Müge İplikçi ile Zeytin Dalı – Biz Radyoyu Çok Sevdik: Bir belgesel yolculuğu

Biz Radyoyu Çok Sevdik belgeseli, 1970’li yıllarda Türkiye’de radyo yayıncılığında çalışan kadınların hikâyelerini anlatıyor. Spiker, prodüktör ve muhabir olarak yaşadıkları zorluklar, ayrımcılık ve mücadeleler gün yüzüne çıkıyor. Müge İplikçi ile Zeytin Dalı’nın bu bölümde belgeselin yönetmenleri Nazan Haydari ve Özden Cankaya, belgeselin doğuş sürecini anlattılar. 

Zeytin Dalı’nın yeni bölümünün konukları “Biz Radyoyu Çok Sevdik” belgeselinin yönetmenleri Özden Cankaya ve Nazan Haydari oldu.  

Türkiye’de 1970’li yıllarda radyoculuk yapan kadınların hikâyelerini anlatan “Biz Radyoyu Çok Sevdik” belgeseli, kadınların seslerini yansıtan bir çalışma olarak öne çıkıyor.

Belgeselin yönetmenlerinden olan Özden Cankaya, radyonun kendi hayatındaki yerini şu sözlerle anlattı:

“Radyo benim için sadece bir meslek değil, dünyaya açılan penceremdi. O yıllarda televizyon yoktu, okuma yazma bu kadar yaygın değildi. Radyo, bu toplumun her kesimiyle tanışmamı, onları anlamamı sağladı. Kitapların arasından çıkıp toplumla kucaklaşmak, benim kimliğimi bulmamı sağladı.”

“Toplumsal konulara cesurca eğilin”

Genç iletişimcilere de seslenen Cankaya, şu mesajı verdi:

“Toplumsal konulara cesurca eğilin. Kadın ve çocuk hakları gibi konularda yayın yapın, araştırın, kaydedin. Medya tarihinin belleğini ancak bu şekilde oluşturabiliriz. Gerçekçi ve cesur olun; mücadele etmekten asla vazgeçmeyin.”

Biz Radyoyu Çok Sevdik | Müge İplikçi ile Zeytin Dalı
Biz Radyoyu Çok Sevdik | Müge İplikçi ile Zeytin Dalı

“Kadınların radyodaki hikâyeleri kitap olmaya sığmadı”

Belgeselin diğer yönetmeni Nazan Haydari ise projenin bir akademik araştırma olarak başladığını söyledi:

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Aslında bu projeye kitap olarak başladık. Ancak hikâyeler o kadar güçlüydü ki sadece bir akademik metin olarak kalması bize haksızlık gibi geldi. Daha geniş kitlelere ulaşmanın yolu olarak belgeseli seçtik. Cem Hakverdi de ekibe katılınca üç yönetmen olarak bu yolculuğa çıktık.”

Haydari, feminist bir bakış açısının filmin merkezinde olduğunu vurguladı:

“Filmde feminist dili özellikle kurmaya çalıştık. Çünkü toplumsal cinsiyet ve medya denince akla hep ezilme hikâyeleri geliyor ama biz kadınların direncini, üretkenliğini, o dönemde radyoda nasıl yer açtıklarını da göstermek istedik. Montaj sürecinde bu dengeyi kurmak için çok tartıştık. Hangi anlatı öne çıkmalı, hangi ses baskın olmalı diye defalarca kurgu yaptık.”

Müge İplikçi, “Biz Radyoyu Çok Sevdik”in yalnızca bir belgesel değil, bir kuşağın sesi olduğunu vurgulayarak, “Katman katman dokunmuş, çok emek verilmiş bir çalışma. Kadınların sesi, hafızası ve mücadelesiyle örülmüş bir belgesel” dedi.