Mazlum Vesek yazdı | Ulu bir çınar yalnız bir mezar: Musa Anter

Stililê köyündeyiz. Şimdiki adıyla Akarsu. Resmi kayıtlarda mahalle yazılı ancak dünyanın dört bir yanına dağılmış sakinleri ve terk etmeyen ahalisi köy demekten vazgeçmiyor.

Yüzyıllar boyunca devlet hizmetlerinin konumlandığı bir yer. Okulu daima açık olmuş. Posta teşkilatı bile aksamamış hiçbir zaman. Ancak bu köyün şöhreti ne yemişinden ne üzerinde bulunduğu tarihî yollardan. Stililê’nin şöhreti yakın dönem Türkiye tarihine damga vurmuş bir isimden geliyor: Musa Anter. Sadece Kürtlerin değil onu tanıyan demokratik duruşu olan herkesin Apê Musa’sı.

Bugün 20 Eylül. Tam 33 yıl önce Diyarbakır’da katledildi. Bugün sadece köylüleri değil, Türkiye’nin dört bir yanından onun hatırasına ve yazdıklarına bağlı olanlar burada. Yurtdışından dostları, torunları, meslektaşları burada.

Türkiye’de hak ve özgürlükler adına ortamın konjonktür gereği yumuşadığı zamanlarda değil, söz gelimi 1940’lı yıllarından karanlığında bile yazıyla, öğrencilere verdiği destekle mücadelesini sürdürmüş bir aydın. (Türk edebiyatının ‘1940 acılı kuşağı’ olarak ifade edilen neslinden söz edilirken nedense aynı baskıya maruz kalan Musa Anter’den söz edilmez).

1960’larda TİP’te 1980’lerin sonunda SHP’nin yol ayrımında HEP’te mücadeleyi sürdürmüş. Türkiye solunun yeraltı tarihi incelendiğinde de karşımıza çıkacaktır; ama bu konuda bilgiler çok sınırlı.

Mazlum Vesek yazdı: Ulu bir çınar yalnız bir mezar
Mazlum Vesek yazdı: Ulu bir çınar yalnız bir mezar

Yolu sürgünlerden, hapislerden kurtulmamış. Ancak, bu köyle, köylüleriyle bağını hiçbir zaman koparmamış.

Ölümünden sonraki yıllarda evlatları ve dostlarının çabasıyla eski köy evi müzeye dönüştürülmüş. Müzede kişisel eşyaları ve kitaplığı yer alıyor. Elbette Anter ailesinin köklerine doğru izler de bu müzede.

Müzenin yanında ulu bir çınar. Kaç yüz yıl yaşında bilmek mümkün değil. Ancak, “Çınara Min (Çınarım)” kitabını hemen akla getiriyor. Başeğmez duruşu, kararlılığı ve her durumda demokrasi adına söz kurabilecek alan yaratması onun mücadele pratiğinin bir özeti gibi. İlerlemiş yaşında kurşunlara hedef oldu. Ancak, o 1990’ların basın özgürlüğü mücadelesinin ve özgür basının sembolü olduysa bu onun bahçesindeki çınar kadar köklerinin sağlam olmasından geliyor. Nice çınarlar kökünden balta yer de aynı yerden yükselmeyi bilir. Musa Anter de öyle bir çınar.

Gömülmek istediği bahçede çınarına komşu bir mezarda yatıyor. Ulu bir çınar ve yalnız bir mezar bu bahçede ne kadar çok şey anlatıyor.

Ötede Musa Anter’in sesi duyuluyor. Mem û Zin filminde rol almasına dair konuşmasını duyuyoruz. Film müziğini yapan Mazlum Çimen’in hazırladığı albümdeki Kürtçe ve Türkçe konuşmasına kulak kabartıyor bahçeyi dolduranlar.

Her yaştan yüzlerce insan bahçeye doluyor. Mezarın etrafında adım atacak yer kalmıyor. Ötede çınar uğultusu artıyor. Yakınlarını kaybeden anneler yöresel kıyafetleriyle ayakta. Dua ediyorlar mezar başında. Musa Anter’in bir köylüsü kalabalık karşısında kendini tutamıyor. Ayağa kalkıp Kürtçe minnetlerini dile getiriyor. Musa Anter’in anısının değerini anlatıyor.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Sabah saatlerinde Diyarbakır’da Seyrantepe’de vurulduğu yerde yapılan anmaya giden oğlu Dicle Anter köydeki anmaya da yetişiyor. Yanında genç gazetecilerle dönüyor. Ama Musa Anter’in gazetecilik mücadelesinde onun yakınında duran Özgür Gündem geleneğinin önemli isimlerinden Hüseyin Aykol var.

Anmada söz alıyor, Aykol. Anter’in sadece gazeteci değil, siyasetçi kimliğinden de söz ediyor.

Önlerde kızı Rahşan Anter oturuyor. 80 yaşına merdiven dayamış. Her törende olduğu gibi beyazlar giyiyor. Babasından öğrendiği gibi eski Kürt inançlarında matemin beyazla tutulduğunu söylüyor. Arada bir konuşulanlar karşısında gözlerinden yaşlar akıyor.

Genç müzisyenler arşivlerden onu anlatan şarkıları bulup söylüyor. “Hoy Mamo (Ah be Amca!” şarkısında bahçedeki yüzlerce kişi ezgiye katılıyor.

DBP Mardin Milletvekili Saliha Aydeniz de burada. Konuşmasında “Özgür kalem yerde kalmaz” diyor. Bir de Musa Anter cinayetindeki zamanaşımının kabul edilemeyeceğini söylüyor.

Anma sürerken Musa Anter’in yaşamına tanıklık edenler anılarını anlatmak istiyor. Kimisi onun için yazdığı şiiri okumak istiyor. Bıraksalar bu divan saatlerce sürecek. Musa Anter hep anlatılacak.

Çınar ağacının uğultusuna gelenlerin sesleri eşlik ediyor. Bahçedeki mezar hiç yalnız kalmamış hissi veriyor. Bir bahçede ulu bir çınar ve yalnız bir mezar nasıl oluyor da bu kadar şey anlatabiliyor?

Musa Anter, çınarının dibinde Türkiye’nin bütün ırmaklarına uzanan toprağıyla ve dostlarının sesiyle “Ez li virim(Ben buradayım)” demeye devam ediyor.