Trump’ın Gazze planı ne? Demirtaş niçin tahliye olamadı? Ruşen Çakır ve Mehmet Altan, Türkiye’nin Gidişatı programının yeni bölümünde Gazze ateşkesini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ziyaretleriyle olaya dahil oluşunu, Türkiye’nin garantör devlet olmasının etkisini ve çözüm sürecinde Öcalan-Demirtaş tartışmalarını değerlendirdi.
“7 Ekim saldırısı Ortadoğu için bir milat ama kazanan kim?”
Mehmet Altan 7 Ekim’de başlayan Gazze-İsrail savaşını ve sonuçlarını ele aldı, “Bu meselede propagandadan, siyasi avlanmadan ve hamasiyet yapmaktan çıkıp daha ciddi sorular sorulması gerekiyor. Acılar, zorluklar yaşıyoruz ve bunun bu ciddiyette bağımsız bir doktor nesnelliğinde tartışıldığını görmüyorum. Yani orada 70 bin insan öldü. Gazze gitti. Denklemi değişti. Amerika ve İsrail bütün bölgeye hakim oldu. Onun için 7 Ekim saldırısı Ortadoğu için bir milat ve bu saldırının sonucunda ortaya çıkan tabloyu iyi bir analiz etmek lazım” dedi.
Altan, savaş boyunca Müslüman devletlerin yetersizliğine dikkat çekti:
“Arap alemi, Müslümanlar değil, Müslüman toplumlar 57 devlet, dünya nüfusunun dörtte birini oluşturuyor. Ama toplumsal üretimleri, dünya üretiminin onda biri kadar değil. Yani 15 milyon nüfuslu bir ırk ve sürekli, mağdur olan, bu işi çözemeyen, Gazze’deki gibi çok ağır ıstıraplar, acılar üretilmesinin adresi olan 1.6 milyar bir dünya nüfusu ama çok yetersiz bir üretim.”
ABD ziyareti ve Türkiye’nin garantörlüğü
Mehmet Altan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ziyareti ve Gazze ateşkesi sürecinde Türkiye’nin garantör devlet olmasıyla ilgili, “Hep bu konuşmalarımızda söylediğim bir şey var, toplumun, ifade özgürlüğünün, kurumların, yazarların, çizerlerin, topluca ürettikleri ve nihayetinde toplumun özürlüğünü, refahını artıracak çözümler buldukları bir iklimde değil Türkiye. Yani siyaset yapanların amacı iktidara gelmek, iktidarda olanların da amacı iktidardan gitmemek” diye konuştu.
“Anayasa bile uygulanmıyor”
Mehmet Altan, Türkiye’nin güncel siyasetteki pozisyonuyla ilgili de konuştu, “Bizim toplumumuzun 21. yüzyılda nasıl bir noktada olacağına dair ve o noktada daha ileri düzeyde sağlıklı bir noktaya erişmesi için nasıl bir sistem ve yol geliştirmesi konusunda bir ortam yok. Onu bırak, anayasasını uygulamıyor siyasal iktidar. Önce bizim tekrar bir devlet haline gelmemiz lazım. Biz devlet olmayı tamamen unuttuk” dedi.
Demirtaş’ın tahliyesi beklentisi
Mehmet Altan AİHM’in Selahattin Demirtaş ile ilgili tahliye kararını ele aldı, anayasal kararların uygulanmamasının devletin meşruiyetine zarar verdiğini söyledi:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Zaten Demirtaş’ın dışarıda olması lazım. Neden? AİHM’in kendisi için hak ihlali var. Siyaseten yatıyor. Ankara bırakıyor mu? Bırakmıyor. Kesinlikle hukuksal değil. Dışarıda olması gereken bir Demirtaş meselesi konuşuyoruz. Bu çok garip değil mi? Nadir element var, zenginliğimiz yok. Anayasal ve hukuksal bir düzen söz konusuysa, 90. maddeyi uygulayın. Uygulanmadığı vakit devlet ortadan kalkıyor.”
Demirtaş mı, Öcalan mı?
Mehmet Altan, çözüm süreci tartışmalarının gündeminde olan “Demirtaş mı, Öcalan mı” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Bence ikisinin enerjisi bir sinerjiye dönüşse çok daha iyi değil mi? Yani bir bireysel özelliklerden dolayı ortaya çıkan duygularla siyaset yapmanın siyasette eskimiş olanlar için bir geçerliliği yok. Bazen çok kendi aleyhine de karar alırsın. Çünkü mantıklıdır ve yararlı görüyorsun.”