşımı ile güven ortamının oluşturulması gerektiğini vurguladı. Ekonomik istikrarın temelinde güvenin yattığını, bunun da ancak kurallar toplumu olunarak sağlanabileceğini belirtti.