Semih Yalçın’ın halkın ilk genel seçimde hangi partiye ne yapacağını bilme iddiasının dayanağı, 23 Şubat 2025 tarihli AKP kongresi olmalı. Erdoğan’ın kongre konuşmasını tekrar hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var. O uzun konuşmada iki cümle beynime mıh gibi çakılı. Yazmıştım daha önce de. O iki cümleden birisi: “Cumhur İttifakı olarak muhalefeti dönüştürme görevimizi yerine getirmekten asla kaçınmayacağız” sözüydü. Partililerine, ama en çok da iktidarının dayanaklarından biri olan sermayedarlara verilen sözdü. Birinci parti haline gelen CHP’ye yakınlaşmalarını önlemek için yapılmış bir uyarıydı da aynı zamanda. Nitekim, başta Ekrem İmamoğlu ve İBB olmak üzere CHP’li belediye operasyonlarında itirafçıların, AKP’li belediyeler ve çok sayıda kamu kurumu ile de çalışan patronlar olması, uyarının havada kalmayacağı, sözün tutulacağı mesajını veriyor geride kalanlara. Semih Yalçın ve MHP de herkesin bildiği ama kongrede bir kere daha ilan edilen etik dışı siyasi alanı tasarlama suçuna ortak olmayı memnuniyetle kabul etmiş gibi. Kongredeki bu söze güvenip gelecek seçim sonucunu ilan etmiş, Semih Yalçın.

Yalçın, X hesabında yayınladığı “musalla taşı” göndermeli mesajıyla “ne yapmak istemektedir?” sorusuna değişik cevaplar gelebilir. Benim aklıma düşen ise parti olarak içine yuvarlandıkları çaresizliğin ilanı oldu. Oy oranı yüzde 4–5 dolaylarına gerileyen partinin Cumhur İttifakı’na katkısı azaldığı ölçüde bu tür çıkışların artacağını tahmin edebiliriz. Erdoğan’a yaslanmaktan başka çaresi kalmayanların Özgür Özel’e ve CHP’ye yüklenmesi şaşırtıcı değil. “Bizden vazgeçme, seni bizim gibi can-ı gönülden destekleyecek başkası yok” mesajı veriyor Erdoğan’a. Bu mesaj aynı zamanda parti ve kişi olarak da çaresiz olunmadığı algısını yaratmak amacıyla, böylesi üst perdeden cümleler kurulduğunu düşündürüyor. Bir yerlerde kordu dağları yükselmiş olabilir mi? Kim bilir?Gerçi Özgür Özel’e “geliyor, gelmekte olan” sözünü kof iddia saymak da mümkün değil. Belki Kılıçdaroğlu kastediliyor, gelmekte olan ifadesiyle. Belki de fezleke ve muhtemel sonuçları… İçerden bilgi verme işinde trollerden rol kapmış, ön almış olabilir. Partisinin Genel Başkan Yardımcısı olduğu hâlde Meclis’te basın açıklaması yapmak yerine trol tavrıyla mesaj yayınlaması da ayrı bir sorun. Milletvekilleri neden sözlerini basın açıklamasıyla resmi olarak kayda geçirmezler? Neden sade yurttaş gibi sosyal medyada efelenirler, anlamak zor. Fakat daha önemli olan, ‘yaşananları ters yüz ederek anlatma ihtiyacı nereden doğar?’ sorusuna cevap bulmak. Yalçın mesajı şöyle:
“Özgür Özel farkında mısın, geliyor gelmekte olan“
“CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gündemin ezici ağırlığından kaçınmak için MHP muarızlığına sığınmayı alışkanlık haline getirdi. (Oysa dışarıdan bakınca muarızlık / karşıtlık MHP’den CHP’ye gibi… artık yakın-uzak gözlük farkıysa… neyse, devam edelim.) Özel, tutarsızlıkları ve acemilikleri yüzünden siyasi şimşekleri her üzerine çektiğinde MHP’ye saldırıyor. (Acaba Erdoğan-Bahçeli arasında soğukluk olduğunda siz mi CHP’ye yapıyorsunuz bunu, diyesim var.) Özel’in acemi ellerinde CHP, Atatürk’ün aydınlık yolundan büsbütün uzaklaşarak anarşizmin, yalan ve iftira çirkinliğinin karanlık dehlizine saptı. (Milli Mücadele dönemi çalışmış bir akademisyenin siyaseten alanını unutması ne fena şey. Atatürk’ün Erzurum’da gelen “İstanbul’a dön” emrine uymayıp, boynunda idam fermanıyla Sivas’a geçtiğini, hiç değilse Sivaslı olarak unutmasaydı. Kendimi tutamayıp araya giriyorum, ama devam edeyim.) Özel’in saptığı bir başka zihniyet yolu da CHP’nin politikalarını “Kinimiz dinimizdir” düsturuna dayanması oldu. (Özel’e mi Erdoğan’a mı söylüyor, burasını anlayamadım.) Özgür Özel, siyasette barış, uzlaşma ve diyalog gibi demokratik enstrümanlardan değil, şiddet ve düşmanlıktan beslenmeyi tercih ediyor. (Partideki aynaya bakarken mi yazıyordu acaba?)
Bu gidişin sonunu haber verelim: Adında bulunan “halk” ilk genel seçimde CHP’yi omuzlarında taşıyacaktır. Ama nasıl? CHP’yi sala bindirip sandığı musalla taşı yapacaktır.”
ÖZGÜR ÖZEL FARKINDAMISIN
— E. Semih Yalçın (@E_SemihYalcin) September 4, 2025
GELİYOR GELMEKTE OLAN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gündemin ezici ağırlığından kaçmak için MHP muarızlığına sığınmayı alışkanlık hâline getirdi. Özel, tutarsızlıkları ve acemilikleri yüzünden siyasi şimşekleri her üzerine çektiğinde MHP’ye saldırıyor.…
Haddinden fazla önem vermiş olabilir miyim bilmiyorum, ama son cümleler üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. Siyasi mühendislik işinde MHP’nin gönüllü suç ortağı olduğunu gizleme ihtiyacı bile duyulmamış. YSK, CHP Kurultay davasını gören Ankara Mahkemesi ve Meclis Başkanlığı, mesajdaki ‘ifşalama’ ile töhmet altında kalmış görünüyor ve temizlemek onlara düşer. MHP Genel Başkan Yardımcısı, verilecek kararları önceden biliyor ve CHP’nin sonunu da görüyor sanki. Ya da bildiği sadece Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin planları. Ve tüm toplumun, kendileri gibi totaliterleşmeye kuzu kuzu teslim olacağını sanması…
Planlar vardır, yapılır. Planlar vardır, bozulur. Önemli olan, planları bozduktan sonra yerine geleceğimizi güvenceye alacak, güçlü, kalıcı, ilkeli ama toplumsal ihtiyaçlara göre esneklik kazanabilecek plan yapma ve hayata geçirme becerisidir. Biz fanilerin geçici çıkar hesabıyla ilkesiz siyaset yapacağı bir düzen kurmak yerine, bizden sonrakilerin rahat yaşayabileceği demokratik hukuk devletini sağlamlaştıracak diğerkamlığa sahip olabilmeliyiz. Önemli olan budur. Geleceği bilme iddiasıyla gönlünün muradını ya da planlarını anlatanların hesapları da ters tepebilir ve ömrü olan görür.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Örneğin, bu planlardan birisinin CHP’ye kayyum atadıktan sonra baskın seçime gitmek olduğu ima ediliyor sosyal medya mesajında. Ve yüksek özgüvenle, seçmenin iktidara teveccüh edeceğine dair halkı belki daha çok kendilerini ikna etme ihtiyacı açığa çıkıyor. Nasıl özgüvenli olmasınlar ki? İktidarın küçük parçası olarak tüm nimetlerden yararlanabiliyorlar. Öyle ya, “devlet” onların. Yargısıyla, medyasıyla, tüm kurumlarıyla… Emniyeti, ordusu… planladıkları her şeyi gerçekleşmiş gibi duyurabilirler. Ama işte olmadı mı, olmuyor.
Nitekim YSK toplantısı bitti ve “tam kanunsuzluk” kararı çıktı. Oysa İstanbul Ataşehir İlçe Seçim Kurulu kararı nedeniyle, Yüksek Seçim Kurulu’nun da benzer karar vereceği şeklinde bir beklenti oluşmuştu. YSK, CHP’nin itirazını kabul etti! “Tam kanunsuzluk” denildi: İlçe kongreleri devam edecek. Bundan sonra yeni planlar hazırlanır, plan bozmaya hazırlanılır ve ucube sistem sona erene kadar toplum olarak pinpon topu gibi yediğimiz darbelerle bir o tarafa bir bu tarafa savrulmaya devam ederiz.
Hayattan payımıza düşen buysa, demek ki… Kişisel faydanın, kabileci çıkarların değil; teo-politik inşanın ve anti-demokratik girişimlerin değil; hukuk dışılığın değil; insanın, insanlığın ve adaletin yanında durabilenlerden olmanın ferahlığı yeter.