Narin Güran’ın öldürülmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Soruşturma dosyası hızlı bir şekilde kapatıldı, gözler şimdi Yargıtay’ın ne karar vereceğinde. Fakat hâlâ konuşulmayan gerçekler var: Narin Güran’ı kim, neden öldürdü? Bu dosyadaki çelişkiler neydi? Medya bu dosyada nasıl baskın çıktı? Olayı en başından beri takip eden DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk tüm bu soruları cevaplandırdı.
Türkiye’nin gündeminde uzun süre konuşulan Narin Güran cinayetinin üzerinden tamı tamına bir yıl geçti. Narin Güran 21 Ağustos 2024’te kayboldu. Cansız bedeni ise 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde bulundu. Önce 2 Eylül’de aynı zamanda köy muhtarı olan amca Salim Güran tutuklandı. Güran’a “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “kasten öldürme” suçlamaları yöneltildi. Sonra, yani 10 Eylül’de Nevzat Bahtiyar tutuklandı. Bahtiyar, Narin Güran’ın cansız bedenini dereye gizlediğini itiraf etti. 12 Eylül’de ise anne Yüksel Güran ve abi Enes Güran tutuklandı. İki aile üyesine “kasten öldürmeye iştirak” suçu yöneltildi.
Dava ise Kasım 2024’te yapıldı. Mahkeme heyeti, anne Yüksel, abi Enes ve amca Salim Güran’a “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet, Nevzat Bahtiyar’a ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası ile tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Fakat Narin Güran’ı kimin öldürdüğü, neden öldürdüğü hâlâ netlik kazanmadı.
Narin Güran cinayetinde çelişkiler
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk ile Narın Güran cinayetindeki çelişkileri, dava üzerindeki spekülasyonları ve medyanın etkisini konuştuk.
Çelenk, gerekçeli karardaki çelişkileri şöyle anlattı:
“‘Geriye dönük olarak baz istasyonundan alınan sinyal kaydıyla kişilerin bulunduğu yerlerin tespit edilmesi hiç mümkün değil’ diyorlar. Gerekçeli kararın en temel savunusu buna dayanıyor. Bu bir safsatadan başka bir şey değil. Sözüm ona Salim’in, annenin bulunduğu yerler. İşaretlenerek cinayet anıyla uyarlanmaya çalışıyor. Aslında orada bile birçok çelişki ortaya çıkıyor. Somut delil deniyor ya. Aslında ailenin lehine ortam. Ama bunu dikkate alan yok. Çünkü mahkeme zaten sürecin öncesinde kapatılmış. Ve kapatılsın isteniyor artık. Açık ve net bir biçimde. İkincisi, Ulusal Kriminal Büro denilen bir özel şirketin yaptığı bir iyileştirilmiş kamera kaydı analizi var; o analizde de az pikselle çalışılmış. Ve şöyle bir ifade var gerekçeli kararda dehşet verici: Bir karartının görüldüğü, karartının insan olduğuna zar zor kanaat getiriyorlar. Küçük görünmesi, kısa görünmesine değil de Narin olduğu ve ahırın önünde olduğu gibi bir karartı. Bundan sonra aslında çok daha iyileştirilmiş Hindistan’da çalışılmış görüntüler geldi. Artık karartı değil, insan gölgeleri diyebileceğimiz netlikte ve piksel yolunda 8K çözünürlükteki görüntüler geldi. Sonra tabii ki bu özel çalışmalar, incelemeler gösterdi ki aslında bu karartı dedikleri şey olaydan bir saat sonra da duruyor. Yani Narin olması mümkün değil. Çocuğun görüldüğü nokta, karartının görüldüğü nokta ahırın kapısı olarak işaret edilen nokta, aslında çocuğun yürümesinin çok güç olduğu kayalık alan çıktı.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Anne Yüksel Güran’a ziyaret
Narin Güran’ın annesi Yüksel Güran’ı cezaevinde ziyaret ettiğini anlatan Sevilay Çelenk, “Yüksel Güran’ın suçsuz olduğuna çok eminim. Bir gün yanılmış olursam da bununla nasıl hesaplaşmam gerekiyorsa o şekilde hesaplaşırım. Ona bir kadın olarak gidip inandığımı, güçlü olmasını dilimin döndüğü kadar anlattım. Kadın, giderek küçücük kalmıştı. Gerçekten bitmiş, tükenmiş. Sinirleri allak bullak olmuş. Buna rağmen böyle tuhaf bir, böyle haysiyetli bir şeyi var Yüksel Güran’ın. Bana, ‘Benim arkamda durdunuz, asla sizin başınızı yere eğmeyeceğim. Asla ben bunun işbirlikçisi olmadım, buna dair hiçbir şey çıkmayacak. Çünkü değilim. Hiçbir şey bilmiyorum’ dedi” diye konuştu.
Medyadaki dezenformasyon
Sevilay Çelenk, Narin Güran kaybolduktan sonra medyada dezenformasyon yapıldığını, gerçeklerin çarpıtıldığını ve bu çarpıtmaların yargıyı da etkilediğini söyledi:
“Bu ailenin başına bu çorabı başta popülist medya çalışanları sardı. Böyle bir linç ortamında konuşabilen gazeteci, kendilerine gazeteci denilen isimler, öte tarafta yargının zaten hiçbir zarar görmemiş olması nasıl düşünülebilirdi? Bugüne kadar yargıdan hep şüphe duyanlar, yargı daha konuşmaya başlamadan aileyi suçlayanlar rahatlıkla bize ‘Ne konuşuyorsunuz, yargı var’ diyorlar. Yani korkunç bir linçle baş başa kalınıyor. Hayır, bütün bunlara bakmayan, ilk günden somut hiçbir bilgiye ihtiyaç duymadan, olayı kapattılar. Neredeyse hiç ama hiç telaffuz edilmemiş ‘ölünü aile meclisi kararı’ diye dile getirenler var. Hiç böyle bir şey dile getirilmedi. Aile meclisi kararıyla öldürülen kaç çocuk biliyoruz? Bir ailenin toplanıp herkesin bildiği bir şeyi, bütün köyün bildiği bir şeyi çocuk biliyor diye onu öldürmesi bu akıl dışılık. Bu olay siyasetin, yargının, medyanın çürümesinin ortasında bir mikro evren sundu bize. Biz hepsini gördük. Ve gazetecilik bakımından da ben gerçekten büyük üzüntü, büyük hayal kırıklığı içindeyim. Yargıtay başsavcısı onadı. Fakat istinafta şu oldu ve geçiştirilemez: Bir sürü yeni delil ortaya çıkmış. Bu delili ana akım medya görmüyor.”