Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gözler önce yarınki EKK, ardından da perşembe günkü PPK’da

Geçtiğimiz cuma günü Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK)[1] yarın bir defa daha toplanacak. Cuma günü dolar/TL paritesi gün içinde 3,40’ları aştıktan sonra toplanan EKK’nın ardından yapılan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) gereken tedbirleri alacağına dair açıklamalar başta pariteler olmak üzere piyasalara kısmi rahatlama getirdi. Dolar/TL 3,36’ya kadar gevşedi. Hafta başı itibariyle dolar/TL 3,37 – 3,38 aralığında seyrediyor.

Donald Trump’ın ABD Başkanı seçildiği 8 Kasım’dan bugüne dolar/TL paritesinin seyri:

zzzz

Gözler önce yarınki EKK, ardından da perşembe günkü PPK’da

Beş gün içinde ikinci kez toplanacak olan EKK’dan bu sefer daha somut bir açıklama, piyasaları rahatlatacak bir yol haritası çıkıp çıkmayacağı merak konusu. İktidar cephesinden gelen farklı açıklamalar toplantıdan çıkacak kararları daha da önemli hale getiriyor.

Ancak başta piyasaların olmak üzere herkesin gözü esas olarak Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu’nda (PPK). PPK’dan faiz artırma kararının çıkıp, çıkmayacağı ve çıkarsa ne kadarlık bir faiz artışı olacağı Türk Lirası’nın kaderini belirleyecek. Hükümetin topu Merkez Bankası’na attığını belirten Seyfettin Gürsel bugünkü yazısında, “Merkez Bankası için zorlu sınav dönemi sonunda başlıyor” dedi:

“Son dört ayda Türk lirasının değer kaybı yüzde 14’ü geçmiş durumda. Değer kaybı bu düzeyde kaldığı takdirde yükselen enflasyon ve bozulan bilançolar üzerinden ekonomide daralma yaşanması ufukta göründü. hükümetin cuma günü EKK’yı acilen toplaması durumun vahametinin zımni bir tezahürüydü. Ama ne konuşuldu ne kararlar alındı bilmiyoruz. Sadece topun Merkez Bankası’nın kucağına atıldığı anlaşılıyor. Bu hafta toplanacak olan PPK faiz artırmaya cesaret edebilecek mi, göreceğiz.”

PPK’dan çıkacak karar(lar)ın etkileri üzerine bir yazı kaleme alan Hürriyet gazetesinden Erdal Sağlam’sa yazısında alınacak olası kararların Dolar/TL paritesi üzerindeki etkilerine değindi:

“Perşembe günü rutin PPK toplantısı olduğunu hatırlatan bir bankacı, ‘Eğer o güne kadar bir karar çıkmaz ya da önemli bir faiz artışı sinyali gelmezse, PPK toplantısına girerken dolar kurunu 3.5 TL, hatta daha da üstünde bile görebiliriz’ dedi. (…) Bir bankacı, ‘yarım ile bir puan arasındaki artışlar, piyasaların işin ciddiye alındığına ilişkin işaret almasını sağlayabilir’ dedi. Kuvvetli, mesela bir puan ve üzeri faiz artışlarında ise piyasaların buna kesin inanacağı ve kurların aşağıya gelemeye başlayacağı belirtiliyor.”

Özetle, başta piyasa oyuncuları ve iş insanları olmak üzere toplumun büyük bölümü ekonomideki kötü gidişe karşı alınacak önlemlere odaklanmış durumunda. Öncelikli talep, dolar kurundaki artışın önüne geçilmesi. Zira 164 milyar dolara ulaşan dış borç dolar kurunun yükselmesiyle beraber TL bazında sürekli artıyor ve bu da şirketler üzerinde baskı yaratıyor. Bu baskı hem enflasyonist etki yaparken hem de işsizlik rakamlarının kötüleşmesine yol açıyor.

tablo28Tablo: Umut Oran

Sözünü ettiğimiz baskının reel sektör açısından ne kadar büyük olduğunu 200 milyarı aşan döviz açık pozisyonundan görebiliyoruz.

ggggTablo: Faik Öztrak

Son olarak, iktidar cephesinden son dönemde ekonomi üzerine yapılan açıklamaları kısaca hatırlayalım:

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem

“Bu şaşkınlığa bağlı olarak Meksika, Güney Kore ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde belirsizlik olacağını düşünüyorlar. Burada küresel yanlış okuma var. Özellikle Türkiye’ye yönelik bir yanlış okuma var. Seçimden önce de dolar/TL’de 3,10’un üzerinde bir köpük vardı. Bunun geri geleceğini düşünüyorum. Kur burada çok ısrar etmeyecektir. Piyasalar sakinleşecektir. Türkiye’ye karşı yanlış algı ve yanlış okumadan geri dönülecektir. Türkiye dalgalı kur rejimi uyguluyor. Kurun yukarı yönlü tepki vermesi çok olağan bir şey. Bu Türk ekonomisinin ne kadar sağlıklı olduğunu da gösteriyor. Dolayısıyla kur tarafında endişe edilecek bir durum görmüyorum. Şu andaki kur seviyesi Türkiye’nin temel makroekonomik verilerini yansıtmıyor.”

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş

“Türkiye ekonomisindeki yapısal nedenlerden dolayı dolar değerlenmiyor. Doların bu kadar değerlenmesi ABD ekonomisi için de pozitif biri durum değildir. Dönemin şartları kalkınca belli seviyenin altına inecektir. Telaşlanacak bir durum olmadığını söylemek isterim.”

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi

“Bir müdahale yok, biz müdahale edilmesini istemiyoruz. Türkiye’nin dövize müdahale edecek bir ekonomik endişesi yok. ‘TL’nin her değer kaybının 600 milyar dolar seviyesindeki borca zararı var’ demek milletin aklını zorlamak,  karıştırmak demektir. Borcun hepsini kapattık da bu kadar zarar mı oluştu? Türkiye’nin borç çevirme anlamındaki kapasitesi, ithalatı, ihracatı belli, bunlarla ilgili henüz oluşmuş bir şey yok. Şu kadar zarar oluştu demek son derece  yanlış olur.

Onun için Merkez Bankası veya benzer kurumlar ne zaman müdahale  etmeli, durum sıkıntılı, ülke borç çevrilemez hale gelirse. Böyle bir sıkıntımız  yok. Türk ekonomisinin, finans sisteminin yüzde 2’nin altında bütçe açığıyla, sürekli gerileyen cari açığıyla böyle bir müdahaleye ihtiyacı yoktur,  olmayacaktır. Olmayacaktır derken yanlış anlaşılır. Merkez Bankasına bu şekilde  bir karar dikte etmek gibi anlaşılabilir. Asla öyle bir şey yok. Biz görüşümüzü siyasi olarak söylüyoruz. Merkez Bankasının fiili müdahalelerden kaçınması.  Bankacılık sistemi içinde bankalara Türkiye’deki dövizle ilgili kullanım dışı  duran bazı alanlarda harekete geçirebileceği şeyler varsa onu önce değerlendirmek lazım. Bildiğimiz klasik Merkez Bankasının döviz satarak müdahalesinin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum.”

AKP Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Bülent Gedikli

[1] Toplantıya katılan diğer isimler: Başbakan Yardımcıları Nurettin Canikli ile Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vahdettin Ertaş, Hazine Müsteşarı Osman Çelik, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Şakir Ercan Gül ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ

 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.