Berrin Sönmez yazdı – Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem

Pek çok kol tarafından sarılıp, sıkıştırılıp nefes alamaz hale getirilmek isteniyoruz. Ve toplum olarak bunun adını yoğun gündem koymuşuz. Ne gaflet ama…

Leviathan-Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Kudreti üzerine yazan Thomas Hobbes, ünlü kitabında egemene 12 temel hak tanır. Ve bugün bizim ucube sistem -kağıt üzerinde değilse bile uygulamada- egemenin bu 12 hakkını Beştepe’de toplamış görünüyor. 1651’de yayınlanmış, sanayileşmenin ve sömürgeciliğin devlete mutlak kudret tanımak yoluyla meşrulaştırıldığı bu siyasal teoride Hobbes’un O yılların Osmanlı’sına öykündüğü de söylenir. Canavar Devlet teorisi, aradan geçen çağlara, elde ettiğimiz Cumhuriyet ve demokrasi deneyimine rağmen bugün yaşadığımız bunalımların baş sorumlusu. İnanmayan açıp baksın Hobbes’un sıraladığı hakların hangisini bugün bizim saray kullanmıyor, tartışırız.

Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem - Berrin Sönmez yazdı
Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem – Berrin Sönmez yazdı

CHP ve İBB operasyonları

Cumartesi günü yine bir İBB operasyonuna uyandık. Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu ile aralarında belediye yöneticilerinin de bulunduğu 47 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Yarın CHP 38’inci kurultayı için açılan mutlak butlan davası görülecek. 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde ise yeni darbenin sembollerinden birisi olan Ekrem imamoğlu’na yönelik diploma iptal davası vardı. Duruşmada hakimin nezaketi ve iyi niyeti gündeme getirildi, izleyenler tarafından. Yargılama sürecinin ‘sanık’ için de insan onuruna yakışır şekilde yürütülmesi asgari medeniyet ölçütü elbette. Ne yazık ki mahkeme salonlarında sık karşılaşılmıyor böylesi nezaketle. Hal böyle olunca deneyimli bir avukatın söylediklerini hatırlıyorum. İstanbul Sözleşmesinden hukuksuz çekilme kararına karşı açılan davalarda mahkeme heyeti pek çok kuralı izleyenler açısından esnetmişti. O duruşmalarda adeta sürreal bir ortamda yaşıyor gibiydik. Kürsü hariç fotoğraf ve video çekmek serbest bırakıldı. Konferans salanında zeminin yıkılmasından korktu mahkeme başkanı, o derece kalabalıktık yani. Duruşma salonuna giriş, çıkış serbest olunca hareketlilik de hiç eksik olmadı. Davamızda iddiamızı ortaya koyan avukat arkadaşlarımızın sözlerini çılgınca alkışladık. İdare adına savunma yapan bürokratın sözlerini de sıklıkla kızgınlık ifadeleriyle kestik. Böyle sürreal bir tablonun içinde yaşarken bir avukat keyfimize limon sıktı. “Biz” dedi ismini hatırlamadığım deneyimli avukat “hakimler iyi davrandığında kararın aleyhimize çıkacağını düşünürüz. Umarım bu defa yanılırız.” Sonuç malum, yanılmadı. Umalım bu genelleme İmamoğlu davasını kapsamasın. 12 haktan birisi: “egemen, tüm davaların yargıcıdır.”

Berrin Sönmez yazdı - Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem
Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem – Berrin Sönmez yazdı

Diyanet ve siyaset ahlakçılığı

Din ve dünya devleti hülyası egemenin emrindeki Diyanet sayesinde inşa edilmeye çalışılıyor. Egemen, o maddelerde yer aldığı için, halkın mutluluğunu gözetmek amacıyla J. Lopez’in sahne kostümünden rahatsız olmaz. Çünkü Lopez ‘halkının’ konuğudur ve onları mutlu etmelidir. Halk=biat eden zira. Kim bilir belki dünyanın parasıyla getirttikleri halde bir nevi ganimet-cariye gibi görmüş olabilirler. Ancak Manifest grubu ‘bizim kızlar’ ve biat etmeyen, sömürge ahalisine mensup. O halde hem yargı hem Diyanet sopasında sakınca yok. Evet Al Erbaş’ın Diyaneti -beklendiği kadarıyla- son Cuma hutbesinde de kadınların hatırını sormayı ihmal etmedi. Haya ve edebi, hutbe yazarlarına öğretemediğimiz için bu hafta da Manifest’e kilitledi. Daha başka söylenecekler de var ama neyse. Teo-politik inşa sürecinin olmazsa olmazı kadını kontrol etmek. Bu nedenle diyanet ve siyaset elini, gözünü kadın bedeninden çekmiyor. Gelen gideni aratmasın diyeceğim ama nafile, ahtapotun diyanet kolu bir şekilde işler. Toplumu insan haklarının uzağına savurarak örneğin “açık giyinen kadına yönelik taciz ve tecavüz suçunda ceza indirimi” isteyebilen hadsizler besleniyor bu yolla. Boşanmalara itirazla kadın cinayetleri kışkırtılıyor. Oysa son hutbede zina büyük günah olarak sayılırken çocuk cinsel istismarından, yetişkinlere yönelik her türlü cinsel saldırı suçunun, zina kavramına dahil olduğu açıklanmalıydı.  “Babam tutu, dedem kesti” sözüyle tanıklığını aktarmak zorunda kalıyor 5 yaşındaki bir çocuk. Ve bunlar diyanetin alanı değilmiş gibi sadece kadınlara kendi ahlak anlayışlarını dayatmakla meşguller. “Erkek ahlaklı olmaz, ahlak erkeğe gerekmez” gibi bir rivayet mi uydurdular acaba? Haya, edep, fıtrat, ahlak vb kavramları kadına bedenine indirgedikçe dini, din olmaktan; erkeği, insan olmaktan çıkardıklarını fark etmekten bile acizler. Din, sadece siyasetin payandası sayılıyor bu düzende.

Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem – Berrin Sönmez yazdı

Çifte hukukun mafyöz ahlakı

Kurum ve kuralların çökertildiği, sömürge düzeninde hukuk kimine hak kimine yasak. Biat edenler arasında bile eşitlik sağlamak gibi bir niyet yok. Biat etmeyen muhalifler ise ancak yargı aparatı aracılığıyla diz çöktürülmek üzere hukukun öznesi sayılıyor. Mali suçlardan, cinsiyet temelli şiddete, eğitim sisteminin çökertilmesi ve ekonomik kriz nedeniyle mafyanın eline düşen çocuklara kadar temel sorunumuz çifte hukuk. Ersin Kalaycıoğlu hocanın Medyascope yayınında herkesin anlayacağı şekilde formüle ettiği gibi “çifte hukuk mafyöz hukuku; mafyöz hukuk mafyöz ahlakı yaratır.” İçinde bulunduğumuz tablo tam olarak bu. Çifte hukuk düzeni enflasyonist ortamla buluştu ve hem kurum kuralların çökertilmesiyle birlikte iktidar, 23 yılda ülkeyi sosyal çürüme safhasına getirdi. AKP tabanından olduğunu belirten pek çok kişi, çocuklarının uyuşturucuya alışması nedeniyle bu soruna dikkat çekmen yazılar bekliyor. Sosyal çürüme, biat eden etmeyen ayrımı da gözetmiyor. Hatta biat eden kesimin çocuk ve gençleri, eğer aileleri yeterince iktidara yakın üst katmanlarda değilse daha büyük tehlike altında. Çünkü iktidara zarar vermek endişesiyle hak arama potansiyellerini hayata geçirmekten kaçınıyorlar. Ve çocukları ellerinden kayıp gidiyor, hatta çocukları tarafından öldürülme korkusuyla yaşıyorlar. Her türlü fuhşiyattan uzak durulmasını tavsiye eden dinin dindarları olduğu iddiasındaki iktidar fahiş vergilerle kaçakçılığı besliyor. Kara para ile ülkeyi yönetmekten başka çare bulamayınca sıkça yaptığı varlık barışı ile baronları ülkeye getiriyor. Ve bedeli sokakların çete savaşlarıyla dolması, gençlerin çetelerce devşirilmesi yoluyla suçlu üretmek oldu. Ama ne gam… İktidar sürüyor.

Berrin Sönmez yazdı - Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem
Aranan ahtapot bulundu: Ucube Sistem – Berrin Sönmez yazdı

Bahçeli’nin 2028 ve Erdoğan mesajı

Önce Ozan Gündoğdu’nun Gürsel Tekin hakkındaki açıklamasını hatırlayalım. Yeni bir devlet düzeni kurulacağını söylemiş ve bu girişim kaçınılmaz bir başarıyla gerçekleştirilecek gibi kendi pozisyonunu, yeni döneme uyarlamaya çalışmış. Ozan Gündoğdu yayınından anladığım bu. Hal böyle olunca Tekin’in şimdiki pozisyonu için iktidar planına uyumlu bir tavır alışın parçası olarak görmek mümkün. Ve aynı zamanda Bahçeli’nin tutumuyla da uyumlu. Sabah’tan Tuba Kalçık ile yaptığı söyleşide2028 seçimlerini işaret ederek yine Erdoğan’ın aday olması gerektiğini, olursa destekleyeceklerini açıklamış. Bahçeli benzer söylemi yıllardır tekrarladığı için şaşırtıcı değil elbette.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Fakat hafta içinde bir araştırma şirketinden telefonla arandığımda yöneltilen sorulardan birisiyle bu söylem arasındaki ilişki dikkatimi çekti. Sorular, iktidara yakın bir şirketin araştırmasını yanıtlamakta olduğumu gösteriyordu. Son zamanlarda AKP çevrelerinde Erdoğan sonrası için aday arayışları olduğu yönündeki kulis haberleri hatırlanacaktır. Soru bu yöndeydi. Hatırımda kaldığı kadarıyla “Erdoğan aday olmazsa AKP’nin adayı kim olmalı” minvalindeydi. Seçeneklerde ise ilk sırada Hakan Fidan olmak üzere pek çok bakan ismi yer alıyordu. Abartıyor olabilirim ama Gürsel Tekin’in yeni dönemi, Bahçeli’nin Erdoğan ısrarı ve Erdoğan sonrası adaylara ilişkin kamuoyu yoklamasını bir arada değerlendirmekten alamıyorum kendimi. Bahçeli’nin Erdoğan ısrarı ise söylemediği kısımla anlaşılabilir. Erdoğan yoksa diğer seçeneklere destek verilmeyeceği ima edilmiş gibi görünüyor. Malum ya Bahçeli mesajlarını genellikle  kamuya açık ama genele sır olan ifadelerle zarflayıp, muhatabına ulaştırır.

Toplum üzerinde kurulan ekonomik, sosyal ve dini baskı ve suç oranları yükselirken suçluların serbest bırakılmasına rağmen muhaliflerin hapiste tutulması aynı planın parçaları gibi. Özellikle tercih edilen bu politikayla hem toplum geneli kendi can ve mal güvenliğine odaklanmak zorunda bırakılarak sessizleştiriliyor. Hem de muhalif unsurlar eylemlilikten uzak tutulmak isteniyor. Yoksulluğu ve yoksunluğu yönetmek iktidar ömrünü uzattığı için tercih ediliyor olabilir. İlaveten yasakları ve zor gücünü de eklersek dört başı mamur bir sürdürülebilir iktidar planı. Tam bir Orta Doğu yönetimi desek yeridir. Piramidin tepesinde dar bir kesim kat kat zenginleşirken, orta gelir grubu yoksulluğa, alt gelir grubu açlığa sürüklendiğinde toplumu yönetmek kolay görüyor olmalı. Toprağın altı sömürge madenciliğiyle, köprüler, otoyollar yabancı şirketlere, sokaklar çetelere, okullar tarikatlara, hukuk arabuluculara devredildiğinde ülkeyi yönetmek, okullar olmasa Milli Eğitimi yönetmek kadar olur, düşüncesi, saray akıl danelerinin hoşuna gider. Ama yüz yıl önce bu tür planları bozan halk bugün de planları bozma gücüne sahip.

Bunca karanlık tabloyu dağıtmak için yazarken kıkır kıkır güldüğüm gibi sizi de okurken güldürmek niyetiyle son bir not: Bahçeli röportajında ‘Özgür Özel çok sert konuşuyor’ buyurmuş. Bu ifadeyi gören Özgür Özel’in ‘aman efendim estağfurullah, sizin kadar olmasın’ dediğini tahayyül ettim. Eğlenceliydi tavsiye ederim. İyi pazarlar…