Çernobil Nükleer Santrali’nde yaşanan patlamanın üzerinden 30 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, olay yerine kilometrelerce uzaklıktaki köylerdeki ineklerin sütünde, halen normalin çok üzerinde radyasyona rastlanıyor. Üstelik radyasyonlu sütler çocuklar tarafından tüketilmeye devam ediyor.
İngiltere’nin Exeter Üniversitesi’ndeki Greenpeace Araştırma Laboratuvarı’ndan araştırmacılar ve Ukrayna Tarımsal Radyoloji Enstitüsü’nden yetkililere göre; Çernobil Nükleer Santrali’nden yaklaşık 250 kilometre uzaklıkta bulunan kuzaybatı Ukrayna’nın Rivne bölgesindeki bazı köylerdeki ineklerden elde edilen sütlerde yapılan ölçümlerde; Ukrayna’nın resmi olarak yetişkinler için koyduğu limitlerin beş katı, bebekler ve çocuklar için olan limitlerin ise tam 12 katı fazla radyasyona rastlandı. Environmental International isimli dergide yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; 2040 yılına kadar bölgedeki radyasyon oranı yetişkinler için olan limitlerin üzerinde kalacak. Radyasyon oranının çocuklar için kabul edilebilir limitlerin altına düşmesi için ise bundan çok daha uzun bir sürenin geçmesi gerekiyor. Tehlike arz eden Sezyum 137 maddesi, toprakta çok uzun yıllar kalabiliyor ve toprakta önce bitkilere ve sonra da onu yiyen hayvanlar yoluyla bu hayvanların eti ve sütüne karışıyor.
New York Times gazetesinde yer alan habere göre; araştırmayı yürüten Exeter Üniversitesi’nden araştırmacı Iryna Labunska; bölgede yaşayan insanların .ok fakir olduğunu, sütlerde radyasyon olduklarını bildiklerini ancak “başka şansları olmadığını” ve “ailelerini beslemek zorunda olduklarını” söylediklerini dile getiriyor.
20. yüzyılın en büyük nükleer kazası olarak gösterilen Çernobil felaketi, o dönem Sovyetler Birliği’ne bağlı bulunan Ukrayna’da, 26 Nisan 1986’de meydana gelmişti. Patlama anında 30 kişi ölürken, felaketin asıl boyutu yıllar sonra, santralden yayılan radyasyonun etkileriyle ortaya çıkmıştı. Zira patlama sonrasında radyasyon; başta Doğu Avrupa olmak üzere, Türkiye’nin Karadeniz kıyılarının da dahil olduğu bölgenin çevresindeki birçok yere yayılmış ve orta ve uzun vadede ölümlerin yanında çok sayıda sağlık sorununa yol açmıştı.
